Ankara’nın değerli gazetecilerinden sevgili Nuray Babacan, Hürriyet’te hafta sonu dikkatimi çeken haber yaptı:

- “Erdoğan’ın, lise yıllarında kartpostal satarak kazandığı parayla satın aldığı ve ‘En değerli yatırımım’ dediği Ömer Nasuhi Bilmen’in “Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu” eserini Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi’ne vereceği öğrenildi...”

Haberi okuyunca aklıma şu uydurma- safsata geldi:

- “Jandarma köye geldi Kuran-ı Kerim’i topladı; İslam’ı öğrenmemizi engelledi!”

Yıllarca bu yalanı söylediler/ söylüyorlar... Ama gerçeğin huyudur elbet ortaya çıkar: Erdoğan’ın kitabı buna delil... Şöyle:

Ömer Nasuhi Bilmen (1883- 1971)...

Erzurum/Ilıca Salasar (Sarıyayla) Köyü’nde doğdu...

Babasının vefatı üzerine küçük yaşta Erzurum Ahmediyye Medresesi müderrisi ve nakîbüleşraf kaymakamı olan amcası Abdürrezzak İlmî Efendi’nin himayesinde yetişti. Amcasından ve Erzurum müftüsü Narmanlı Hüseyin Efendi’den dersler okudu. İki hocası da yakın aralıklarla ölünce İstanbul’a gitti...

Fatih müderrisi Tokatlı Şâkir Efendi’nin derslerine devam edip icâzet aldı. Ayrıca “dersiâmlık şehâdetnâmesi (lisansı)” sahibi oldu...

Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça yanına Fransızca’yı da ekledi. Şiirler yazdı.

Osmanlı Devleti’nde çeşitli dini kurumlarda görev yaptı.

Gelelim Cumhuriyet dönemine...

CUMHURİYET’TEN SONRA


Ömer Nasuhi Bilmen...

İstanbul Müftülüğü kadrosuna 14 Şubat 1926’da alındı ve 16 Haziran 1943’te de İstanbul Müftülüğü’ne getirildi. Keza:

Uzun memuriyet hayatı boyunca okullarda öğretmenlik yaptı: Dârüşşafaka Lisesi’nde yirmi yıla yakın bir süre ahlâk ve yurttaşlık dersleri okuttu. İstanbul İmam-Hatip Okulu’nda ve Yüksek İslâm Enstitüsü’nde usûl-i fıkıh ve kelâm dersleri verdi.

Genç Erdoğan ekonomik zorluklara rağmen, Ömer Nasuhi Bilmen adını nereden duydu da kitabını aldı?

Bilmen, İstanbul İmam Hatip’te Erdoğan’ın hocalığını yaptı mı?

Ya da:

Bilmen, İstanbul İsmetefendi Camii’nde sohbetler yapardı; CHP’li Adalet Bakanı Sedat Çumralı’dan Musa Topbaş’a kadar çok isim katılırdı bu sohbetlere. Erdoğan da acaba hiç gitti mi? Sanmam. Neyse.

Daha önemli soruya geldik:

Erdoğan, Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu eserini nereden duydu?

Erdoğan, Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu kitabını “kartpostal satarak” neden almak zorunda hissetti?

Bu sözlük eser, ne zaman nasıl yazıldı?

ARTIK KARAR VERİN


“Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu”...

Daha çok “Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu” adıyla bilinir.

Latin harflerinin kabulünden sonra Türkiye’de İslâm hukuku/fıkıh alanında yazılan ilk ve en geniş eserdir.

Nikah-boşanma-nafaka gibi günlük yaşama dair sorularından, savaş hukuku- hibeler-cezalara kadar meseleleri içeren eserin yazılmasına, 1914 yılında Mustafa Hayri Efendi’nin şeyhülislâmlığı zamanında başlandı. Meşîhat-ı İslâmiyye Dairesi’nde kurulan heyette Bilmen de vardı.

Ancak. Gerek savaş koşulları ve gerekse Hayri Efendi’nin şeyhülislâmlıktan ayrılmasıyla bu çalışma durdu.

Yıl, 1937.

Hukuk İlmini Yayma Kurumu (Türk Hukuk Kurumu) Türk hukuk sözlüğü hazırlanmasına karar verdi. Birinci cildi İslâm hukukuna ayrılan bu eser için Ebül‘ulâ Mardin’in başkanlığında oluşturulan heyette Bilmen de vardı.

Bilmen, bu önceki çalışmalarına yeni bölümler ekleyerek, “Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu” eserini tek başına kaleme aldı.

Sekiz ciltlik kitap 1949 yılında İstanbul Üniversitesi yayını olarak çıktı.

Bu eserin ibadetlerle ilgili ilk bölümü 1947’de “Büyük İslâm İlmihali” adıyla fasiküller halinde ayrıca basıldı. 2.5 milyon sattı...

Erdoğan kartpostal satarak sekiz ciltlik “Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu” eserini mi aldı?Yoksa, “Büyük İslam İlmihali” kitabını mı aldı?  İkinci ihtimal daha akla yakın.

Ama asıl sorum şu:

Dönem tek parti dönemiydi...

Hani şu “jandarma geldi dini kitaplarımıza el koydu” denen dönem!

Ne diyor Erdoğan kitap için:

- “En değerli yatırımım!”

Cumhuriyet dönemi eseri için söylüyor bu sözü!

27 Mayıs 1960 askeri müdahaleden sonra Diyanet İşleri Başkanlığı görevine getirilen Ömer Nasuhi Bilmen’in kitabı için söylüyor bu sözü!

Arkadaş!

Bir karar verin artık: Jandarma eve gelip din kitaplarını zorla elinizden aldı mı? Dini öğrenmenizi engelledi mi?

Din kitapları çıkaranın, dini öğretinin bizzat devlet olduğu ortada değil mi?