Değerli Okurlar, üzülerek söylemeliyim ki Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu’nun tüm çabalarına rağmen bu koronavirüs belası giderek daha da artacak ve özellikle büyük kentlerde yaşayan kesimi daha da sıkıntıya sokacak gibi görünüyor. İşin kötüsü bu yayılım arttıkça, koronavirüs hastalarına bakan hastanelerle, normal hastalara bakan hastanelerin ayrılmaması daha ciddi bir sorun oluşturacak. Şu anda İstanbul’un tüm kamu ve özel hastaneleri koronavirüs hastalarını kabul etmekteler. Böyle olunca da bu hastaları kontrol altında tutmak giderek daha da zorlaşacak. Eğer ayırımı yapılmaz ise, hastaneye acil bir durum ya da  kontrol amacıyla giden sağlıklı insanlar bile enfekte olacaklardır. Bu durum, konunun uzmanları tarafından defalarca dile getirildi. Hastalığın yayılmaya başladığı ilk günlerde, İstanbul’un Anadolu ve Trakya bölgesinde belirlenen bazı kamu hastaneleri bu mücadeleye tahsis edilmeliydi. Ve bu ayırım yalnızca büyük kentlerde değil, Anadolu’nun diğer illerinde de yapılmalıydı. Diliyorum en kısa sürede pandemi hastaneleri diğerlerinden ayrılır ve semptom gösteren hastalar oraya başvurabilirler.

Takdir edersiniz ki bu virüsün, ülke genelindeki tüm sağlık çalışanlarına da bulaşma olasılığı var. Sağlıkçılar da mesai bitiminde tüm kente dağıldıkları için tüm halk risk altında. Diğer taraftan da halkın bir bölümü hala bu hastalığın ciddiyetini kavramış değil. İnanın güneş yüzünü gösterecek de herkes sokaklara fırlayacak diye aklım çıkıyor.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın 2 bin yatak kapasiteli iki hastane yapımına başlanmasına karar alması çok olumlu bir harekettir. 16 milyonluk bir kentte mutlaka çok daha fazla hasta yatağına gereksinim duyulacaktır. Zira hastanenin yapımı için 45 gün gibi bir süreç söz konusu. Ama hastalık o denli hızla yayılıyor ki, kaybedilecek bir saatimiz bile yok. O nedenle İBB’nin Sahra Hastaneleri uzun süredir hazır ve sadece iç donanımlarını beklemekte. Burada sen yaptın, ben yaptım çatışmasına girmeden Sahra Hastaneleri hizmete sokulmalıdır. Halk bizim halkımız. Ve şu an da herkes can derdinde.

Ülkem bir yandan hastalık, diğer yandan da ekonomideki daralma ile boğuşmakta. Bu ülkede birlikte yaşıyoruz. Ne olur bizim belediye, muhalefetin belediyesi diye ayırmaktan vazgeçip belediyelerin uğraşlarına engel olmayın. Zaman kaybetmeden CHP’li belediyelerin bağış yasağını kaldırın. İnanın çok büyük bağışlar yapılacak. Onlar halka bir el mesafesindeler. Bu zorlukları onlar olmadan çözmek mümkün değil. Şu bir gerçek ki, belediyelerin önerileri ve yaptıklarını, gelin görün ki yönetenler ancak geriden takip ediyorlar. Aylardır Sayın İmamoğlu, Atatürk Havaalanı diyor, modern spor salonlarını işaret ediyor.

Bilim Kurulu’nda TTB temsilcisi neden yok? TTB, tüm hekimlerin temsilcisidir. Bu kuruluş, ülkenin en ücra köşesinden bile sağlıkla ilgili tüm bilgileri alır. Sayın Bakanın verdiği rakamlar ile onların sosyal medyadan açıkladıkları rakamlar birbirini tutmayınca halkın aklında soru işaretleri oluşuyor. Halkla, gerçekler tüm açıklığıyla paylaşılmazsa sorunlar nasıl çözülebilir?

Ülkemi yönetenler; televizyonlardaki koronavirüs açık oturumlarına kim dur diyecek? Yakında dizisi yapılacak diye korkuyorum. Her akşam aynı konu. İnanın YETTİ! Bilen bilmeyen, ilgili olan olmayan herkes ekranlarda ahkam kesiyor. Efendiler; binlerce insan hastanelerde, diğerleri karantinada sürekli bu programları izliyorlar. İnsanlar artık nerde ise akıllarını kaçıracaklar. Bırakın yetişkinleri, 10 yaşındaki çocuklar bile hastalık hakkındaki başlangıç, yayılım, risk ve korunma konularını bizler kadar öğrendiler.

Her akşam belli bir saatte konunun uzmanları, TRT ekranlarında bir araya gelseler ve bilgileri paylaşıp, son gelişmeleri anlatsalar, tüm kanallarda bu görüntüyü yayınlasalar daha iyi olmaz mı?

Sayın Cumhurbaşkanı; Sağlık Bakanı, geçen gün dört renk içeren bir Türkiye Haritası paylaştı. İstanbul “KIPKIRMIZI”! Sayın İmamoğlu, bu kırmızı tehlikeyi günlerdir dile  getiriyor ve uzmanların dikkatini çekmeye çalışıyor. Sokağa çıkma yasağı şarttır ve inanın bu izolasyon hastalığın belini kıracak.

SON SÖZ: VEBA SALGINI AVRUPA’YA YAYILDIĞINDA, TÜCCARLAR DEĞERLİ MALLARINI KURTARMAYA, ZENGİNLER İHTİŞAMLI EVLERİNİ KORUMAYA, FAKİRLER İSE TANRIYA YALVARMAYA BAŞLADI. ONLAR İÇİN KİLİSELER TEK KURTULUŞ YOLUYDU. KİMSE BİLİME GÜVENMİYORDU. HERKES BİLİM ADAMLARINI DİNSİZ OLMAKLA SUÇLUYORDU. VE BU CEHALET 200 MİLYON KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ.
ALBERT CAMUS