Anımsayacaksınız, Tunceli’nin Nazımiye ilçesi kırsalında iki kahraman evladımız donarak şehit düşmüştü...
Bu kahreden olayla ilgili olarak 30 Ekim’de köşemde “Yazıklar olsun” başlığı ile bir yazı kaleme almış, askerliğimi yaptığım Tunceli’de askerlerimizin donarak ölmesini şiddetle eleştirmiş, sorumlu olanların bulunması çağrısı yapmıştım...
Önceki gün değerli gazeteci ağabeyim Orhan Uğuroğlu, Yeniçağ gazetesindeki köşesinde titizlikle incelediği bu olayla ilgili son derece dikkat çekici bir yazı kaleme aldı.. Yazısına attığı başlık, bugün benim yazıma başlık oldu çünkü iddialar son derece vahim ve gerçekten kan dondurucu!..
Öncelikle belirtmem gerek; İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen 2 müfettişin jandarma uzman çavuşlar Asım Türker ve Ferruh Dikmen’in 26 Ekim’de olumsuz hava koşullarından dolayı donarak şehit olmalarıyla ilgili 30 Ekim’de başlattığı soruşturmanın raporu henüz açıklanmadı...
Uğuroğlu, Yandex sitesinden Tunceli’de 20-25 Ekim 2018 tarihlerinde hava sıcaklığının bölgede gündüz 14, geceleri ise 10 derece civarında olduğunu, 26 Ekim’de ise gece 4 dereceye düştüğünü öğrenmiş...
Olayın Nazımiye ilçesi sınırları içinde 2.300 rakımda gerçekleştiği bilgisi elinde olduğu için bu yüksekliğin Bedir Dağı olduğunu da saptamış... Şimdi sıkı durun:
-Tunceli’nin rakımı 950 ve ısı gece 4 derece olduğuna göre, 2.300 metre yükseklikte havanın 5-10 derece düştüğü tahmin edilebilir ki, bu da havanın o saatlerde eksi 10 civarlarında olduğunu gösterir!..
Peki, bu tahmin neden bu derece önemli? Çünkü yetkililer, o gece hava şartlarının eksi 40’ı gösterdiğini açıkladı da ondan!..

Askeri kıyafet ihalesinde vahim sorular!..


Ne demişlerdi bu yetkililer?..
Jandarma Genel Komutanlığı Lojistik Komutanı Tümgeneral Münir Güzel, askerlerin zorlu hava koşullarında giydikleri ekipmanlara ilişkin bilgi verirken şöyle demişti mesela:
-Uyku tulumu eksi 40 dereceye kadar koruyor. Polar mont, soğuk iklim kıyafeti, kar elbisesi veya panço aldığımızda eksi 40 dereceye kadar muhafaza imkanı sağlamaktadır...
Bunun üzerine Orhan Uğuroğlu, bu malzemelerin ihalesini mercek altına aldı. Milli savunma Bakanlığı’ndan bilgi edindi. Bakın neler öğrendi:
-20 Haziran 2016’da ihaleyi Aksu İnşaat Ticaret Limited Şirketi kazanmış, teslim süresi 150 gün olacak şekilde sözleşme yapılmış, ancak yüklenici firma planlanan sürede teslimatı yapamamış ve 160 gün daha ek süre istemişti!..
Peki, bu inşaat firması eski süreden de fazla bir süreyi neye dayanarak istemişti? gerekçe içler acısıydı:
-Söz konusu mal (askeri donmaktan kurtaracak malzeme demek istiyor) yurt içinde üretimi mümkün olmadığı için!..
Bunun üzere Aksu firmasının sözleşmesi feshedildi... Firma ise mahkemeye başvurdu ve iş akdinin feshinin önlenmesini ve süre uzatımı istedi, iyi mi!.. Dava halen sürüyor ancak yapılan incelemede çok daha vahim bir durum ortaya kondu:
-Söz konusu firmanın inşaat sektöründe faaliyet gösterdiği, tekstil konusunda hiçbir faaliyetinin olmadığı, ihaleye bilinçsizce iştirak ettiği değerlendirilmektedir.

İki askerimiz neden şehit oldu?..


Kısacası Aksu firması üretim değil, aracılık yapacak, aradan para kazanacaktı!..
Orhan Uğuroğlu bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üniforma ihtiyacının yüzde 40’ını sağlayan firmayı da saptadı:
-Albayrak Grubu bünyesinde bulunan Ereğli Tekstil!..
Ereğli Tekstil, 1937 yılında Atatürk tarafından Sümerbank’a kurdurulan bir fabrikaydı ve 1997’de yapılan özelleştirmede Albayrak Grubu tarafından satın alınmıştı. İşte bu noktada Uğuroğlu şöyle bir istekte bulundu:
-Eksi 40 dereceye dayanıklı kıyafetleri Albayrak Grubu ya da hangi firma ihaleyi kazanarak TSK’ya, jandarma Genel Komutanlığı’na verdiyse bu ürünleri onların yetkilileri ile test etmek isterim!..
Çok yerinde bir istekti çünkü Aksu firması yukarıda da anlattığım üzere bu tür kıyafetlerin “patentli” olarak dünyada sadece bir Amerikan firmasında üretildiğini vurgulayıp, “temin edilemez” diyordu. Ve Orhan Uğuroğlu haklı olarak soruyordu:
-Askeri ihaleleri kazanan firmalar “Test raporları var” derse ben de o zaman sorarım: 2 askerimiz neden donarak şehit oldu?!.
Öncelikle bu ülkede ilkeli, ahlaklı, namuslu gazetecilerin var olduğunu bir kez daha gösterdiği için Orhan Uğuroğlu’na yürekten teşekkür ediyor, kutluyor ve onunla birlikte ben de soruyorum:
-Yapılan soruşturmanın raporu ne zaman açıklanacak???