✔ Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP’lilere, siyasi ayak çıkışı yapan İlker Başbuğ için “mahkemeye verin” dedi


 Başbuğ ‘siyasi ayağı’ gündeme yeni getirmedi... Siyaset, asker, medya ayağı... Kimse yüzleşmek istemiyor!


 Beştepe ve İçişleri’nin hazırladığı iki kitap, 15 Temmuz’a giden yolun Ergenekon’la başladığını ilan etmedi mi?


Erdoğan, Başbuğ’un tutuklanmasına karşı çıktığını söylemişti.


1 - İlk önce Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un bir televizyon kanalında yaptığı açıklamayla başlayalım: “26 Haziran 2009’da yasalar torba yasa olarak gündeme getiriliyor. Bu TSK ile ilgili bir kanun teklifi. Bu yasa 25 Haziran’ı 26’sına bağlayan gece yarısı oluyor. Bu yasa ile kimsenin haberi yok biz bundan 26 Haziran sabahı 2009’daki toplantıda haberimiz oluyor. Bu kanun teklifini kim hazırladı tamamen FETÖ ile ilgili bu araştırılsın.”

Şimdi de 4 Şubat’ta emekli askeri hakim Ahmet Zeki Üçok’la yaptığım söyleşideki o bölüme bakalım:

HUKUKİ KUMPASIN ORTAKLARI

“26 Nisan 2009 tarihinde bir gece yarısı operasyonu ile, AK Parti milletvekillerince yapılan bir değişiklik önergesiyle hiçbir alt komisyonda görüşülmeden alakasız bir kanunla askeri yargı devre dışı bırakıldı. Bu değişiklik talebi kesinlikle FETÖ savcılarının talebi ile yapılan bir değişikliktir. Değişiklik önergesini verenler FETÖ üyesidir veya değildir bilemem. Değişiklik önergesi verenler aldatılmış olabilirler.”

Ve dün... Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında , “askerlerin özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasayı Meclis’ten geçirenleri FETÖ’nün siyasi ayağı” olarak işaret eden Başbuğ için milletvekillerine “mahkemeye verin” çağrısı yaptı.

Hemen söyleyelim ve açalım...

26 ay Silivri Cezaevi’nde FETÖ kumpasıyla hapis yatan ve çıktıktan sonra da Ergenekon süreci başta olmak üzere mücadelesinden vazgeçmeyen İlker Başbuğ’un bu şekilde hedefe konulması doğru değil! Çünkü...

Kim ne derse desin... O dönem bu yasa teklifini getiren ve onaylayan ister AKP’li ister CHP’li... Örgütün “hukuki kumpasının” ortağı olmuştur! Önemli olan yüzleşmek! Bir de... Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bu örgütün nasıl büyüdüğünü masaya yatırmak...

2 - Siyasi ayak mı askeri ayak mı?


Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, 2 Şubat’ta “Başbuğ ve siyasi ayak” yazısını şöyle bitiriyordu: “Başbuğ’a şunu da soralım: Teğmen Mehmet Ali Çelebi olayında, tutuklanan asker kişilerin sivil savcılara teslim edilmesi konusunda bir oylama yaptırdınız mı? O oylamada İsmail Hakkı Pekin (Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı), karşı oy kullanırken siz neden sivil savcılara verilmesinden yana oy kullandınız? Buna siyasi mi yoksa askeri ayak mı diyeceğiz?”



Bu soru doğru bir soru!

Ancak... Artık herkesin açık bir şekilde o dönem ne yaptığını anlatması gerekiyor!

Örneğin...

İlker Başbuğ, “Ergenekon’dan Çıkış” kitabını yazdı ve sonrasında 16 Şubat 2019’da net konuştu:

“... AKP - FETÖ ilişkisini 5 safhada ele alıyorum. Birinci safha; 2002 - 2007 arası dönemdir. İktidar, FETÖ’nün bürokrasideki gücünden, Türkiye içindeki ve dışındaki bağlantılarından istifada etmiştir. İkinci safha; 2007 - 2011 dönemidir. Ordu karşıtı tertipler, komplolar devreye sokulurken, iktidarın olurunun alındığını düşünüyorum.”

“... Üçüncü safha; 2011 - 2013 dönemidir. Dördüncü safha... 17 - 25 Aralık 2013’te başlamış, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimiyle bitmiştir. Ben dördüncü safhadan itibaren, FETÖ ile mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yalnız bırakıldığını söylüyorum. FETÖ’nün bu denli güçlenmesinde en başta siyasetin, yargının, silahlı kuvvetlerin, güvenlik bürokrasisinin... Az veya çok ama mutlaka siyasi, hukuki sorumlulukları var.”

GÜNDEMİ DEĞİŞTİRMEK Mİ?

SONUÇ: Başbuğ,  28 Ocak 2020’de kurduğu cümlelerin daha fazlasını 2019’da kurmuş! Okudunuz!

İktidar, ‘siyasi ayak’ tartışmasından uzak durmak istiyor ve Başbuğ üzerinden gündemi başka bir yere doğru yönlendirmek istiyor… Ancak... Bu yönlendirme, 15 Temmuz sonrası verilen mücadeleye sekte vurur mu vurmaz mı? Bu sorunun yanıtı tartışılacaktır...

3 - Devlet aklı Başbuğ’u hedefe koymakla ne kazanacak?


Şimdi geliyoruz çelişkiye... Birincisi..

İktidarın şu tespiti yanılış: “Vesayet döneminin hevesi olan bu yaklaşımın desteklenmesinin anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktu...” Kimsenin vesayet dönemine dönmek istediği yok! Ancak...

‘Sivil vesayet’, ‘Bürokratik vesayet’ dönemine de kapı aralamak... Bu yaklaşım da doğru değil! Unutmayalım... Cumhurbaşkanlığı, 15 Temmuz’a giden yolun Şemdinli’de başladığını ve Ergenekon’la devam ettiğini ilan etmişti! Hatta...

İÇİŞLERİ İLAN ETMİŞTİ

İçişler Bakanlığı’nın hazırladığı “FETÖ” kitabında, darbe girişiminin temellerinin Ergenekon’da atıldığı yazıldı. Sayfa 118:

“FETÖ’nün muhaliflere karşı gerçekleştirdiği büyük çaplı operasyonsa Ergenekon soruşturmasıdır. Ergenekon kapsamında, İrticayla Mücadele Eylem Planı Davası, İlker Başbuğ Davası başta olmak üzere 20 civarı dosya birleştirilmiştir. Ergenekon, Balyoz davalarıyla ilgili dosyalar,15 Temmuz’daki darbe girişiminin hazırlığı olduğu gerekçesiyle darbe girişimi ana soruşturmasına eklenmiştir.”

Açık değil mi?

Devlet tespiti yapmış! AKP iktidarını alaşağı etmek isteyen ABD destekli örgüt, Ergenekon’la harekete geçmiş...

SORU ŞU: Başbuğ tartışmasıyla bu sağlıklı duruş bozulursa kim kazanır?