Güç şarap gibidir, fazlası insanı sarhoş eder.
Aşırı güç “Güç zehirlenmesi” de yapar!
AKP’nin başına gelen budur. 17 yıllık iktidarın hızla gerileme dönemine girmesinin sebeplerinden biri de güç zehirlenmesidir.
“Ben ne yaparsam doğrudur!” zihniyeti Türkiye’yi her alanda zora soktu.
Ekonomi darda, devlet kasasında para yok!
Lüks harcamalara para dayanmıyor!
Peki, ne olacak?
Gelsin zamlar, vergiler!
Nerede vergi çoksa, orada hakkaniyet yoktur!
Peş peşe yapılan çeşitli zamlardan ve yurt dışına çıkış harcının yüzde 300 arttırılmasından sonra cep telefonlarının harcına da yüzde 200’ü aşan zam yapıldı ve
yurt dışından getirilen cep telefonlarının harcı 618 liradan 1500 liraya çıkartıldı.
Fakat bunların da lüks harcamalara yetmeyeceği ve yeni yeni vergilerin icat edileceği kesin!
Sata sata her şeyi bitirdiler, şimdi de halkın cebine göz diktiler!



“Beyin göçü” konulu yazımla ilgilenen Prof. Dr. Celâl Şengör, Amerika’da basılan ve hasta toplumları anlatan bir kitaptan bahsederek şunları söyledi:
“Amerikalı toplumsal psikolog Prof. Robert B. Edgerton 1992’de ‘The Sick Societies’ (Hasta Toplumlar) adında çok önemli bir kitap yayımlamıştı. Bu kitapta hasta bir toplumun en önemli teşhis kıstası olarak ‘O toplumdan kaçmak isteyenlerin çok sayıda olmasını’ gösteriyordu.
Hasta toplumlar, içlerinde yaşayanları o derece mutsuz kılıyorlar ki, insanlar fırsat bulduklarında o toplumu terk ediyorlar!

★★★

Prof. Dr. Celâl Şengör’e, beyin göçü hakkındaki kendi görüşlerinin ne olduğunu sordum.
Prof. Şengör, ülkemizin önde gelen aydınlarından biridir. Anlattıklarını şöyle özetleyebilirim:
“Çoğu insanımız beyin göçünü ekonomik nedenlere bağlıyor, ancak ben aynı kanaatte değilim. Beyin göçünün en önemli nedeni, en azından akademik camiada, insanların Türkiye’de kendilerini geliştiremeyecekleri korkusu... AKP buna bir de kişisel emniyet korkusu kattı!
AKP, üniversitelerde iyileri korkutup, kötüleri destekleyerek beter hale getirdi.
İfade özgürlüğünün giderek kısıtlandığı, fikrini belirten insanların başlarına neler gelebileceğini sorun ettikleri bir ortamda, elbette bilim gelişmez.
Hukuk sisteminin tamamen çökmüş olması (ki bunda hem AKP iktidarı, hem de hukukçuların bizzat kendileri suçludur) insanları korkutup kaçırıyor. Bir iftiraya maruz kalırsanız, sığınacak bir yeriniz kalmamıştır.
Türkiye’de şu anda SÖZCÜ’deki bazı yazar ve yöneticiler bu durumda buldular kendilerini... Eh böyle bir yerde kimse durmak istemez!
Türkiye halkı, ortak mefkûresini, ortak inançlarını, ortak değerlerini kaybetmiştir! Benim ebeveynimin, hocalarımın neslinin Türkiye’ye bir itimadı vardı. İşte o güven artık büyük ölçüde ortadan kalktı!
Halkımızın cehaleti o düzeydedir ki, bunu tamir etmek şimdilik mümkün görünmüyor.
Bu da çözülmeyi ve en kalitelilerinin, kendilerini kabul edecek uygun bir ortama gitmelerine yol açıyor. Kaçanların ülkenin en kaliteli, en üretken sınıfının üyeleri olması durumu çok daha vahim bir hale getiriyor!”

Acı dolu mesajlar!


Türkiye’den yabancı ülkelere beyin göçünü anlatırken Ortadoğu Teknik Üniversitesi mezunu olan eğitimli bir çifti örnek olarak göstermiştim: Norveç’te yaşayan Özge Özdemir Köz ve Utku Köz (ozgeozdemir1983@gmail.com)
Özge Özdemir’den aldığım mesajı (özetleyerek) sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Sevgili üstadım,
Köşenizde çıkan yazıdan sonra Türkiye’den o kadar çok mesaj aldım ki, şaşırdım kaldım. Yüz civarında, belki de yüzden çok fazla sayıdaki mesaja bir bir cevap verdim, yurttaşlarıma yardımcı olmaya çalıştım.
İnsanlarımız bu kadar mı çaresiz, mutsuz ve umutsuz?
Bir kısım yurttaşım tebrik ve başarı dileklerini iletiyordu. Fakat büyük çoğunluğun mesajları gözlerimi yaşartacak kadar acılı ve çaresizdi.
Bunların arasında genç doktorlar bile var. Özellikle çocuklarının geleceğinden endişe duydukları için Norveç’e gelmek istediklerini yazdılar bana...
Hepsinin ortak duygusu, ülkenin geleceğinin belirsizliği idi.
Çocuklu ailelerin yanı sıra, ekonomik kaygılardan dolayı ‘Yıllardır çocuk yapamıyoruz’ diyen çiftler de vardı.
‘Türkiye’de Suriyelilere yapılan öncelikler gücümüze gidiyor. Türkiye’de Suriyeli olmak varmış!’ diyenlere de rastladım.
Keşke elimde sihirli bir değnek olsa da ülkeme huzur ve mutluluk dağıtabilsem...
Özetle; insanlarımız son derece mutsuz, kaygılı, kaçış imkânı arıyor. Mesajlarını okurken içim acıdı!”

GÜNÜN SÖZÜ

Dedikodu eğlenceli olabilir ama bazen hayat söndürür!