Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun son kararnamesinde yapılan bir atama dikkat çekici
Askeri yargı kökenli olan Hakim Eren Şen, Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği’ne getirildi
Şen, 15 Temmuz öncesi ve sonrasında FETÖ’ye karşı en etkin mücadeleyi veren isim

HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz


1 - 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin üçüncü yılında NATO destekli Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) karşı mücadele her kurumda devam ediyor. Son olarak 10 Temmuz’da İstanbul’da FETÖ şüphelisi 28 muvazzaf asker hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Soruşturmayla ilgili savcılıktan yapılan açıklamada, “FETÖ’nün TSK içerisine sızmış ve halen deşifre edilemeyen mensupları sayıca darbe girişimine katılanlara oranla daha fazla” denildi. Bu da önümüzdeki süreçte mücadelenin tüm hızıyla süreceğini gösteren bir açıklama olarak not edildi. Bir gelişme de Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) son kararnamesiyle yaşandı. Devam edelim...

YÜZBAŞIOĞLU’NUN YARDIMCISIYDI

‘Terör ve Örgütlü Suçlar’ bakımından büyük öneme sahip olan Ankara Sulh Ceza Hakimliği’nde  askeri yargı kökenli olan Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi hakim Eren Şen’in Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği’ne getirildiği dikkat çekti. Şen, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra görevlendirildiği Genelkurmay Askeri Savcılığı’nda, Askeri Başsavcı Mehmet Yüzbaşıoğlu’nun yardımcısı iken FETÖ ile mücadele başta olmak üzere terör örgütleri ile ilgili olarak yapmış olduğu etkin adli soruşturmalarla biliniyor. Ayrıca askeri savcı iken İtalya Uluslararası İnsancıl Hukuk Enstitüsü’nde “Ulusal ve Uluslararası Terör Örgütleri ile Mücadele Hukuku” üzerine eğitim alan Şen’in, yeni görevi Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta kademesine yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre olumlu bir gelişme olarak karşılandı.
Peki FETÖ ile mücadeledeki en büyük eksiklik ne?


FETÖ’yle mücadele neden ülke politikası olamadı?


2 - Geçen günlerde sosyal medyada şöyle bir yorum okudum: “Asıl konuşmamız gereken ise FETÖ ile hatta devlet içindeki tüm örgütlenmelerle mücadelenin bir partinin tasarrufundan kurtarılıp ülke politikası haline nasıl getirileceği...”
İşte terör örgütüyle mücadeledeki kilit nokta bu! Ülke politikası neden olmadı? Ankara’da etkin mücadelenin içinde yer alan bazı isimlerin ortak değerlendirmesini anlatalım:
FETÖ ile mücadelede üç grubun olduğu ifade ediliyor…
1-İradesi olup bilgisi olmayanlar...
2-İradesi olmayıp, bilgisi olanlar...
3-Bilgisi ve iradesi olanlar.

FETO’DAN KOPANLAR...

Peki bugüne kadar hangi grup etkin oldu? Bunun yanıtını da bir yetkili şöyle anlattı: “İktidar, ikinci grupla yani iradesi olmayan bilgisi olanlarla yürümeyi tercih etti. Bir dönem Fetullahçılarla hareket eden sonra ayrılan -ki tam anlamıyla koptuklarını da bilmiyoruz- isimlerle mücadele yürütülmek istendi. Buna rağmen de olumlu ilerlemeler kaydedildi. Ancak...Geldiğimiz noktada, ülke politikasından çok siyasi politikaya dönüştü. Çünkü, bilgi ve irade sahip olanlar tasfiye edildi. Açılan davalara bakın… Özellikle SÖZCÜ Gazetesi’ne yönelik davaya! Buralarda iradesi olmayan bilgi sahiplerinin etkinliğini yaşadık. Şimdi bir konu daha var… Mücadelede FETÖ’nün önüne geçilemedi. Nasıl mı? ByLock çıktı ve biz ‘bitti, kazandık’ dedik. Sonra ankesör çıktı vs.… Onlardan önce davranıp hareket edilmedi.”

Erdoğan, 2018’de “FETÖ’nün bizim zamanımızda büyüdüğünü reddetmem” demişti.

Kripto ajandaya sahip olanlar tespit edilmeli


3 - Tarih 8 Haziran 2018...Cumhurbaşkanı Erdoğan şu cümleleri kurdu: “... FETÖ’nün bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını ben reddetmem. Bunlar büyük bir ihanet şebekesi içerisindeymiş. Aldatıldık. Biz yanıldık. Biz bunlara çok inandık. 2010’dan sonra da ayıklama süreci başladı.” Beştepe’de bir kararlılık her zaman var!

Bu net... Ancak… SETA’nın hazırladığı ‘medya raporu’ndan, açılan hukuk dışı siyasi davalara kadar birçok noktada ‘kripto-gizli’ bir ajanda faaliyetini sürdürüyor. Örneğin...

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün mahrem yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, örgüt imamlarıyla ankesörlü telefonlarla irtibat kurdukları tespit edilince deşifre olan Düzce İl Jandarma eski Komutanı Kıdemli Albay Yılmaz Ö. ve emekli Yarbay Yaşar K. hakkında 29 Nisan 2018’de hazırlanan ve kabul edilen iddianameye bakalım.

Tespit şu: “... Örgütün ‘Mahrem İmamlar’ kategorisinde ele aldığı TSK bünyesine sızmış mensuplarının çok az kısmına kriptolu haberleşme programı ByLock yüklediği... Geri kalan mensuplarıyla özellikle geçmiş yıllarda kullandıkları bir sistem olan kontörlü, ankesörlü telefonlar ile haberleştiklerinin tespit edildiği... Yapılan operasyonlar neticesinde gözaltına alınan askeri personel ve sözde imamlardan etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen şahıslardan elde edilen bilgiler ışığında, örgütün iletişim yöntemleri ile sözde imam düzeyinde sorumlu olan şahısların sadece kod isimlerinin tespit edilebildiği... Bu şahısların telefon numaralarını ve açık kimlik bilgilerini bilmedikleri... Genellikle ayda veya iki ayda bir kez iletişime geçilerek buluşmalar ve toplantıların gerçekleştirildiği, bu görüşmede bir sonraki buluşma tarihi kararlaştırıldığı...” Yani, örgütün gizli elemanları faaliyet içerisinde. Bir de unutulan dosyalar var...

Enver Altaylı

Unutulan Enver Altaylı dosyası


4 - FETÖ’yü CIA ile tanıştıran eski MİT’çi Enver Altaylı “siyasi casusluk ve örgüte yardım etmek” suçlarından 28 Ağustos 2017’de tutuklandı. Ancak... O günden bu yana Altaylı’nın verdiği ifade ya da yaptıklarıyla ilgili bilgi sızmadı diyebiliriz.Eski MİT’çiyle ilgili ‘kara kutu’ tanımlaması yapılıyordu, dosya unutuldu! Kim bu Enver Altaylı? Altaylı 1963’te Albay Talat Aydemir’in darbe teşebbüsü başarısız olunca Kara Harp Okulu’ndan atıldı. MİT’e, CIA’nın Özbek asıllı casusu Ruzi Nazar ‘eliyle’ girdi, 1974’te MİT’ten uzaklaştırıldı. General Raşid Dostum’a örtülü ödenekten para götürdüğü skandalı patlak verdi. Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın, Altaylı’nın, FETÖ’nün firari Türkiye imamı Mustafa Özcan’la Necip Hablemitoğlu’yla görüşmek için kendisinden aracılık etmesini istediklerini söyledi. Bakalım neler çıkacak.