Köy Enstitüleri’nin, Cumhuriyet dönemi çağdaş kültürel gelişmemizde çok özel ve önemli bir yeri bulunuyor. Dünyanın birçok ülkesine örnek eğitim kurumu olarak esin kaynağı yapılan Köy Enstitüleri’nin bir çoğunun binaları, halen Cumhuriyet dönemi anılarını taşıyarak varlıklarını sürdürüyor.

Ama o binaların bir kısmı elden çıkıyor. Bunlardan en iyi durumda olan Konya Ereğli- İvriz Köy Enstitüsü’dür. 32 binadan oluşan okul, isim değiştirse de yatılı okul olarak 78 yıldır mezun veriyor. Hayatta olan Köy Enstitüsü mezunları, okulun açılışında mutlaka gelir, törene katılır, anılarını tazeler ve ayrılırlar. Her yıl, törene katılanların sayısı da azalır.

TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIĞI

Okulların açılışında o binaların önünde yaşlı öğretmenleri görürsünüz. Onların törene katılmalarından rahatsız oluyor olacak ki, gündemlerine okulun kapatılmasını almışlar. Korunması gereken bu binalar devlet eliyle yok edilmek isteniyor.

Dönemin Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Abdullah Dörtlemez imzasıyla 4 Ocak 2000 tarihinde aralarında Konya Valiliği’nin de bulunduğu 21 il valiliğine gönderdiği yazıda, “Yurt düzeyine yayılmış bulunan Köy Enstitüsü binaları, önemli tarihsel ve kültürel süreçlere tanıklık eden ve Cumhuriyet döneminin Atatürk ilkelerini yaşama geçirmek üzere eğitim ve çağdaş uygarlık hedefini simgeleyen kimlikleriyle  2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6. Maddesi gereği korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıdır” deniliyor.

Son adıyla İvriz Sosyal Bilimler Lisesi’nde halen 320 öğrenci, 20 öğretmen bir imam bulunuyor. Şimdi, okulu kapatmak isteyen Ereğli İlçe Milli Eğitim yöneticilerinin gerekçesi ise okulun ilçe merkezine uzaklığıymış. 78 yıl önce bu okullara giden ve binlerce mezun verilirken ulaşım nasıldı acaba? Gerekçe bulacaksanız başka şeyler bulun.

MUHTARLAR DA AYAKLANDI

Köylerin ve kırsal yöre halkının kalkınması amacıyla 1940 yılında Köy Enstitüleri kurulmaya başlanmış. Ereğli İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün okulu kapatma girişimine muhtarlar da alabildiğine tepkili. 87 muhtar adına ilgili makamlara verilen dilekçede, “32 binadan oluşan bu okul, yatakhanesi, yemekhanesi, mutfağı, hamamı, camisi, kütüphanesi, reviri, tüm müştemilatı ile insan yaşamında gerekli olan ve tarihi nitelik taşıyan kültür kompleksi korunmalıdır” deniliyor.

Bu okulun mezunlarından Ereğli’nin simge isimlerinden 86 yaşındaki emekli öğretmen, gazeteci-yazar Hasan Can ağabeyimiz, okulun kapatılmasına ilişkin girişimi anlatırken sesi titriyor,  kapatılmasının öncülüğünü AKP Konya milletvekillerinden birisinin yaptığını belirtiyor. Hasan Can, kendi olanaklarıyla şehitler ormanı kurdu. Sosyal konularda çalışan bazı derneklerin de kurucusu. Şimdi ise en önemli uğraş konusu, mezunu olduğu okulun kapatılmasını engellemek. Okulun kapatılıp kapatılmayacağı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nün kararına kalmış.  Can, Genel Müdür Semih Aktekin’e gönderdiği mektubuna şöyle başlıyor:

 “İvriz Köy Enstitüsü’nden aldığım eğitimin dürtüsüyle ömrüm, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını savunmakla geçti, geçiyor.  Ben, vicdani görevimi yaparken, sizin de acele etmeden tüm belgeleri dikkatlice okumanızı  arz ve talep ediyorum.”

AKP milletvekilinin kapatılmasına öncülük ettiği okul konusunda, genel müdürün bakandan güç alması gerekiyor. Eğitim tarihini iyi bilen Bakan Prof. Dr. Ziya Selçuk’un, bu okulların kapatılmasına “evet” demeyeceğini de biliyorum. Hasan Can’ın, muhtarların, o okulun kapatılmaması için gösterdiği çabanın da boşa olmadığını Ereğlililer yakında görecektir...

GENEL MÜDÜR TÜRK’ÜN AÇIKLAMASI

Bu köşede, genel liselerin tabelasının değiştirilip Anadolu lisesi adının verilmesinin “reform” diye yutturulduğunu, yerleştirme kargaşasına yol açanların halen görevde olduğunu belirtmiştim. Ortaöğretim Genel Müdürü Ercan Türk, bu konuda, “Genel liselerin Anadolu lisesine dönüştürülmesinin göreve başladığı tarihten 2 yıl önce başlatıldığını, kendi döneminde de tamamlandığını” belirtti. Türk,  “Bu uygulama bir reform olmayıp Bakanlığın bir politika kararının uygulamasından ibarettir. Bu yolla bir yöneticiye isnatta bulunulması haksız bir değerlendirmedir” diyor.

Ortaokuldan liseye geçişte merkezi sınav, yerleştirme kılavuzunun ilanı, tercihlerin alınması ve sonuçların açıklanmasına kadar Ortaöğretim Genel Müdürlüğü sorumlu birim olmadığını ancak Bakanlığın sorumluluğundaki tüm iş ve işlemlerin yürütülmesinde ortak sorumlulukları bulunduğunu belirtti.

Neyse ki açıkta kalan öğrenci sayısı 15 bine indirildi. Bakanın sözü, hiçbir öğrencinin açıkta bırakılmayacağıydı. Bu da yerine getirilecek.

plusbanner2x