Kuleli’den mezun olur olmaz kendini milli mücadelenin içinde bulmuş, İstiklal savaşının hemen her cephesinde vuruşmuştu.
9 Eylül’de İzmir’e girenlerden biriydi, süvari yüzbaşıydı, Mareşal Fevzi Çakmak’ın yaveriydi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “at yarışları modern toplumlar için sosyal bir ihtiyaçtır, geliştirmek gerekir” şeklindeki sözü, bu süvari yüzbaşının hayatının vizyonu oldu.
Yarış Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı.
Soyadı olarak benimsedi.
Ahmet Atman oldu.



1927 senesinde ilk Gazi Koşusu’nda, Mustafa Kemal’le birlikte tribündeydi.
O tarihi koşuyu, şekerci Ali Muhiddin Hacıbekir’in Neriman isimli kısrağı kazanmıştı.
Laf aramızda, Hacıbekir’in çapkınlıkları dillere destandı, hanımların sigarasını parayla yaktığı yolunda söylentiler filan vardı. Neriman ise, aslında, gönül ilişkisi yaşadığı evli bir kadının ismiydi, ünlü bir gazetecinin eşiydi.
Neyse... Gazi Koşusu’nu 1929’da Celal Bayar’ın, 1930’da İsmet İnönü’nün safkanları kazandı. Milli mücadele kahramanlarının tamamı, Atatürk gibi at sevdalısıydı.
Ahmet Atman da, sahibi olduğu taylarla Gazi Koşusu’nu üç defa kazandı.



Evlendi.
Bir oğlu, bir kızı oldu.
At sevgisini çocuklarına da aşıladı.
Kızı Esin, henüz altı yaşındayken at binmeye başladı. Türkiye Jokey Kulübü’nden aldığı resmi lisansla, 1958’de Veliefendi’de yarıştı.
Dikkatinizi çekerim...
Dünyanın ilk kadın jokeyi oldu.
Bilahare, biniciliğe yöneldi, milli oldu, 1980 Balkan Şampiyonası’nda bronz madalya kazandı, dresaj hakemliği yaptı.



Oğlu Özdemir ise, Robert Kolej’de okudu, henüz lisedeyken at antrenörlüğüne başladı, ABD’ye gitti, Cornell Üniversitesi’nden inşaat mühendisliği diploması aldı. Ancak, devamlı at yetiştiriciliğine kafa yordu, atların anatomik yapısını daha iyi kavrayabilmek için veterinerlik fakültesinin derslerine girdi, ameliyatları izledi.
1967’de, 1987’de, iki defa Türkiye Jokey Kulübü Başkanı seçildi.
“Foto finish” sistemini kurdu, “starting box”ları Türkiye’ye ilk o getirdi.



Tüm zamanların en süratli safkanı Bold Pilot’ı yetiştirdi, Gazi Koşusu’nu kazandı, Bold Pilot’ın rekor derecesi 1996’dan beri kırılamadı.



Özdemir evlendi.
Dört kızı oldu.
Üçüncü kuşağa geçilmişti.
Kızlardan ikisi, ikizdi.
Esra ve Begüm.
Babaları, halaları, dedeleri gibi, atlara tutkuyla bağlıydılar.
Aile geleneği olan at yetiştiriciliğine devam ettiler.
İkisi de at antrenörü oldu, şampiyon taylar çıkardılar.
Esra, Türkiye Jokey Kulübü yönetim kuruluna girmeyi başaran, tarihimizdeki ilk kadın oldu.



Begüm... At yarışlarıyla alakası olmayanların bile tanıdığı, hipodrom efsanesi jokey, Halis Karataş’la evlendi.
Dünya çapındaki kariyerinin yanı sıra, sporcu kişiliği, disiplinli yaşamı, centilmen karakteriyle camiada saygın yeri olan Halis, atçılığın duayen ailesine damat olmuştu.
Gariban köy çocuğuyla, kolejlerde büyüyen zengin kız, iki farklı dünya, siyah-beyaz Türk filmleri misali, at tutkusunun ortak paydasında birbirlerine aşık olmuş, yuva kurmuşlardı.
İki evlatları olmuştu.
Gel gör ki, maalesef mutlulukları uzun süremedi.
Begüm amansız hastalığa yakalandı, vefat etti.



Ve, bu trajik ölümden üç ay sonra... Gazi Koşusu vardı.
Eşini kaybettikten sonra dünyası başına yıkılan Halis, piste çıktı.
Koşu boyunca hayatı, evliliği, film şeridi gibi gözünün önünden geçti.
Finish’te tek başınaydı.
Gazi Koşusu’nu kazanmıştı.
6’ncı defa kazanmıştı.
Ama bu hepsinden farklıydı.
Herkes yumruğunu havaya kaldırmasını, zaferini haykırmasını beklerken, usulca, alyansını öptü.



Gazi Koşusu’nu ilk defa kayınpederinin Bold Pilot’ıyla kazanmıştı.
Son Gazi Koşusu’nu da, rahmetli eşinin ruhu için kazandı.
Mikrofon uzattılar...
“Sevgili eşime armağan ediyorum” dedi.
Kupasını almak üzere şeref tribününe çıkmadan önce, gözleri dolu dolu olan minik kızıyla minik oğluna sarıldı.
Sanırım, şampiyonun en zor anıydı.



“Ne olacak canım, alt tarafı at yarışı işte” zannedilen vizyonun, insanların hayatına nasıl dokunduğunu, nesilden nesile yüreklere nasıl ulaştığını... Mustafa Kemal sevdasının, bağımsızlık ateşinin, mücadelenin-eğlencenin, evlat-hayvan sevgisinin, kızlı-erkekli coşkuların, zengin-yoksul aşkların, tutkuların, bizi biz yapan duyguların, aynı potada nasıl harmanlandığını, yazayım istedim.



Niye hâlâ çekmek için senaryo ararlar bu memlekette...
Hakikaten anlamak mümkün değil.



Dört sene önce yazmıştım bu yazıyı...
Hakikaten film oldu!



Begüm Atman’la Halis Karataş’ın efsane aşkı, Ay Yapım ve Med Yapım ortaklığında “Şampiyon” adıyla filme çekildi.
Yönetmen, Ahmet Katıksız.
Begüm Atman’ı Farah Zeynep Abdullah, Halis Karataş’ı Ekin Koç, baba Özdemir Atman’ı büyük usta Fikret Kuşkan canlandırıyor.
Ve, bugün vizyona giriyor.



İliklerine kadar gerçek.
İliklerinize kadar hissedeceksiniz.