Yıl 1966. Malatya Spor Kulübü yeni kuruluyor ve aynı yıl buna ek olarak da görkemli bir stadyum inşa ediliyor. Ve bu stadyuma ulusal kahramanımız İsmet İnönü’nün ismi veriliyor. İNÖNÜ STADI. Bu stat yıllarca Malatya’nın tüm spor etkinliklerine ev sahipliği yapmakla kalmıyor aynı zamanda da ulusal bayramlara ve çeşitli konser etkinliklerine de kapılarını açıyor. Aradan geçen birkaç yıldan sonra stadyumun hemen yanına bir kapalı spor salonu ve bu salonun arkasına da bir yüzme havuzu ekleniyor. Kapalı Spor Salonu’na Ulu Önder Atatürk’ün ismi verilirken, yapılan yüzme havuzuna da, Malatya’nın yıllarca Spor İl Müdürlüğü’nü yapmış aynı zamanda İnönü Stadyumu ve  Atatürk Kapalı Spor Salonu’nun her tuğlasında büyük emeği olan rahmetli Osman Çağlı’nın (MIHO OSMAN) adı veriliyor.

Değerli Okurlar; bu kulübün kuruluşu, ardından inşa edilen stadyum ve spor kompleksi o dönemin Malatya’sı için çok önemli bir gelişmeydi. Çünkü o sıralar, tüm ülkede provoke edilen etnik köken çekişmeleri Malatya’da da kendini göstermeye başlamıştı. Şehirde başlayan spor etkinlikleri gündemi değiştirdi. Birlik sağlandı, gençler spora yöneldi. Şehre, kardeşlik geldi.

O günden bugüne, İnönü Stadı daha doğrusu bu kompleks, kentin en değerli arazisiydi. 16 yıldır ise ranta sevdalı siyasi iktidarın ağzını sulandırmaktaydı. Tek kelimeyle söylemek gerekirse kaşıkçı elması gibi bir arazi. Böyle değerli bir arazi kimin olmalıydı?!? Tabii ki TOKİ’nin! Öyle de oldu. Nasıl bir bahane lazımdı bu araziyi elde edebilmek için? Bu stad şehir merkezinde kaldı, maç günleri yoğunluk oluştuğundan yeni bir stada ihtiyaç duyuluyordu vb...  Buraya göz konulduğuna göre yeni bir stad yapılmalıydı. Şehrin dışında, İnönü Üniversitesi’nin karşısında bir arazi bulundu ve  8 yılda tamamlandı. İsmi de Yeni Malatya Stadyumu oldu. Sevgili hemşerilerim, ne bekliyorduk; İnönü isminin devam etmesini mi?

Değerli Okurlar; günümüzde o kadar çok alıştık ki böyle yıkımlara ve isim değişikliklerine, artık garip gelmiyor. Havaalanı adı konusunda yaşadığımız sıkıntı ortada. Üçüncü havalimanı adı İstanbul Havalimanı oldu. Yakın zamana kadar Türkiye’nin kurucu liderlerine kapalı ifadelerle saldırılmaya ve isimleri unutturulmaya çalışılıyordu. Bu saldırılar yapılırken de Atatürk’e aleni saldırıya cesaret edemedikleri için İnönü ve Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP üzerinden dil uzatıldı.

Hadi yıktınız isimleri sildiniz. Sn Polat, 3 Kasım günü yıkılacak stat için 2 Kasım’dan neyin program davetini yaptınız? Düşmanı denize döktünüz de onun kutlaması mı yapılıyor? Üstelik daveti yapan da Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Hacı Uğur Polat. Size birebir, yayınlanan daveti yazıyorum.

“Büyükşehir Belediyemiz tarafından MİLLET BAHÇESİ’ne dönüştürülecek İnönü Stadının yıkımı nedeniyle düzenleyeceğimiz programa teşriflerinizden onur duyarım. HACI UĞUR POLAT Büyükşehir Belediye Başkanı”

Millet Bahçesi büyük yazılıyor, İnönü Stadı küçük!! Neyin coşkusudur bu!!! Stadı mı yıkıyorsunuz, İnönü’yü mü? Ne zamandan beri bina yıkılışlarına halk davet ediliyor da stat yıkımına halkı çağırıyorsunuz? Böyle bir davetin dünyada örneği var mı acaba? Sayın Başkan size, Hükümet Meydanı’ndaki İnönü Heykeli’ni hatırlatmak isterim. Heykelin kaidesinde ne yazar, hiç okudunuz mu? Siz oraya yaklaşamazsınız ben söyleyeyim. “ADIN TEMİZ HATIRAN AZİZ KALACAK” Merak ediyorum gelecekte değil sizin heykelleriniz (yapılmaz da) veya sizlerle ilgili konular dile geldiğinde acaba ağa dayılarınız ve sizler için neler yazılacak? Ama size iyi bir haber. Reklamın iyisi kötüsü olmaz dersiniz. Ne biz ne de tarih, sizleri bu yaptığınızdan ötürü unutmayacağız.

Değerli Okurlar, yakın bir süreçte kaynağı belli olmayan bir noktadan düğmeye basıldı sanki. Yakın zamana kadar ağızlarına, ismini almaya cesaret edemedikleri Ulu Önder’e aleni saldırılar başladı. Unutmadan  söyleyeyim Malatya ATATÜRK kapalı spor salonu da yıkıldı. Buradaki amaç kurucu liderlerin adlarını kaldırmak, unutturmak! Sormak istiyorum; bunlar yetmedi mi, Andımızdan ne istendi? Ne için rahatsız olunuyor? Burada bitmiyor, Diyanet İşleri Başkanı, üzerinde resmi diyanet kıyafetiyle  Atatürk’e aleni hakaret eden, akıl sağlığı yerinde olmadığı raporla belirlenmiş bir çakma tarihçiye geçmiş olsuna gidiyor!! Tarih 10 Kasım. Sözüm ona ziyaret 9 Kasım’da gerçekleşmiş. Gerekçe, insani amaçlar! Özür, kabahatten büyük. O zaman Sayın Başkan, sivil kıyafetinizi giymeliydiniz. Bu özel günde, açıkça Atatürk düşmanı olan birini ziyaretle ne anlatmak istediniz? Ve bu yaşananlardan sonra orada oturmaya devam edecek misiniz?


Sayın Hacı Uğur Polat, Diyanet İşleri Başkanı’na yönelttiğim soruyu size de yöneltiyorum?  Orada oturmaya devam edip, seçimlerde yeniden aday olmayı düşünüyor musunuz?

SON SÖZ: “Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi, asla affetmeyiniz.” Hz. Ali