İsmail Hakkı Baltacıoğlu (1886 –1978)...

Cumhuriyet’in ilk üniversite rektörü...

Yazar, siyasetçi, hattat... (Ki hat sanatında bir buluş yaparak “alev yazısı” keşfini yaptı. 1957 yılında Kur’an-ı Kerim’i Türkçeye çevirdiğini de ekleyeyim.)

“Yeni Adam” dergisini 46 yıl çıkardı...

Dârülfünun-ı Osmâni’de okurken, canlıların özel fiziksel özelliklerini araştıran “morfoloji” konusuna merak saldı. Bu merak onu Türkiye’nin ilk (el yazısından, yazanın karakterini ve duygularını belirleme yöntemi olan) “Grafoloji uzmanı” yaptı.

“Yazı psikolojisi” metodu, prensipleri konusunda makaleler, kitaplar yazdı; mahkemelerde bilirkişi olarak görev yaptı; uluslararası toplantılara katıldı...

El yazısından karakter analizini ilk rahmetli Baltacıoğlu’ndan duydum. Peki...

Elektronik ortamda klavye ile yazılanlardan da “karakter analizi” yapılabilir mi? Yazım üslubuna, devamlı yapılan yazım hatalarına, olayların anlatılış sırasına, olayın başından direkt sonuç çıkarmaya ve hatta; sayfa kenarına, kelime ve harfler arası boşluklara, seçilen harf boyutlarına bakılarak yapılıyor...

Türkiye’de pek olmasa da grafoloji, insanları tanımak ve istenen niteliklere uygun kişileri saptamak amacıyla günümüz dünyasında yaygın kullanılıyor...

İsmail Hakkı Baltacıoğlu der ki:

-“İnsanın hiçbir hareketi, hiçbir eylemi yoktur ki, doğrudan doğruya onun kişiliğinin eseri olmasın.”

Gelelim ana konumuza:

METNİN ANALİZİ

Berat Albayrak’ın bakanlıktan sürpriz ayrılığı hâlâ konuşuluyor. Ülkede istifaya dair yorum yapmayan kalmadı!

Külliye’den pek bilgi sızmadı. Elimizde tek “delil” var; Bakan Albayrak’ın Instagram hesabından paylaştığı istifa metni!

Metnin ilk cümlesi şu:

-“Yaklaşık beş yıldır sürdürdüğüm bakanlık görevime sağlık sorunlarım nedeniyle artık devam edememe kararı aldım. Bundan sonraki süreçte artık zamanımı uzun yıllardır zorunluluktan ötürü ihmal ettiğim ve bana desteğini hiçbir zaman esirgemeyen annem, babam, eşim ve çocuklarıma ayıracağım.”

Grafoloji der ki: Anlatılış sırasına göre sıralı bir şekilde olayları anlatıyorsa önceden planlamışlık vardır ama yazı başında direkt olarak sonuç çıkarma çalışmaları varsa bu doğrudan kendini savunmaya geçtiğini gösterir!

Metnin giriş bölümündeki bir kelime hatası bu tespiti güçlendiriyor:

Albayrak, “edememe kararı aldım” diyor. Doğrusu, “etmeme kararı aldım” olması gerekiyordu!

Bu sıradan bir Türkçe yanlışı mı, yoksa mevcut ruh halinin dışa vurumu mu? Yönetmesinin kısıtlandığını izah etmiyor mu?

Aile vurgusu “yalnızlık” / “yalnız bırakılma” ifadesi mi?

Keza:

Albayrak’ın istifa metninde -de/-da kullanımı, küçük harfle başlaması gereken sözcüklerin büyük harfle yazılması veya noktalama işaretleri gibi yazım hataları var.

İmla hataları grafolojinin alanına girer...

Metin, (danışmanları vd.) kimselere okutulmadan, pek düşünülmeden, ansızın öfkeyle, aceleyle yazıldığını göstermiyor mu? Bu şunu sormamıza sebep oluyor:

-Albayrak, duygusal iniş çıkışları yüksek fevri bir kişilik mi?

Onu bu derece sinirlendiren ne oldu? Kızgınlığı kime? Cumhurbaşkanı’na mı? Kayınpederine mi?

İstifasını, kendini o göreve getiren Cumhurbaşkanı’na değil de, neden “kamuoyuna” bildiriyor? Soru çok...

ÖFKENİN SONU

İstifa metnindeki en vurucu cümle bence şu:

-“At izinin itizine karıştığı, Hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle çetin bir zamanda bizlerin samimiyetine inanarak dua eden her bir vatandaşımızdan Rabbim razı olsun.”

Metin, “(Allah) sonumuzu hayreylesin” diye bitiyor.

Bu iki cümleyi nasıl yorumlamak lazım?

Erdoğan’ın iktidarını hedef almıyor mu?

İslam kültüründe hiçbir zaman olumlu beklentiler için “Allah sonumuzu hayreylesin” denmez! Ekonomiden sorumlu bakanın bunu yazması tuhaf değil mi?

Ekonominin reel durumu sandığımızdan daha mı kötü? İyi de, işlerin iyiye doğru gideceğine dair hep ümit verici mesajları kendisi vermedi mi? Ne oldu şimdi? Takke düştü kel göründü mü?

İstifa metni bize böyle detaylar sunuyor ama uzatmayalım artık. Son kez şunu belirteyim:

İstifa metni ne yazık ki; bir devlet adamı gibi değil, kayınpederine kızgın bir damat gibi yazılmış gözüküyor...

Keşke öfkesi geçince yazsaydı...

Öfkenin sonu pişmanlıktır çünkü...