Aytun Çıray, 32 yaşında başhekimlik koltuğuna oturmuş bir tıp doktoru. Sağlık Bakanlığı müsteşarlığının yanı sıra 30 yılı aşkın süredir politika sahnesinde ve 4 dönemdir de parlamentoda… CHP ve İYİ Parti’de etkin görevlerde bulunan, TBMM’de ses getiren icraatlara imza atan Çıray, yaşantısını ve siyaseti SÖZCÜ HaftaSonu’na anlattı:

SELANİK GÖÇMENİ: Anne ve babam Selânik’ten mübadille gelmiş bir ailenin çocuklarıydı. Çocukluğum mutlu geçti. Ege Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra önce Anesteziyoloji ve Reanimasyon, sonra da tekrar sınava girip Dahiliye uzmanı oldum. Annem çok sayıda ameliyat geçirdiği için, hekimlerle içli dışlıydık. Acılara çare bulan bu mesleğe hayranlığım arttı. Uzun yıllar yanlış sağlık sisteminin yıprattığı hekimlerin kıymeti, Covid-19 döneminde tekrar anlaşıldı. Biz şanslı bir nesil sayılamayız. Özgürlük alanlarımızı, bize özgürlük getireceğini iddia eden ideolojiler kısıtladı. O nedenle 12 Eylül sabahı bütün ana babalar ‘Oh’ dedi.

Çıray, “Akşener ile 1994’de tanıştık. Abla kardeş gibi yakın olduk” dedi.


PKK TERÖRÜNDE DİYARBAKIR: Pratisyen hekim olarak Bayındır ve Seferihisar’da çalıştım. Yedek subaylığı Diyarbakır Asker Hastanesi’nde yaptım. PKK terörü zirvedeydi. Savaş filmi setinde gibiydik. Sonra Ödemiş Devlet Hastanesi’ne tayin oldum. Hastalarım ve sosyal çevreyle ilişkilerim beni başhekimliğe taşıdığında 32 yaşımdaydım. Ama hastane çok ihmal edilmiş, yataklar bile küflenmişti. Seferberlik başlattım, hastanenin değiştiği görülünce destek arttı. Bir gün dönemin Başbakan’ı Yıldırım Akbulut ziyarete geldi, brifing verdim. Dosyayı aldı talimat verdi. Sonra fiziki ve teknik olarak adeta bir bölge hastanesi yarattık.

O DAHA ÇOCUK: Rıfat Serdaroğlu DYP’nin efsane İzmir İl Başkanı ve benim de ağabeyim. Çiller hükümetinde Sağlık Bakanı’ydı. Bana müsteşar yardımcılığı teklif etti. Daha sonra da müsteşar olacaktım. Ancak Çiller’le siyaseten ters düşüp, görevinden ayrıldı. Çok gençtim, asalet için gereken 12 yıllık devlet görevim yoktu ve vekaleten müsteşar oldum. Sürem dolunca yeni Bakan Doğan Baran, kararnamemi hazırladı ama Demirel imzalamadı. ‘O daha çocuk, yönetime hazır değil’ demiş. Beni izleyen Demirel bir süre sonra devlet yönetimine lâyık olduğuma karar verip, müsteşarlığımı onayladı. O zamanlar devlette liyakat önemliydi. Bana, ‘Kimsenin adamı değil, devletin adamı ol’ diye nasihat etti.

CHP VE İYİ PARTİ: 1995’de İzmir’de DYP’den önseçime girdim. 2. sırada çıktım ama Genel Merkez 5’e indirdi. 1999’da 1. olmama rağmen aday listesine koymadılar. Sayın Meral Akşener ile 1994’de tanıştık. Abla kardeş gibi yakın olduk. 1999’da Çiller’e karşı Köksal Toptan’ı destekledik ama kaybettik. İkimiz de DYP’den tasfiye olduk. Sonra Mesut Yılmaz yeni kabinede başbakan yardımcısı olunca bana önce danışmanlık sonra da İzmir’den ANAP adaylığı önerdi. Sonucu gördüm ama bu benim için talimattı. 2002’de merkez siyasi partiler tasfiye edildi. Tayyip Bey için tarla sürülmüştü. Ben de siyaseti bırakmış SÖZCÜ’de köşe yazıyordum. Bu vesile ile sürgündeki Burak Akbay ve Emin Çölaşan’a köşe için teşekkürlerimi sunarım.

Çıray merhum Süleyman Demirel ile birlikte.

DEMİREL CHP’Yİ İŞARET ETTİ


Daha sonra Sayın Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı oldu. Bürokrasiden hukukumuz vardı. Birlikte siyaset önerdi, şeref duydum. Bilgi vermek için Demirel’e gittim. ‘Doktor, bizim partilerimiz tasfiye oldu. Atatürk’ün mücadelesini CHP’de yap. Türkiye yeniden bir Fetret Dönemi’ne giriyor’ dedi. Kemal Bey beni 3 dönem Meclis’e taşıdı. Siyaseti ikbal için yapmadım. Halk ve Atatürk ilkeleri için siyaset yapacaksanız çileye de talip olacaksınız. Kılıçdaroğlu, ‘Hal’in icabına’ aldırmayıp CHP’den istifama izin vermese, İYİ Parti kurucusu olmazdım. ‘Hal’in icabı’ durumun gereğidir. CHP yalnızlaştırılmıştı. Erken seçim zorlamaları ortaya çıkınca, sözde başkanlık rejimine gittiğimizi anladım. Sayın Akşener ile görüşüp, merkez parti kurmasını önerdim. ‘Gelin tünelin ucundaki ışığı yakın’ dedim. Hapis tehditlerine aldırmadı ve öne düştü. Cesur arkadaşlarla birlikte önemli mesafe aldık.

Çıray, eşi Selmin hanım ve kızlarıyla birlikte.

Ailesine düşkün


Çıray, eşi Selmin hanım ile lisedeyken tanışmış. “Hayat arkadaşlığı verdiğimiz en doğru karardı. Onun hakkını ödeyemem’’ diyor. Büyük kızı Selin, Lahey’de bilgisayar mühendisi… Diğer kızı Ekin ise hukuk fakültesini bitirip, Londra’da master yaptı. Kişisel verilerin korunması ve e-ticaret hukuku konusunda çalışıyor. Çıray ailesine olan düşkünlüğünü “Bir tane hayatımız var ve anneannemin deyimiyle, hayat bir anlık rüya” diye özetliyor.

Çıray, gazetemizin yöneticileri ve köşe yazarlarıyla birlikte.

FETÖ’nün siyasi ayağı aydınlatılmadı


“TBMM’deki FETÖ Araştırma Komisyonu üyesiydim. AKP Hükümeti çağırdığımız bürokratları Komisyon’a göndermedi. Siyasiler, sivil ve asker bürokratların HTS raporları, Bylock yazışmaları, uçuş raporları Komisyon’a verilmedi. Sürekli bir karartma gayreti vardı. Nitekim Tayyip Bey, ‘Komisyon yeteri kadar çalıştı’ dedi. Sayın Bahçeli de içinde yaşadığımız ‘Ucube rejimin’ anayasasını tartışmaya açtı. Komisyon battal hale geldi. Rapor yayınlanmadı ama kayıtlara çok şey geçti. FETÖ’nün siyasi ayağı aydınlatılmadıkça, Komisyon işini yapmış sayılmaz.”