Ankara’nın simgesi Hitit Güneşi’ydi. Dönemin CHP’li Belediye Başkanı Vedat Dalokay, bu heykeli yaptırabilmek için çok uğraştı. Valilik, mahkeme kararları derken yıllarca heykel yarım kaldı. Sonunda tamamlanabilmişti. Melih Gökçek’in başkanlığı döneminde simge değişti. Avukat, eski milletvekili Rahmi Kumaş, “Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin simge kararını yargıya taşımazsam diplomamın ne değeri olur?” diye düşündü, Ankara Belediyesi’nin işlemlerini 1995 yılında yargıya taşıdı.

O dönem açtığı davaları hep kazandı. Ama, 2003 yılında AKP’nin iktidara gelmesiyle, belediyelere simge belirleme yetkisi verildi. Bundan sonrası Gökçek için kolaydı. Belediye, mahkemenin iptal ettiği simgeyi yeniden kabul etti. Rahmi Kumaş da bu işleme karşı, yeniden dava açtı. Zorlu bir süreç başlıyordu.

BIYIK-YILDIZ SAVAŞI

Belediye iptal edilen “Gülen kedi” simgesindeki kedi bıyığının sayısını üçe indirdi ve böylece sözde simgeyi değiştirmiş oldu. Kumaş, boş durmadı, dördüncü davayı açtı. Bu davayı da kazanınca, belediye bu kez kedinin bıyık sayısını üçten, ikiye indirdi. Bunu, yeni bir simge olarak ortaya koydu. Yargıda kedinin bıyık sayısı tartışılır oldu. Rahmi Bey savunmasında bıyık sayısını azaltma işleminin simgeye hukuksallık kazandıramayacağı inancıyla eski üç bıyıklı simgenin iptaliyle ilgili davaya dayanarak yeni bir dava daha açtı.

Belediye bu davayı da yitirdi ve temyiz etti. Bu arada belediye bir atak daha yaptı; iptal edilen üç yıldızlı simgedeki yıldız sayısını iki yıldız artırıp sayısını beşe çıkardı. Rahmi Kumaş da belediye ile yarışa girer gibi olduğundan bu simgenin de iptalini istedi. Davayı İdare Mahkemesi’ne taşıdı. Ama mahkeme, “Yetkisi var; yetkisini kullandı” gerekçesiyle davayı reddetti.

SON GÜN KARARI

Avukat Rahmi Kumaş, bu karar bozulsun diye konuyu Danıştay’a taşıdı. Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın önüne “Bozulsun” diye iki dava gelmiş oldu. İlki beş yıldızlı simgenin iptalini yapmayan İdare Mahkemesi’nin ret kararı;  diğeri belediyenin kazanamadığı iki bıyıklı kedi simgesinin ret kararı.

Danıştay, 31 Aralık 2019 tarihinde, yani yılın son gününde kararı değerlendirdi, kararlara da “Ret-onama” dedi. Oysa bu iki karar birbirini yok edici, uzlaşmaz nitelikteydi. İki dava arasında maddi ve hukuki bağ vardı. Aynı gün birbirine zıt iki kararın verilmesi yargı adına da şaşırtıcı bir durumdu. Açıkçası, 4. İdare Mahkemesi’nin simgede yıldız sayısını üçten beşe çıkarması hukuka uygun, ama 7. İdare Mahkemesi’nin bıyık sayısını üçten ikiye indirmesi hukuka aykırı olarak görülüyordu.

 YÜRÜTMENİN ALTI

Rahmi Kumaş’ın simge davası tam 26 yıldır sürüyor. Gelinen durum, hukukçu Rahmi Bey’in yargıya olan güvenini daha da sarstı. Rahmi Bey, şunları anlatıyor:

Üç yıldızlı simge, kesin olarak iptal edildiğinden, yalnız yıldız sayısının beşe çıkması işlemi hukuksallaştıramayacağından ve Danıştay 8. Dairesi’nin aynı gün verdiği kararla kedinin bıyık sayısının üçten ikiye indirilmesini hukuka aykırı bulduğu gerekçe, simgedeki yıldız sayısının üçten beşe  çıkaran işlemi de kapsayacağından başvurumun kabulü yüksek mahkemece ülkemizin adalet tarihinde bir altın sayfa olacaktır! Başvuruya konu olan Ankara’nın simgesi üzerinde düşünme ve anlatım hakkımı sonuna kadar koruyacağım. Yürütmenin altında görürse, yargı bağımsızlığı olamaz.”

TÜRK MİLLETİ ADINA

Danıştay kararlarında “Türk Milleti Adına” diye yazılır. İptal edilen simgede yalnız yıldız sayısını üçten beşe çıkarmak, niçin hukuki sayılır? Ankara Belediyesi bıyıkları olan kedili simge yapamayacak ama yıldız sayılarını istediği gibi koyup simge üretebilecek.

Bu çelişkili kararı Rahmi Bey iç hukuk yolunun en üstü olan Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Ancak, Anayasa Mahkemesi de bu hukuk uzlaşmazlığını gideremedi. Rahmi Bey bundan sonra ne yapacak? Şöyle anlatıyor:

“Üç bıyıklı kedi, sonradan da iki bıyıklı kedi Ankara’nın simgesi olamaz. Ancak üç yıldızlı simge de kesin olarak iptal edildiğinden Ankara’ya simge olamaz. Ama yıldız sayısını iki artırıp beşe çıkarırsanız o simge olur. 26 yıldır bunu Türk hukukunda sistemin sorumlusu Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ne anlatamadım. Bütün yazılanların ana ekseni budur. Şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) bireysel başvuruda bulundum. Eğer, AİHM’ne bireysel başvurum, benden yana sonuçlanmazsa, Avrupa’da da dağ, fare doğurmuş olur.”

26 yıldır süren simge davası bakalım Avrupa’da nasıl sonuçlanacak. Bekleyelim, görelim...




YENİ ÇIKAN KİTAPLAR


Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Avukat Hüseyin Özbek’in, Doğu yayınlarından çıkan “Utancı Anıtlaştırmak” kitabında, Türkiye’nin kurucu değerlerine yabancılaştığı, kurumsal aklın yitirildiği, yön duygusunun kaybedildiğini ve alzheimerlı hasta görüntüsü vermesinin nedenleri anlatılıyor.