DAVALAR SİYASİ: SÖZCÜ davası ortada. Bir gazetenin yayın politikasına karşı olabilirsiniz, benimsemek zorunda değilsiniz ama siz bir gazeteyi muhalefet ediyor diye bir takım kumpaslar içine yönlendirirseniz, bizim de görevimiz hukuka davet etmektir. SÖZCÜ davası kırmızı çizgimiz. SÖZCÜ, Cumhuriyet ve Eren Erdem yargılamaları siyasi amaçlıdır. Yargı paketi ile muhalefeti sindirme ve ifade özgürlüğünü kısıtlama yönündeki düzenlemeler de düzeltilmeli. Mahkemelere emir verilemez, telkinde bulunulamaz ama bu hüküm uygulanmıyor.
KUŞE KAĞIT: Adalet reformu yapayım derken kuşe kağıtlara yazmaya gerek yok. ‘Daha iyisini yapacağız’ diyorlar. O zaman neden SÖZCÜ davasıyla mahkemeler meşgul ediliyor? Neden Cumhuriyet yazarları hapislerde sürünüyor? Neden, ‘Barış istiyoruz’ diyen akademisyenler üniversitelerden uzaklaştırıldı? Neden muhalif avukatlar hapisteler? Bunlar bir yargı reformundan çok uygulama sorunudur. Biri emrediyor, diğeri yapıyor.
GÖZ BOYAMA: Yargı reformunda samimi isek, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplanma hakkı gibi temel özgürlükler konusunda kazanımlarımıza dokundurtmamız gerekir. Aykırı konuşan, yazan, sarayı rahatsız eden haber yapan kişileri biz adliye koridorlarında süründürürsek, hapishanelerde çürütürsek, ona reform denmez. Göz boyama, yanıltma, oy avcılığı denir.
İKİ GÖREV BAĞDAŞMIYOR: Anayasal düzene göre cumhurbaşkanın parti başkanlığı ile bağdaşmazlık var. Devleti temsil edebilmesi ve kurumlar üstü konumu parti başkanlığı ile bağdaşmıyor. İkisini birden yapmak istiyorsa anayasayı değiştirmesi gerekir. Cumhurbaşkanının parti genel başkanlığında istifa etmesi için anayasa değişikliğine gerek yok. Halkımıza soralım göreceğiz ki çoğunluk tarafsız cumhurbaşkanlığı isteyecektir.
Konjonktüre göre yıllar sonra davalar açılıyor
Osman Kavala, Gezi olayları ve Canan Kaftancıoğlu davalarını hatırlatan İbrahim Kaboğlu, zamanlamaya dikkat çekerek “Faaliyetlerin gerçekleştiği tarihten yıllar sonra, siyasi konjonktüre göre açılıyor. Ceza soruşturması, siyasi şantaj ve intikam aracı olmaktan çıkarılmalıdır” dedi. “OHAL kalıntılarını temizlemeden yargı reformu yapılamaz” diyen Kaboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hukukta olağanlaşmak için anayasaya saygı önceliklidir. Yapsak da yeterli değil. Çünkü anayasal dengeler alt üst edildi. O dengelerin getirilmesi için de adım atmak şart. Gelin ortak
bir çalışma başlatalım. Çağdaş, demokratik hukuk devleti anayasasını birlikte yapalım.