Türk Silahlı Kuvvetlerimizin “Afrin Harekatı” devam ederken, siyasette ittifaklar, Seçim Yasası’nda değişiklik çalışması sürerken, tarım, hayvancılık yazmak da ne oluyor? Biliyorum konunun uzmanları da “Tarım, hayvancılık bitme noktasına geldi” denildiği zaman bu sözler açıkçası pek önemsenmiyordu. Son olarak şeker fabrikalarının da özelleştirilmesine ilişkin kararla birlikte insan sağlığına etkileri de gündeme geldi.

Yılların siyasetçisi eski milletvekili Yılmaz Hastürk, telefon edip büromuza gelmek istediği zaman konuşacağı konular tabii ki siyaset olacaktır. Yanıldım. Çünkü, Hastürk’ün ilk sözü, “Memlekette tarım bitiyor” oldu. Hastürk’le konuşurken, Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı Başkanı, eski politikacı Erol Tuncer aradı. “23 yıldır vakfımız seçim sistemleriyle uğraşır. Sistem değişiklikleri de şu anda gündemde. Ama öyle bir noktaya geldik ki ülkede tarım bitiyor. O yüzden, ilk kez konumuzun dışına çıktık ve Yenimahalle Belediyesi ile birlikte ‘Tarımda Neler Oluyor?’ konulu panel düzenlemeye karar verdik” dedi.

TARIMDA NELER OLUYOR?

Konu önemli ama çiftçi, üretici yeterince sesini duyuramıyor. Bağlı oldukları odalar ise gelişmeler karşısında sessiz kalmayı ya da eleştirilerini alt düzeyde sürdürmeyi tercih ediyor. Yani, açık-seçik konuşan yok.

Yılmaz Hastürk, milletvekilliğinden önce Ziraat Mühendisleri Birliği Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Yani tarımın içinde olan birisiydi. Son yıllarda hepimiz “hormonlu”, “GDO”lu ürünleri duymuşuzdur ama bu noktaya nasıl geldiğimizin üzerinde durulmamıştır. Yılmaz Hastürk, onlardan bazılarını sıraladı:

- Tarımda kullanılan zirai ilaçları kontrolle görevli Zirai Mücadele ve Araştırma Enstitüleri kapatıldı. Teknik ziraat müdürlüklerine hayvan sağlığıyla ilgili çalışma yapan veteriner müdürlükleri ilave edildi. Kadrosu genişlemesine rağmen etkinlikleri hem mesleki hem de siyasi çekişmeler nedeniyle azaldı.

ÇİFTÇİ DEĞİŞİMİ DURDU

- Çiftçi eğitimi köyde, genç çiftçi adaylarının eğitimiyle başlıyordu. Bu uygulama terk edildi. “4-K çalışma” olarak nitelendirilen kafa, kol, kalp, kuvvet yönünden çiftçi adaylarını eğitmek üzere tesis edilen çalışmaya sırt dönüldü. Oysa, bu çalışma içinde yer alan ve akranları arasında daha etkin bir konuma gelen çiftçi adayları, tarımı gelişmiş ülkelerden gelen genç çiftçi adaylarıyla yer değiştirerek modern tarımın ön bilgilerine sahip olurlardı. Bu uygulamalar da kalmadı.

- Zirai mücadelede, pazara götürülen tarım ürünlerinde, etkili ve gerekli ilacın yeterli oranda kullanıldığını, pazardaki ürünlerin iz madde yani zehir taşımadığını tespit etmek önemlidir. Tarım Bakanlığı’nın denetimi içinde olan satış sırasında ürünün hangi üretici tarafından hasat edildiği, hasat tarihi ve çeşidi bir etiketle bildirilmesi gerektiği halde, ancak birkaç büyük gıda satış merkezinde böyle bir etiketlenmeye rastlanıyor. Pazarlarda hiçbir şekilde ürünle ilgili ön bilgileri gösteren etiket kullanılmıyor. Oysa tarımı gelişmiş ülkelerde ürünün sağlığa yararlı olup olmadığı hem kamu kuruluşları hem de yetkilendirilmiş sivil toplum kuruluşları tarafından kontrol edilir, aksine davrananlar cezalandırılır. Bu konuda çalışma yapılmıyor.

KARARI ÖZEL SEKTÖR VERİYOR  

- Ülkemizde tarımda kullanılacak zirai ilaçlar, zirai mücadele enstitüsü tarafından denenir, yararlı görüldüğünde ithaline izin verilirdi. Bu enstitüler kaldırıldığı için özel sektör tarafından yapılan denemelere itibar edilerek tarımsal ilaç ithal ediliyor. Halbuki hem zirai ilaç kontrolünün denetim altına alınması, hem de doğal yollarla zirai mücadelenin yaygın hale getirilmesi gerekir. Bu konuda üretici, Tarım Bakanlığı’nın çok önündedir.

- Toprak-su tarafından, ülkemiz topraklarının özellikleri belirlendi. Hangi bölgede, hangi toprakta hangi ürünlerin elde edilebileceği ortaya konuldu. Yapılması gereken bölgesel tarıma geçmekti. İç ve dış pazar özellikleri dikkate alınarak, hangi bölgede hangi ürünün üretileceği kamu tarafından belirlenmesi gerekirken, bu yola gidilmedi.

Tarımsal kooperatifçilik teşvik görmüyor, teknik eleman yetersiz. Tarımsal sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkiler kopuk. Eşgüdüm olmadan yürütülen çalışmalar sonuç vermiyor. Devletin işleyen kuruluşları Et ve Balık Kurumu, Süt Kurumu, Yem Kurumu başta olmak üzere önemli kuruluşlar devlet eliyle yok edildi. Şimdi onların ne kadar gerekli olduğu konuşuluyor. Hayvancılık derseniz değişik ülkelerden tonlarca et ithal edildiğine göre durum kötü. İnanın bunları konuşmak havanda su dövülen siyaset konuşmaktan daha yararlıdır.