“Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması...” Sosyalizmin en önemli teorisyeni, Sovyet Devrimi’nin lideri Vladimir Lenin’in Ağustos-Ekim 1916 tarihleri arasında yazdığı eser. İlk kez 1974 yılında Cemal Süreya tarafından Türkçe’ye çevrildi. Sol Yayınları tarafından 1979 yılında Türkçe olarak yayımlandı.

Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlerken aklıma geldi...

Ne demişti Lenin:

“... Emperyalizm, tekellerin ve mali sermayenin egemenliğinin ortaya çıktığı; sermaye ihracının birinci planda önem kazandığı; dünyanın uluslararası tröstler arasında paylaşılmasının başlanmış olduğu ve dünyadaki bütün toprakların en büyük kapitalist ülkeler arasında bölüşülmesinin tamamlanmış bulunduğu bir gelişme aşamasına ulaşmış kapitalizmdir. (Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması/Sayfa 101)”

İŞSİZLER ORDUSUNU KİM YARATTI?

Erdoğan video konferansla bağlandığı, 12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı’nda yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “... Onca zenginliğe rağmen açlıktan ölen insanlar ve her 10 yılda bir tekrarlanan ekonomik krizler, küresel düzeyde yapılanma ihtiyacını açıkça ortaya koymaktadır. Vaat edilenin aksine tüm dünyada gelir ve servet dağılımı gittikçe bozulmuş, ülkeler arasındaki makas daha da açılmıştır. Finans sektöründe başlayan her kriz, hızla reel sektöre de sirayet ederek yeni işsizler ordusu oluşturmaktadır.”

Buraya kadar sorun yok! Hatta...

“Erdoğan, Lenin mi okuyor?” bile dedim... Sonra...

İslam iktisadı varsa... Hristiyan ya da Musevi iktisadı da var mı?


Cumhurbaşkanı’nın aynı konferansa kurduğu şu cümleleri anlamaya çalıştım: “... İnsani, ahlaki ve çevreci karakteri, faizi ve sömürüyü reddeden yapısıyla İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır. Geleceğin dünyasında faize ve sömürüye dayalı mevcut ekonomik sistemin yerini risk paylaşımının esas olduğu katılımcılığa bırakacağına inanıyorum...”

İslami iktisat ne demek? Ekonomistlerle ya da bu konuya kafa yoran akademisyenlerle konuştum. Şu sonuca vardım: Hristiyan iktisat, Musevi iktisat vs... Böyle bir iktisat yok! Şu var: İslami finans!

Erdoğan’ın bu tespitinin ayakları yere basıyor mu? Neden mi?

Çünkü... 2002-2019 döneminde gerçekleştirilen uygulamalar kapsamında... 11 liman, 98 elektrik santrali, 50 tesis ve işletme, 11 otel, 3 bin 917 taşınmaz ve araç muayene hizmetleri ile maden ruhsatları, makine-teçhizat, demirbaşlar, isim hakları, hizmet araçları ve markalar, varlık satışı, işletme ya da imtiyaz hakkı devri yoluyla özelleştirildi.

SORU ŞU: İslami iktisat, neo–liberal sistemden vazçgeçmenin adı mı? Ya da... Özelleştirmelerin yerine kamulaştırma mı olacak?

Devam edelim...

Ekonomi devletsizleşirken AKP iktidarı neredeydi?


Prof. Dr. Korkut Boratav...

Sayısız kitap ve makale yazdı...

Marksist iktisatçı...

“Küreselleşme, emperyalizm, yerelcilik ve işçi sınıfı” kitabında ‘Küreselleşme, emperyalizmin yeni adı” dedi, şu tespiti yaptı: “... Birinci yenilik, bazı kuruluş ve örgütlenmelerin (IMF, Dünya Bankası, OECD, G7 gibi) kapitalist dünya sisteminin tümünü kapsayacak üstyapılar biçiminde roller üstlenmiş olmasıdır. İkinci yenilik, üçüncü dünya ülkeleri üzerinde icra edilen etkilerin yönüne ilişkindir. Ana hedef ulusal ekonomileri devletsizleştirmek ve küreselleştirmek olmuştur. Üçüncü dünya devletlerinin pek çoğu ekonomik ve sosyal politikalar alanlarında artık tam anlamıyla hükümran sayılamazlar.”

SORUN SADECE FAİZ Mİ?

Ulusal ekonomileri devletsizleştiren bu sisteme karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır” derken...

Merak ediyorum:

Hangi İslam devletinin ekonomi modelini ortaya koyuyor?

Petrolünü bile satamayan, ABD, İngiltere ve İsrail’den izin almadan adım atamayan hangi ülkeyi?

Sorun sadece faiz mi? Adalet ve ahlak ekonominin neresinde?