10 Ocak'ta, “SÖZCÜ ihlaszedeler dosyasını açıyor” sürmanşetimizden rahatsız olan gazete, “FETÖ’nün İhlas’ı batırdığını” iddia etti. Peki sadece biz mi söyledik, yazdık İhlas Grubu’nu? Hayır. O zaman arşivlere uzanalım… AKP Milletvekili Nurettin Canikli, 2001 yılında Yeni Şafak Gazetesi’nin yazarlarından biriydi ve İhlas Finans’la ilgili çok sayıda yazı kaleme aldı.
Nurettin Canikli‘ANADOLU YARA ALDI’
Tarih 16 Mayıs 2001... Nurettin Canikli’nin yazısının başlığı şöyle: “İhlas ne zaman ödemelere başlayacak?” Okuyalım:
“İhlas Finans’ın faaliyetlerinin durdurulmasından sonra bu kuruluşa para yatıran on binlerce insanın mağduriyeti ortaya çıkmıştı. İhlas’ın batması, inançları gereği faizden kaçınmak amacıyla bu kuruluşa para yatıran insanların tasarruflarını yok etmiş, Anadolu sermayesinin büyük yara almasına yol açmıştır.”
‘KÖTÜLÜK YAPILDI’
“İhlas Finans’ın batması Anadolu sermayesinin büyümesini ve Anadolu’nun kalkınmasını sekteye uğratmıştır. Sadece Erzurum’da topladığı paranın 40-50 trilyon civarında olduğu söylenmektedir. Bu rakam doğru ise İhlas Finans’ın Erzurum ve diğer Anadolu şehirlerine yaptığı kötülüğün büyüklüğü tartışılmaz. Bu para Erzurum esnafının parasıdır.”
‘PARALAR DÖNMEDİ’
“Bankalar Yeminli Murakıpları’nın raporlarına göre İhlas Finans’ın batması ile içi boşaltılarak batırılan bankalar arasında yöntem olarak fark bulunmamaktadır. Toplanan paralar dolambaçlı yollardan İhlas Holding’in şirketlerine aktarılmış ve bir daha da geri dönmemiştir. Bu paraların bir kısmının TGRT’nin finansmanı gibi rantabl olmayan yatırımlarda kullanıldığı bilinmektedir. Bir bölümümün ise yurtdışına çıkarıldığına inanılmaktadır. Özellikle Mücahit Ören’in Amerika’da yaptığı yatırımların İhlas Finans’ta batan paralardan karşılandığı iddia edilmektedir.”
‘SORUMLU...’
“İhlas Finans’la ilgili iç boşaltma iddialarının odağındaki isim baba-oğul Örenler’dir. İhlas Finans’ın batmasından kısa bir süre önce Mücahit Ören’in yurtdışına çıkması ve bir daha Türkiye’’ye dönmemesini iyi niyetli bir davranış olarak değerlendirmek mümkün değildir. Kaçmayı tercih etmesi, İhlas Finans’ın batmasının normal faaliyetlerin neticesinde meydana gelmediği iddialarını güçlendirmekte ve açığa çıkmasından çekindikleri bir şeylerin varlığını gündeme getirmektedir.”
‘ON BİNLERCE YARALI...’
“On binlerce yaralı insan İhlas Finans’ın ödeme yapmasını beklemektedirler. Kâr-zarara katılma hesaplarına para yatıran mutedil insanların bu özellikleri kötüye kullanılmamalı, haklarını aramada sergiledikleri teslimiyetçi yaklaşım eğer var ise suçluların üzerine gidilmemesi için bahane olmamalıdır.”
‘YANIT ALDIM’
Tarih 25 Mayıs 2001... İhlas Holding, Nurettin Canikli’nin yazılarına tekzip yollar. Canikli de bu metni yayımlar. ve yanıt verir. Okuyalım:
“Öncelikli olarak Sayın Enver Ören’e teşekkür etmek istiyorum. Zira, şikayet konusu olan yazımda ‘İhlas Ne Zaman Ödemelere Başlayacak’ diye sormuştum. Bu sorunun cevabını tekzip metninde buldum. Tasfiye sonucunda, İhlas Finans’ın parası ortaya çıkarsa mevduat sahiplerine ödenecek. Bunun anlamı İhlaszedeler paralarını alamayacaklar veya çok cüz’i bir bölümünü alabileceklerdir.”
‘NASIL EMİN OLDU?’
“Sayın Ören, İhlas Finans’ın yönetim ve denetiminde hiçbir zaman görev almadığınız halde İhlas Finans’ın yurtdışına para çıkarmadığından nasıl emin olabiliyorsunuz ve bunu nereden biliyorsunuz””
‘SERMAYE NEREDEN?’
“Keza oğlunuz Mücahit Ören’le ilgili iddiaları yalanlıyorsunuz. Yine soralım: Batmış ve on binlerce mevduat sahibini mağdur etmiş bir kurumun yönetim kurulu başkanının ülkeyi terk edip Amerika’ya gitmesini normal bir davranış olarak kabul ediyor musunuz? İhlas Finans’ın Yönetim Kurulu Başkanı olan oğlunuzun Türkiye’de kalıp, paralarını alamayanların problemlerinin çözümü için uğraşması gerekmez miydi? Ayrıca oğlunuzun yurtdışındaki sermayesini nasıl kazandığını açıklayabilir misiniz?”
SÖZCÜ’NÜN ‘İHLASZEDELER DOSYASI’ TÜRKİYE GAZETESİ’NDE PANİĞE YOL AÇTI
VATANDAŞIN PARASININ NASIL BATTIĞINI YAZAN HERKESE FETÖ'CÜ İFTİRASI ATTI
Sabah’ın 2001’de yaptığı haberi ‘Zaman Gazetesi yayımladı’ dediler
Türkiye Gazetesi dün FETÖ’den kapatılan iki gazete Zaman ve Taraf ile SÖZCÜ’nün “İhlaszede” manşetlerini birinci sayfasına taşımış. Üç gazetenin de FETÖ’cü olduğunu iddia etmiş. Ancak…gazetecilik zor iştir okumak, araştırmak, anlamak ve gerçeğe bağlı kalmak gerekir. Peki neden bu cümleyi kurdum? Çünkü, gazete birinci sayfadan verdiği kupürleri iyi okumamış. Biz okuduk, araştırdık ve anladık. Gerçeğe bağlı kaldık! Gerçek ne? Işıkçılar’ın gazetesi, “Zaman Gazetesi’nin kupürü” diye Sabah Gazetesi’nin kupürünü koymuş. Türkiye Gazetesi, “Saadet Zinciri” başlıklı haberde Sabah Gazetesi muhabiri Hacer Gemici imzasıyla yayımlanan “SPK’nın İhlas Raporu”nu Zaman Gazetesi’nin yayımladığını iddia etmiş. Gemici’nin FETÖ’cü Zaman’da hiç çalışmadığını kısa bir araştırmadan sonra bulabilirlerdi.
Ya da haberin 15 Şubat 2001’de Sabah’ın 18’inci sayfasında yer aldığını görebilirlerdi. Ancak ya gözden kaçtı ya da...Yorum siz okurların.
CIA’CI FULLER’İN EDİTÖRÜ KÜÇÜK MAHKEMEDE BÖYLE DEMİŞTİ:
Namusumla söylüyorum, madenci oğlu ve Allah’a inanan biri olarak söylüyorum, SÖZCÜ FETÖ’cülerle işbirliği yaptı denemez, komik olur
Cem KüçükTürkiye yazarı ve 15 Temmuz darbe girişimin arkasında olduğu dosyalarda yer alan FETÖ’cü CIA ajanı Graham Fuller’in editörü Cem Küçük günlerdir “SÖZCÜ’nün FETÖ’cü teröristlerin gazetesi” olduğu yalanını söylüyor ve yazıyor. Aynı Cem Küçük, 8 Kasım 2017’de SÖZCÜ’ye açılan davada tanıklık yapmış ve şu ifadeleri kullanmıştı: “İddianameye bakarak söylüyorum. Namusumla söylüyorum. Bir madenci oğlu olarak bunu söylüyorum. FETÖ’yle bu medyada belki en çok ölümüne mücadele eden kişi bunu, burada, beni sevmeyen ya da benimle aynı görüşte olmayanlar bile söyleyebilir. Ama ben yani Allah’a inanan bir insanım, doğruyu söylemek zorundayım. Bu iddianameye bakarak SÖZCÜ Gazetesi Fetullahçılarla işbirliği yaptı denemez ve bu iddianame bu açıdan da son derece komik. Altını çizerek söylerim.”
FUAT UĞUR DA 8 KASIM 2017’DEKİ MAHKEMEDE BÖYLE DEMİŞTİ:
İddianameye baktığımda bir delil göremedim, SÖZCÜ’nün FETÖ’yle bağlantılı ya da iltisaklı olduğuna dair hiçbir şey de bilmiyorum
Fuat UğurTürkiye Gazetesi’nin yazarı Fuat Uğur dün tam sayfa SÖZCÜ’yü yazdı. 8 Kasım 2017’de tanıklık yaparken kurduğu cümleleri yalanladı. Uğur, mahkemede savunduğu muhabirimiz Gökmen Ulu’nun “SÖZCÜ Erdoğan’ı buldu” haberi üzerinden de yalanlarına devam etti. Peki Fuat Uğur 8 Kasım 2017’de ne demişti? Okuyalım: “Polemiklerimiz, sert polemiklerimiz oldu ama bu şu kanaati ortaya koymuyor: SÖZCÜ Gazetesi’ni FETÖ çıkarıyor. Böyle bir kanaat bende oluşmadı. Bu anlamda neden tanık olduğumu da çok iyi anlayabilmiş değilim. Sert bir dille eleştirebilirim ama ben bir delile sahip değilim. Sanık olanları tanımıyorum.”
‘GAZETECİLİK REFLEKSİ...’
“Ne Mediha Olgun’u, ne Gökmen Ulu’yu ne de Burak Akbay’ı tanımıyorum. Şimdi bir örgütten söz ediyoruz Hakim Bey. Teknolojinin dibini bulmuş bir örgütten söz ediyoruz. Ve Gökmen Ulu’nun aynı gün, 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanı’nı bulduk diye bir gazetecilik refleksiyle yaptığı haberden yola çıkarak Ulu’nun tutuklu olmasına karşı çıktık. İddianameye baktığımda bir delil göremedim ve bu davanın bitmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben SÖZCÜ’nün FETÖ’yle bağlantılı ya da iltisaklı olduğuna dair hiçbir şey bilmiyorum.”
Cahit Paksoy aradı ve iddianamedeki bilgilerin yalan olduğunu öne sürdü
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı Akfa Holdin iddianamesini dün bu köşeden sizlere aktarmıştım. İddianamenin tespiti şöyleydi: “İhlas Holding’in CEO’su Cahit Paksoy FETÖ yöneticisidir.” Yazımın ardından Cahit Paksoy beni aradı ve iddianamedeki bilgilerin yüzde 99’unun yalan olduğunu öne sürdü. Ancak... 551 sayfalık iddianamenin kritik bölümlerinde Cahit Paksoy var ve tespiti yapan da savcılık makamı. Paksoy’un açıklamalarının takipçisi olacağım...
Cahit Paksoy
