3 Kasım 2002.
Akp iktidara geldi.
Sakıp Sabancı iş dünyasının duygularını dile getirdi.
“İkinci Özal trenine biniyoruz, bizi Avrupa Birliği’ne götürecek trene biniyoruz, demokrasi kazandı, Türkiye yeniden inşa edilecek, kavga yok, gürültü yok, herkes rahat olsun” dedi.

*

O gün Tüsiad başkanı Efes Pilsen’in sahibi Tuncay Özilhan’dı. Bugün neredeyse bira yasak... Efes Pilsen basketbol kulübünün ismi bile sansürlendi, Pilsen demek bile yasaklandı.

*

Tuncay Özilhan’dan sonra Tüsiad başkanlığına Ömer Sabancı oturdu. Polis şiddetini eleştirdi. Asrın liderimiz anında cevap verdi, “ben bunun amcasının katillerinin iadesiyle uğraşıyorum, o kalkmış amcasının katillerinin ağzıyla konuşuyor” dedi. Hükümetin imam hatipler konusundaki ısrarını eleştirdi. Asrın liderimiz anında cevap verdi, “böyle konuşursanız Tüsiad’a dinsiz derler” dedi. Önce terör yardakçılığı, sonra dinsizlikle suçlanan Ömer Sabancı adeta buhar oldu, o günden beri ortada görünmüyor.

*

Ömer Sabancı’dan sonra Tüsiad başkanlığına Arzuhan Doğan Yalçındağ oturdu. Türkiye vergi rekortmeni olan ailesine, tarihte görülmemiş ebatta vergi cezası kesildi. Asrın liderimiz “bunların gazetelerini evinize sokmayın” dedi. Arzuhan hanım süresi dolmadan Tüsiad başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Gitti “akiller heyeti”ne girdi, gene yaranamadı. Yalan manşetlerle linç edilen Aydın Doğan malını mülkünü satmak zorunda kaldı, imha edildi.

*

Arzuhan Doğan Yalçındağ çekilince, Tüsiad başkanlığına Ümit Boyner oturdu. İnternet yasağına karşı çıkıp, bireysel özgürlükleri savunduğu için, bizzat başbakan yardımcısı tarafından “pornoculuk”la suçlandı. Yetmez ama evet referandumunda “bitaraf olan bertaraf olur” diye tehdit edildi. Asrın liderimiz gezi olayları sırasında miting kürsüsüne çıktı, Cem Boyner’e ait mağazalara boykot çağrısı yaptı, “mağazalarından alışveriş etmeyin” dedi.

*

Ümit Boyner çekilmek zorunda kalınca, Tüsiad başkanlığına Muharrem Yılmaz oturdu. Ayyuka çıkan yolsuzlukları eleştirdi, hukukun üstünlüğünü savundu. Hukuk öyle mi... Asrın liderimiz tarafından “vatana ihanet”le suçlandı. Şirketi hedef alındı, havuz medyasında yalan haberlerle infaz edildi. Tarihte bir ilk yaşandı... Tarihte ilk kez bir Tüsiad başkanı Tüsiad başkanlığından istifa etti.

*

Muharrem Yılmaz istifa etmek zorunda kalınca, Tüsiad başkanlığına Haluk Dinçer oturdu. Birkaç ay idare etti. Sonra hayatının hatasını yaparak gazetelere konuştu, “cumhurbaşkanı devletin başıdır, Tüsiad’ın muhatabı cumhurbaşkanı değildir, başbakandır” deme gafletinde bulundu. Vay sen misin bunu diyen... Asrın liderimiz küstü, “madem muhatap biz değiliz, bundan sonraki davetlerine katılacak bir muhatap bulurlar artık” dedi. Yandaş medya Haluk Dinçer’i yerden yere vurmaya başladı, fetocu ilan eden bile oldu, imar yolsuzluğu yaptığını filan yazdılar, evinin boy boy fotoğraflarını yayınlayarak açıkça hedef gösterdiler. Haluk Dinçer altı ay dayanabildi, kaçarcasına bırakmak zorunda kaldı.

*

(Tüsiad Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı’nı, Akp döneminde en uzun süreyle Mustafa Koç üstlenmişti. Rektörlerin kumpasla içeri tıkılmasını eleştirdiği için, savcılık tarafından hakkında inceleme başlatıldı, utanmasalar hapse atacaklardı. Divan Oteli’ni hücre evi ilan ettiler. Milgem’i elinden aldılar. Müfettiş yağdırdılar, Tüpraş’a ceza üstüne ceza kestiler. “Kodadı Ananas” filan diye Pensilvanya’ya bağladılar. Mustafa Koç rahmetli oldu, kurtuldu.)

*

Tüsiad koltuğuna oturacağına elektrikli sandalyeye otur, daha iyi...
Tüsiad başka çare bulamadı, düşük profilli başbakan modeli gibi, suya sabuna dokunmayan, düşük profilli yönetim biçimine geçti.

*

ABD ambargosuna direnen Türkiye’nin gelmiş geçmiş en namuslu başbakanlarından Bülent Ecevit’i devirmek için bangır bangır gazete ilanları veren Tüsiad’ın başına, işte bunlar geldi.

*

Ve şimdi hâlâ... Asrın damadımız Berat Albayrak’ın yeni ekonomi modelini alkışlayarak seyredip “kendisine güvenimiz tam” diyen Güler Sabancı’yı görünce, hatırlatayım bari dedim.

*

Sakıp Sabancı’nın “ikinci Özal trenine biniyoruz” diye sevindiği tren... Olsa olsa “Geceyarısı Ekspresi”ydi!

plusbanner2x