Tespit 1)
Lenin, Rusya ekonomisini çöküşten kurtarmak için, 21 Mart 1921 tarihinde “Yeni Ekonomi Politikası” (NEP) benimseyerek bir nevi “karma ekonomiyi” hayata geçirdi. Amaç, -tarım başta olmak üzere- özel işletmelere izin vermekti... Stalin NEP’e son verdi...
Tespit 2)
Yıl, 1982... Leonid Brej­nev ölünce yerine geçen -15 yıldır KGB başında bulu­nan- Yuri Andropov, sis­temdeki tıkanıklığı tıpkı Lenin gibi mülkiyet ilişkisini yeniden düzenlemeyle -devle­tin piyasadaki rolünü kısıtla­mayla-çözme arzusundaydı. Örneğin, kısa vadede hemen 10 serbest bölge kurarak re­kabeti ana hedef haline getirmekti. Görevde -has­talığıyla boğuşarak- 15 ay kalabildi; vefat etti. Reformları askıya alındı. Yerine, statü­koya sıkıca bağlı yüksek devlet bürokratlarının dos­tu Konstantin Çernen­ko geldi. Onun da ömrü uzun olmadı; 1985’te öldü. Ve... Mihail Gorbaçov ile “bürokrat zenginler” Sovyetler Birliği’ni yıkıp Rusya’yı vahşi kapitalizme teslim etti. 10 yıllık büyük çöküşün ardından iktidara gelen Vladimir Pu­tin kamulaştırmalar yaparak Rusya ekonomisini diriltmeyi başardı...
Aslında...
Yuri Andropov’un yap­mak istediğini Deng Şia­ping Çin’de aynı dönemde gerçekleşti.
Sonuçta...
Bugün Çin ile Rusya “kar­ma ekonomiyle” dünyanın en büyük ekonomik gücü haline geldi.
Türkiye’de ne oldu:
1950’de Adnan Menderes ile 1980’de Turgut Özal, ABD destekli ekonomi darbe­leriyle -Atatürk döneminde başlatılan- “karma ekonomiyi” yıkıp -”serbest piyasa” yalanıyla- devleti piyasa­dan tamamen kovarak, ülke ekonomisini bitmek bilmez krizlere teslim ettiler. Peki ne yapmak lazım?

Başka dünya mümkün


Habertürk’te -New York’ta yaşayan- Oray Eğin yazdı:
ABD’de sosyalizmin topuk sesleri duyuluyordu. Demok­rat Parti’nin geçen seçimde başkan adaylığı için yarışan ve kendisini “demokratik sos­yalist” olarak tanıtan Bernie Sanders, valilik seçimleri­ne ağırlığını hissettiriyordu. Örneğin, “sosyalist” Andrew Gillum’u Florida’da vali adayı olmasını sağlamıştı. Keza...
New York’un şimdiki valisi olan Andrew Coumo’nun kar­şısına aday olarak çıkan Cy­nthia Nixon da bir sosyalistti; ve onun da Bernie Sanders ile bağlantısı vardı.
ABD’de bazı valiliklere sos­yalistler seçilebilirdi!
Sonra...
Yine Habertürk’te -Was­hington’da yaşayan- Serdar Turgut yazdı:
“New York’ta bir süre önce Demokrat Parti’yi Temsilci­ler Meclisi’nde kimin temsil edeceğini belirlemek için ön seçim yapıldı. Herkes Joe Crowley’in kazanaca­ğını düşünüyordu. Crowley, Demokrat Parti içinde çok güçlü bir isimdir. Ön seçimde karşısına Alexandria Oca­sio Cortez adlı genç kadın sosyalist çıktı. Ve sonunda Amerikan siyasetini sarsan deprem oldu; seçimi sosyalist aday Cortez kazandı.”
Serdar Turgut’a göre, “2020 başkanlık seçimin­de Bernie Sanders’ın çok güçlü bir aday olarak Do­nald Trump’ın karşısına çıkmasına da kesin gözle bakılıyor...”
Gelelim sonuca...
Şunu demek istiyorum:

Ürkek parti


ABD’de esmeye başlayan sol rüzgar kendini üç yıl önce İn­giltere’de hissettirdi:
İşçi Partisi liderliğine 32 yıl sonra tekrar demokratik sos­yalizme inanan bir isim seçil­di: Jeremy Corbyn. Dedi ki:
- Demiryollarını yeniden kamulaştıracağım...- Enerji şirketlerini yeniden kamulaştıracağım...- Sağlık hizmetlerini yeniden kamulaştıracağım...
- Üniversiteleri parasız yapa­cağım... Vs.
Bu uzun girişle şunu demek istiyorum:
Hem de “kapitalizmin mabe­di” ABD ve İngiltere’de...
- “Başka dünya mümkün” diyenlerin sesleri çıkmaya başladı.
- “Vahşi kapitalizme esir düş­meyeceğiz” diyenlerin sesleri çıkmaya başladı.
(Ve kuşkusuz: “Birileri” bu sesleri boğmak için hemen harekete geçti. Örneğin: Üç İngiliz gazetesi, Jeremy Cor­byn’i bir aydır linç ediyor.
“İsrail’e silah ambargosu ko­yacağını” açıklayarak Siyonist lobilerin şimşeklerini üzerine çeken Corbyn bugün niye hedef?
“Uluslararası Holokost Anma İttifakı” adlı kuruluş, İsrail’in herhangi bir politikasını Nazi Almanya’sına benzet­meyi anti-semitizm saya­rak bu kararı, ABD ile 21 AB üyesine onaylattı. Corbyn bu karara itiraz etti. Hemen kimi medyanın hedefi oluverdi. Aslında meselenin aslı sekiz yıl öncesine dayanıyor: 2010 yı­lında Holokost Anma Günü’n­de Hitler’in Auschwitz ölüm kampından kurtulan ve 90 yaşında ölen siyonist karşıtı Hajo Meyer, İsrail politikasını Nazi rejimine benzetmişti.)
Söylemek istediğim şu:
Özellikle de “karma eko­nomi” modeliyle sol dünyada yeniden diriliyor. Büyük yanılgılarından çıkardığı dersler ile sol, geniş kitle­lerin (İngiltere ile ABD örne­ğinde görüldüğü gibi özellikle de gençlerin) umudu olarak yeniden doğuyor.
Birileri yine yalanlara başvu­rarak sol’un önüne geçmeye çalışıyor. Peki...
Ya bizde neler oluyor?
70 yıllık süreçte olduğu gibi Türkiye, yine ağır ekonomik kriz yaşıyor. Daha kaç kez daha benzer krizleri yaşama­yı sürdüreceğiz? Bu karanlık girdaptan nasıl çıkacağız?
Tek yol; Atatürk döneminde olduğu gibi devleti tekrar piya­saya sokmak değil mi?
Atatürk’ün partisi ürkek­liği üzerinden hâlâ atabilmiş değil.

plusbanner2x