Yukarıda gördüğünüz başlığı 17 Ağustos 2020 günkü Hürriyet gazetesinin ekonomi haberleri bölümünden aynen aldım. Hürriyet gazetesi, günümüzde “yarı resmi” gazete işlevi görmekte ve AKP iktidarının görüş ve düşüncelerini yansıtmaktadır. Bu bakımdan önemli bir görev yapmaktadır.

Bu gazetede eğer, ikinci el araba fiyatlarında gözlemlenen fiyat artışları için “Yasal yollarla frenlenecek” diye başlık atılıyorsa, bu bir bakıma hükümetin görüşü demektir. Nitekim haber metninde Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı ve Resmi Gazete’de yayımlanan bir yönetmeliğe atıfta bulunulmaktadır.

Ancak sözü geçen yönetmelik, “araç kiralama şirketleri” ile ikinci el araç satışlarına aracılık eden “galericiler” ile ilgili hükümler taşımaktadır. Benim yorumum, bu “yönetmelik” vergi kayıp ve kaçaklarına ve kendini kurnaz sanan saf alıcıların dolandırılmasına engel olmayı amaçlamaktadır.

İçinde “fiyat artışlarına yasal fren getirmek” ibaresi yer almamaktadır. Zaten böyle bir ifade hiçbir yönetmelikte yer alamaz. Ama anlaşılan haberi yapan gazeteciler, bu yönetmeliği hazırlayanların zihninin gerisinde enflasyonla mücadele için “fiyatları frenlemek” olduğunu hissetmişler. Belki de yetkililer, gazetecilere asıl amacının “fiyat frenlemek” olduğunu söylemiştir. Neyse.

ÜRETİCİDEN TÜKETİCİYE ARACISIZ SATIŞ

Başka milletlerin iktisat anlayışı nedir pek bilemem. Ama yurdum insanının “serbest fiyat mekanizmasının” faziletine inanmadığını aynen ve hakken bilirim. 1957’de Gazetecilik Enstitüsü’ndeki hocalarımdan Burhan Felek, “Yazı kaleme alırken, müstahsilden (üreticiden) ziyade, müstehliki (tüketiciyi) düşünün. Çünkü gazete alanların (müşterinin) ezici çoğunluğu tüketicidir” derdi.

Kentsoylu ve memur tabanlı CHP’nin genel iktisadi eğilimi de buydu. Demirel ise, Adalet Partisi’ni (AP) bunun tersine konumlandırdı. “Çoban Sülü” lâkabını benimsedi. Patronu Adnan Menderes gibi o da hedef kitlesini kentli değil “köylü” olarak belirledi.

CHP’nin Robert Kolejli önderi Ecevit, “Tüketiciyi, üreticiden daha fazla kollamak siyaseten hatadır” dedi. Kasket taktı “Karaoğlan” oldu. Hem üreticiyi hem de tüketiciyi kollamaya karar verdi. “Aracılar” diye hayali bir günah keçisi yarattı. Pahalılığın sebebi aracılardı. Onlar ortadan kalkarsa hem tüketici hem de üretici kazanacak, pahalılık bitecekti.

Yanılıyordu. Ekonomi “üretim-dağıtım-tüketim”den oluşur. Dağıtım, aracılar demektir. Onlar olmadan çevrim tamamlanmaz.

AKP’NİN ENFLASYONLA MÜCADELESİ

Enflasyon, fiyatların sürekli artmasıdır. Doğal olarak enflasyon fiyat artışlarıyla ölçülür. AKP, her ne kadar “Enflasyon faizden doğar” dese de AKP şimdilerde “Eğer fiyat artışları düşük kayda geçerse, enflasyon da resmen düşük kalır” ilkesine göre hareket ediyor. Bu amaçla “sepeti” değiştiriyor ve halkın talebine uyarak bazen fiyatlara baskı uyguluyor. Hatta Ecevit gibi “aracılara karşı” savaşıyor. Tanzim satışları yapıyor.

Ama hakkını teslim etmem gerekiyor; bu sakat uygulamalarda ısrarcı olmuyor. Çünkü nasıl CHP, “kentli-laik-tüketicilerin” partisi ise AKP de “taşralı-dindar-esnaf ve üreticinin” temsilcisidir. Bu sebeple AKP, ne ikinci el araba ne de ne başka emtianın fiyatlarını “yasayla frenleme” uygulamasını sürdürmez. Bu yöntem esastan yanlıştır, zaten uygulanamaz da. Ayrıca AKP’nin kitabına uymaz.

Son söz: Emir demiri keser, fiyatı kesmez.