Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Uluslararası Para Fonu (IMF) toplantıları için gittiği Washington’da  “Türkiye’nin IMF’ye ihtiyacı yok” demiş. Mevcut koşullarda bunu anlamanın basit bir yolu: 4. Madde Raporu. Adını IMF sözleşmesinden, her yıl üye ülkelerin ekonomilerini gözden geçirdikten sonra hazırladığı “Article 4” başlıklı raporlardan alıyor.

IMF sitesinde ilan edilmiş 4. Madde Raporları’na bakın. Türkiye’ye dair son raporun 2018  tarihli olduğunu görürsünüz. Bu da denetimin 2017’de yapıldığı anlamına gelir. 2018 yok henüz. 2018’e ilişkin 4. Madde denetiminin 31 Mart yerel seçimleri dolayısıyla ertelendiğini,  IMF’den gelmek isteyen heyete “Şimdilik gelmeyin” denildiğini duymuştuk. Fakat ertelemeler sonsuza kadar süremiyor.

Berat Albayrak


4. MADDE YAYIMLANACAK MI?

Daha dün IMF Avrupa Direktörü Paul Thomsen’in şu sözündeki ipucuna bakın: “Türkiye ile IMF arasında 4. Madde kapsamında gözden geçirme çalışmaları dışında resmi veya perde arkasında gerçekleşen herhangi bir görüşme yok.”
Demek ki IMF; 2018 yılına ilişkin 4. Madde konsültasyon görüşmelerini başlatmış. Ki bu normal. IMF söz konusu denetimi ABD ekonomisi için bile yapıyor.
Ekonomik krizdeki Türkiye için önemli iki soru şu:
- IMF’nin konsültasyon heyeti Türkiye’ye gelecek mi?
- Bu rapor bittiğinde IMF sitesinde hemen erişime açacak mı? Yoksa Türk Partili Cumhurbaşkanlığı hiyerarşisi dairesinde raporun yayınına rezerv mi konulacak?
Bu soruyu soruyoruz çünkü Türkiye bunu daha önce yaptı. IMF’nin 4. Madde konsültasyon raporlarında beğenmediği bölümleri ya da raporun tamamının yayımını engelledi.
(Yıllar önce Hazine’den sorumlu bakan Ali Babacan, IMF sözleşmesi gereği buna hakları olduğunu söylemişti.)
Özet: Bu raporun yayımlanmaması, eleştiriler, uyarılar ve olası “reform” (!) önerileri içermesi, çok muhtemel içeriğin açıklanmasından endişe duyduğunu gösterecektir.

2017 raporu iç açıcı değil


IMF’nin 2017 Türkiye ekonomisi için hazırladığı 4. Madde Raporu pek iç açıcı değildi.
15 Temmuz darbe girişimine rağmen büyümede bir toparlanma olduğu belirtilmiş ancak  kazanımlarını riske sokan uygulamalara geniş yer verilmişti. Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri de bu risklerin başında geliyordu. Bakın ne denmiş 2017 notlarında:
- Ekonomi, aşırı ısınmanın net belirtilerini gösteriyor. Para politikası çok gevşek görünüyor ve güvenilirlik düşük.
- KÖİ projeleriyle ilgili mali riskler doğrudan ve koşullu borçlardan kaynaklanıyor. Mali riskleri değerlendirmek için KÖİ projeleriyle ilgili bilgiler sınırlıdır. IMF ekibinin yaptığı simülasyona göre bu sözleşmelerdeki garantileri finanse etmek için yapılacak harcamalar makro ekonomik bir şokta tetikleyici olabilir.

TÜKD bize güç verdi


Güç veren, umut tazeleyen bir töreni yazmak istiyorum kaç gündür. Siyasetin hepimizi önüne katıp sürükleyen sertliği, tahammül zorlayan izansızlıkları fırsat vermedi.
Koşullar nedeniyle hep siyaset/ekonomi yazılmalı gibi yanılgı doğabiliyor. Oysa gerçekte ihtiyaç duyduğumuz bazen tam tersi: Dostluk, dayanışma, mücadele azmi, işe yarama duygusunu çoğaltan etkinlikleri, kurumları elverdiğince anlatabilmek. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin (TÜKD), 6 Nisan’da düzenlenen “2019 Önder Kadın Ödül Töreni”nden söz ediyorum. Kuruluş felsefesinde Cumhuriyet değerleri, Atatürk ilkeleri bulunan TÜKD, 70 yıldır kız öğrencilerin üniversite eğitimi sonrası meslek sahibi olmalarına destek sağlıyor. Yanı sıra kadına yönelik şiddetin önlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmaları da kurumsallaştı.
Medya dalında değer görülmekten (Nazan Moroğlu’nun elinden almaktan ayrıca) kıvanç duyduğum ödülü alan diğer “önder” kadınları hatırlatayım: Prof. Dr. Yakın Ertürk’e onur ödülü, Prof. Dr. Ayşe Akın’a bilim ödülü, Sumru Yavrucuk’a sanat ödülü, Buse Tosun’a spor ödülü.



Töreni unutulmaz kılan pek çok ayrıntıyı hafızaya işledim. (Kişisel olanları geçiyorum) Tayfun Atay hocanın herkese hakkını fazla fazla teslim eden “Erkeklik en çok erkeği ezer”i anlattığı konuşması, hayat dersi tadındaki, güreş şampiyonu gencecik Buse Torun’un kürsüde “başarılarının yok sayıldığını” paylaşırkenki gözyaşları, Tekirdağ’daki çekimlere mola verip hasta hasta gelen Sumru Yavrucuk’un “Her şeye rağmen gülümseyin. Ne düşündüğünüzü bilmesinler” sözü, Prof. Yakın Ertürk’ün yetiştiği kaynaklardan, BM’den de geçen kariyerini anlatışındaki tevazuu, ülkenin her yerindeki kadınlara özverili bir hekim olarak dokunmuş Prof. Ayşe Akın’ın yalınlığı. TÜKD ev sahipliğinde o salonda geçirdiğimiz birkaç saat, daha yaşanası bir ülkeye dair ümidimizi hiç yitirmememiz gerektiğini bir kez daha hissettirdi.