Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı meslek örgütleri tarafından kurulan “Kanal İstanbul Çalışma Grubu” bir rapor hazırladı. Rapor, yerel seçimler yaklaşırken bu “çılgın projenin” gündemden düşürülmesi talebiyle Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından açıklanan raporda, Marmara Bölgesi’nin coğrafi, ekolojik ve jeolojik olarak en hassas korunması gereken bölgesinde yaklaşık 45 km uzunluğunda, 25 metre derinliğinde 250 metre genişlikte yapılması öngörülen kanalın Karadeniz’den Marmara Denizi’ne kadar tüm coğrafyayı onarılamaz bir biçimde etkileyecek hasar meydana getireceği belirtildi.

FOTO:SÖZCÜ

“DİRİ FAYLAR ORTA BÜYÜKLÜKTE DEPREM ÜRETEBİLİR”


Raporun depremle ilgili bölümünde de ürkütücü veriler yer aldı. Kanal İstanbul güzergahında bulunan Küçükçekmece Gölü’nde aktif faylar olduğuna dikkat çekilerek bu fayların Kuzey Marmara Fayı’nın hareketine bağlı olarak orta kuvvette depremler yaratabileceği vurgulandı. Raporda şu uyarılar yapıldı:“Kanalı şiddetle etkileyecek en önemli deprem kaynağı, projenin güney bölgesinden 10-12 km uzaklıktaki deniz tabanında yatan Kuzey Marmara Fayı’nda beklenen büyük depremlerdir. Küçükçekmece Gölü içindeki diri faylar ve bu fayların çevredeki diğer jeolojik olgularla ilişkisi tetiklenmiş depremsellik ihtimalini arttırmaktadır. Kanalın depremler sırasında nasıl tepki vereceği hayati bir araştırma konusudur. Kanalın deprem sırasında kayması, kırılması veya burulması çok büyük felaketlere neden olabilecektir. Kanal İstanbul ve çevresindeki yeni yerleşim alanları nedeniyle olası bir depremin neden olacağı can ve mal kaybı riski de yükselecektir. Kanal kazısı sırasında kaldırılacak 4.5 milyar tona yakın hafriyat nedeniyle alandaki doğal gerilme ve yeraltı gözenek basıncı dengeleri bozulacağından çeşitli büyüklüklerde tetiklenmiş depremsellik görülebilecektir.”

3. HAVALİMANI İÇİN RİSK YARATIYOR

Kanal İstanbul projesinin bitişiğinde yakıt kullanımı ve kaza riski açısından büyük tehlikeler taşıyan ve uluslararası havacılık güvenlik kurallarına göre 6 km içerisinde yakıt depolaması yapılamayacağı bilinen 3. Havalimanı’nın bulunduğuna dikkat çekilerek “Seyir, can, mal ve çevre güvenliği açısından Kanal’da seyreden son derece kısıtlı ve sınırlı manevra imkan sahip tankerler, kanal çevresinde yapılması planlanan yaşam alanları üzerinde öngörülemeyecek tehditler oluşturacaktır” denildi.

İNŞAAT VE YIKIM PROJESİ

Kanal İstanbul’un 45 km’lik güzergahının orman, tarım gibi yerleşme alanlarını, dünyada örneği nadir kalmış coğrafi varlıklardan olan Küçükçekmece lagün ve kumul alanlarını, İstanbul’un içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan Sazlıdere Barajı ve havza alanlarını yok ettiği vurgulandı. Bölgenin İstanbul’un en önemli ekolojik koridoru olduğuna dikkat çekilerek “Terkos havzası da dahil 3. Havalimanı ve 3.Köprü’den geriye kalan bütün orman alanları, tarım alanları, meralar, yer altı ve yer üstü su toplama havzaları, Karadeniz ve Marmara kıyıları dahil olmak üzere bütün coğrafyanın inşaat ve yıkım alanı olarak tasarlandığı anlaşılmaktadır” denildi.

PROTOKOLE DAVA AÇILDI

Toplantıda söz alan Kanal İstanbul Çalışma Grubu’nun yürütücüsü Mücella Yapıcı, bu projenin planlama sürecine ilişkin İBB ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında imzalanan protokolün iptali için dava açtıklarını söyledi. Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan da bu projenin İstanbul’da beklenen büyük depremin yaratacağı tahmin edilen kayıp riskini daha da arttırdığına dikkat çekti.