Ortadoğu barut fıçısı ya da pimi çekilmiş el bombası!

Yangın her yanı sarabilir!

Bu belalı coğrafyada patlak verecek yeni bir savaşın bize de sıçraması ihtimali tabii ki çok fazla!

Amerika’nın bir suikast düzenleyerek İranlı General Kasım Süleymani’yi Bağdat Havaalanı’nda öldürmesi bölgeyi cehenneme döndürebilir.

İran, Amerika Birleşik Devletleri’nin düzenlediği füzeli suikastı “Kalleş bir devlet terörü” olarak niteliyor “Katiller çok sert bir karşılık beklesinler!” diye intikam çığlıkları atıyor.

ABD’ye ait insansız hava aracından ateşlenen füze ile paramparça olan Kasım Süleymani, İran’ın en önemli generallerinden biriydi.

İranlılar galeyan halinde... Başkent Tahran’da misilleme planları yapıldığı bildiriliyor!

Ortadoğu’da cehenneme bilet kesilecek!

Biz Türkiye olarak bu cehennemin içine girmemeliyiz.

Ülkemizi yönetenler aklın yolunu izleyip ABD-İran çatışmasına bulaşmamalı, uzak durmalıyız!

Bu bizim savaşımız değil!

★★★

Peki, Libya’daki iç savaş bizim savaşımız mı? Hayır!

Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini uygulamamız gerekir. Akılcı yol budur.

Peki, o zaman ne diye Libya’ya asker gönderiyoruz? Niçin savaşın bir tarafı oluyoruz?

Mehmetçik’i, İhvan’a destek olması için yolluyoruz. İhvan Örgütü’nün Türkçe karşılığı Müslüman Kardeşler... Onlara yardıma gidiyoruz!

Oysa İhvan, Atatürk karşıtı bir örgüttür. Atatürk’ün Türkiye’de yaptığı tüm devrimlere karşıdır. Birçok devlet İhvan’ı “Terör örgütü” olarak kabul ediyor... Ve biz böyle bir örgüte yardıma gidiyoruz.

★★★

Bizim Libya’ya, savaşa katılmak için değil, barışı sağlamak için gitmemiz gerekirdi.

Sarraj’ın başkanı olduğu Ulusal Mutabakat Hükümeti ile ülkenin büyük bir bölümüne hâkim olan General Hafter’in kuvvetleri arasında barış köprüsü olmalıydık. Olamadık.

Bizimkiler savaşta taraf olmayı tercih etti.

Dilerim bu tehlikeli serüven Türkiye’nin başına yeni sıkıntılar, yeni dertler açmaz!

★★★

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Libya konusundaki sözlerine aynen katılıyorum.

Kılıçdaroğlu’na göre, böyle bir iç savaşta taraf olacağımıza Birleşmiş Milletler’e başvurup, Libya’ya “Barış gücü” göndermesini istemeliydik.

Uluslararası Barış Gücü’ne, Türk askeri de katılır, halen akan ve daha da akacak olan kanı durdurabilirdi.

Libya’daki iç savaşta başımız çok ağrıyacak!

TEBESSÜM

Koyunlar ve kuzular!


Toplum olarak pek sesimiz çıkmıyor: “Vur abalıya!”

Bu durum yeni değil... Uzun yıllardır devam ediyor ve devam edecek.

Aziz Nesin, mizahı ve eleştirileri ile halka mal olan bir yazarımızdır.

Hatırlayacaksınız: “Bu halkın yüzde 60’ı aptaldır” dediği için yargılanmış ve beraat etmişti. Yani mahkeme toplumumuzun aptallığını onaylamış oldu.

Üstadın aramızdan ayrılışının 25’inci yılındayız. Bu vesile ile onun yaşadığı devir için yazdığı dizelerden biri aklıma geldi:

“Ey benim koyun gibi mazlum, kuzu gibi masum yurttaşlarım!

Ey bükemediği eli öpen, el etek öpmekle dudakları aşınmayan yurttaşlarım!

Bir üsttekine kuzu, bir alttakine canavar kesilen yurttaşlarım!

Her masaldan alınmalı bir ders, ama kimileri dersi anlıyorlar ters.

İstemiyorsan zart zurttan buyrultu, alkışlama öyle her zart zurtu.

Aldanıp alkışladığın yiğit, bir de bakarsın ki, uyuz bir it.”

GÜNÜN SÖZÜ

“Fatih’in torunlarıyız” Peki, Deli İbrahim’in torunları nerede?