Sevgili okurlarım, ulusal varlıklarını birer birer yok etme konusunda bizim kadar başarılı olan (!) ikinci bir ülke herhalde yoktur.

Varlıklarımızı, fabrikalarımızı ve en değerli arazilerimizi eğer mümkünse “Özelleştirme” adı altında yandaşlara peşkeş çekeriz...

Fabrikalarda üretim durur.

Kentlerin göbeğindeki en değerli araziler imara açılır ve rant hırsına kurban edilir.

Ülkemizin onlarca il ve ilçesinde yüzlerce çalışan tesisi böyle elden çıkardık.

Çalışanları kovuldu.

Binalar yıkıldı, makineler hurdacılara satıldı.

Sonra oralara villalar, yüksek binalar, gökdelenler yapıldı.

Özellikle büyük kentlerimiz bu yöntemle peşkeş çekildi.

★★★

Bu konu açıldığında akıllara hemen Balıkesir’deki SEKA kağıt fabrikası gelir.

Fabrikanın, kentin tam da göbeğine yakın bir alanda 130 dönüm arazisi vardı.

Bu arazi içinde fabrika binaları, makineler, ambarlar, lojmanlar ve binlerce ağaç yer alıyordu.

Günün birinde satış kararı alındı.

Önce üretim durduruldu...

Ve Balıkesir SEKA kağıt fabrikası satıldı!

Kaça satıldı?

Bir milyon 100 bin dolara!

Kime satıldı?

Bir yandaş medya gurubunun patronuna!

Bu parayla örneğin İstanbul veya İzmir gibi büyük kentlerimizde sadece yarı lüks bir apartman dairesi almak mümkündü!

Manisa, Antalya, Malatya gibi büyük illerimizde bu peşkeşlerin niceleri gerçekleşti.

Milletin parasıyla, milletin vergileriyle kurulan pek çok tesis, bu yöntemle yandaş kesime hibe edilmiş oldu.

★★★

Şimdi gelelim bir başka ulusal varlığımıza, bir doğa harikasına...

Gümüşhane’ye 52 kilometre uzaklıkta, 2100 metre yükseklikteki Dipsiz Göl...

Buzul çağından kalma, akarı ve su kaynakları olmayan bir göl...

12 bin yılda oluşmuş olan gerçek bir doğa harikası idi.

Günün birinde iki ortak ortaya çıktı:

“Bu gölün dibinde çok eski çağlardan kalan bir hazine var. Kral bilmem kimin hazinesi burada gömülü. Altın dolu küpler var!..”

Göldeki hazineyi aramak için ilgili makamlardan izin istiyorlardı.

Bu sözüm ona bilgiye (!) nereden ulaştıkları belli değil.

Biliyorsunuz, devlet böyle bulunan hazinelerden çok büyük pay alır.

★★★

Gerekli işlemler yapılır yapılmaz izin hemen verildi...

Son onay mercii Gümüşhane Valiliği...

Bizimkiler paranın kokusunu (!) almıştı!

Define arayıcıları tarafından göle getirilen kepçeler ve iş makineleri hemen kazmaya başladı.

Hazine gölün dibinde olduğuna göre, önce suların boşaltılması gerekiyordu...

Bir yanda makineler daldı, öbür yanda büyük hortumlarla göl suyunun emilerek boşaltılmasına başlandı...

Bulunacak hazine kapanın elinde kalmasın diye jandarma gölü kuşattı...

Ve birkaç gün süren bu işlemler sonucunda gölün dibine varıldı.

Ancak define, hazine vesaire hiçbir şey yoktu.

Kısmetlerine sadece bir çamur deryası kalmış, ama göl elden gitmişti!

O güzelim gölün yerinde kocaman bir çukur kaldı.               

★★★

Şimdi dikkat ediniz!..

Bu define aramasını isteyen iki kişinin kimliği hiçbir zaman açıklanmadı. Onların da “Yandaş partililer” olduğunu düşünüyorum.

Ancak bundan daha önemli olan, bu izni veren yetkililerdir.

Neye dayanarak verdikleri meçhuldür.

Bu ciddiyetsiz isteme onay veren bütün isimler derhal açıklanmalı ve Vali dahil tamamı görevden alınmalıdır da, kim uğraşacak bu işlerle!..

Türkiye’de her şey yapanın yanına kâr kalır abicim!

★★★

Koskoca, dünya çapında Atatürk Havalimanı’nı hizmetten kaldırıp yerine yenisini yaptılar...

Atatürk Havalimanı’nın yıkımına başlandı. Koskoca tesis yok ediliyor.

Yenisinden memnun olan hiç kimseye bugüne kadar rastlamadım.

Bu işe, yeni havalimanına trilyonlar harcandı. Yazık günah değil mi?

★★★

Ankara’daki pırıl pırıl LÖSEV hastanesinin başına gelenleri pazar günkü yazımda anlatmıştım.

Devlet tamamına ruhsat vermiyor ve Türkiye’ye gerekli olan o hastane dörtte bir kapasite ile çalışmaya mahkûm ediliyor. Aletleri çürüyor, lösemili küçük çocuklar sağda solda tedavi sırası bekliyor.

Ulusal varlıklarımızı yok etme konusunda dünya rekorunun sahibiyiz!