Oylar çalındı.
Kim çaldı?
Hırsız varsa nerede?
Kim hırsıza göz yumdu?
Göz yuman varsa nerede?
Kim hırsızı korudu?
Koruyan varsa nerede?
Kim hırsıza alet oldu?
Alet olanlar nerede?
En dikkatli gözler, en keskin bakışlar, en uyanık zihinler, aradılar, taradılar 250 sayfa gerekçe içinde; “hırsız-çalıntı- suç- hırsızı koruma- hırsıza göz yumma- hırsıza alet olma” kelimelerinin geçtiği tek bir satır, tek bir cümle, tek bir anlatım bulamadılar.
Aranmadık ev.
Girilmedik oda.
Yoklanmadık delik kalmadı.
Hırsız yok.
Yapanı belli olmayan.
Vuranı belli olmayan.
Buna faili meçhul diyorduk.
Çalanı belli olmayan.
Bunu da “faili meçhul çalıntı” diye yazacağız, hukuk, adalet, milli egemenlik ve seçim tarihimize geçireceğiz.
Tarihe şöyle not düşüldü:
Çalıntının faili meçhul.
Seçimi iptal ettiren malum!

★★★

7 hakimi inandırdılar.
Seçimi iptal ettirdiler.
İptal önden geldi.
Gerekçesi sonra üretildi.
Gelen dilekçe.
Giden dilekçe.
Kes yapıştır.
Giden soru.
Gelen cevap.
Onu de kes yapıştır.
Gelen itiraz.
Giden itiraz.
Eskiler “makas- macun” derlerdi. Şimdi kes yapıştır. Olsun sana 250 yapraklı (sayfalı) hukuki gerekçe.
Adalete ters gerekçe.
Kişiye özel imar gibi...
İktidara özel gerekçe...
Hırsız meçhul çıktı.
Minare kılıfı yırttı.
Kamu vicdanı yara aldı.
Sayısını bile söylediler; “16 bin oy çalındı...” diyerek rakam bile verdiler.
İddianın altı boş çıktı.
“Görüntü var” dediler.
Görüntü de meçhul çıktı.
Yalan ayağa dolaştı.
“Çalma var” dedik ama biz onu “hukuken”  söylemedik, halk anlasın diye “çalma söylemini” siyaseten ürettik. İstanbul’u vermek istemiyorduk, oylar çalındı algısını yarattık. Akılda çalma kalsın istedik. Yani hukuken çalma yok ama biz halkı seçimin iptal edilmesine ikna etmek için yalan söyledik!
Biz ne dersek inandırırız.
“Aya otoyol yapacağız” deriz.
Bizim seçmen inanır.

★★★

İstanbul seçimlerinde, yuvarlanmış rakamlarla 8 milyon 550 bin geçerli oy kullanıldı. Ekrem İmamoğlu: 4 milyon 170 bin oy aldı. Binali Yıldırım’a: 4 milyon 156 bin oy çıktı. YSK kendi kusurundan, kabahatinden delil üretti.  Kendin pişir kendin ye misali içtihat oluşturarak yedek üyelere de oy kullandırıp seçimi iptal etti. İstanbul seçimlerinde insanlar toplam 31 bin 186 sandığa gidip oylarını attılar. YSK’nın gerekçeli kararı, başkanı kamu görevlisi olmayan 745 sandık ve sayım döküm cetveli olmayan 108 sandık tespit etti. Yani toplam 31 bin 186 sandık içinde sadece toplam 862 sandığın kusurlu olduğuna karar verdi. Kaldı ki, bu 754 sandığın 532’sinde görev yapan sandık kurulu başkanları öğretmen ve kalanı da bankada çalışan sicili temiz pırıl pırıl insanlar çıktı. Öte yandan, varsa kusuru tamamen YSK’ya ait olan, bu sandıklarda bile daha  fazla oyun Binali Yıldırım’a atıldığı ortaya çıktı. Kes-yapıştır, makas- macun 250 sayfa gerekçeli karar böylece fos çıktı.

★★★

Ar damarlar çatladı.
Vicdanlar yarıldı.
Hukuk esnedi.
Adalet, gerekçeli kararın ince labirentlerinde kıyıma uğradı. Türkiye Ortadoğu’nun seçimlerine leke düşürülen ülkeleri sınıfına indirildi.
23 Haziran’a az kaldı.
İstanbul seçmeni, Türkiye’yi Ortadoğu’nun milli iradesi gasp edilen ülkelerin sınıfına sokmak isteyenlere çok şiddetli bir “demokrasi tokadı” indirecek. Milletin gasp edilen milli iradesini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracak.