RTÜK’ün CHP’li üyesi İlhan Taşcı ile hem RTÜK ve televizyonları, hem de 2. baskısını yapan “Rüzgârımı Kestiler” adlı yeni kitabını konuştuk. Piyasaya çıkan kitap; Almanya’ya göç edenlerin, geride kalan aile üyelerinin yaşadığı yoksunlukları temel alıyor. Taşcı, yayın hayatına atılmak için bekleyen SÖZCÜ TV’yi de, “Anlamlı bir katkı yapacak’’ diyerek değerlendirdi ve şunları anlattı: “SÖZCÜ TV yayın hayatına atılmak için bekliyor. HD izni için de adım atıldı. HD’ye uygunluk denetiminin yapılmasına karar verildi. RTÜK’ün teknik kadrosu SÖZCÜ TV’nin cihazlarının denetimini yapacak, eksik bulmayıp, uygun görüş raporu düzenlemeleri halinde Üst Kurul’a sunacaklar ki bu aşamadan sonra hukuki bir engel çıkmaz. Her şeyin olağan seyrinde ilerlemesi halinde Üst Kurul uygunluk raporundan hareketle SÖZCÜ TV’nin HD yayın lisansının verilmesini oylayacak. SÖZCÜ TV’de kadrolar, mesleğin duayeni, birikimli ve deneyimli isimler olarak şekillendi. O nedenle yayıncılık sorunu yaşanmaz. Bürokratik engeller çıkar, RTÜK bunu yapacaktır ama aşılır. Bugün bir televizyonun yayın hayatına başlaması 100-150 kişinin, aşçısından, muhabirine kadar istihdam demek. Bu Türkiye’nin bugünkü koşullarında çok anlamlı bir istihdam olacaktır.

İlhan Taşcı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte.


ÇOK ENGELLE KARŞILAŞTI

SÖZCÜ TV, 1.5 yılı aşan sürede logo değişikliğinden başlayarak çok engellerle karşılaştı. Mesele hukuki değildi, tamamen siyasiydi. SÖZCÜ’nün yaşadığı bir yönüyle Türkiye’nin içinde bulunduğu basın ve ifade özgürlüğü alanındaki daraltma girişimlerinin bir sonucu. Konu gelip medya özgürlüğüne dayanıyor. Siyasi iktidar, RTÜK’ü bir enstrüman olarak kullanıyor basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik adımlar atıyor. HD lisansı ya da logo değişikliği talepleri en kolaylıkla sonuçlandırılacak işler aslında. Bu kadar uzun sürmez. Ama söz konusu SÖZCÜ TV olunca işin rengi değişti.

SİNDİRMEYE ÇALIŞIYORLAR

Aslında sadece SÖZCÜ’nün yaşadığı bir sorun da değil bu durum. Özgür yayıncılık yapmaya çalışan, yeri geldiğinde iktidarı sorgulayabilen, eleştiren yayıncılar RTÜK engeli ile hep karşılaşıyorlar. Çünkü RTÜK’ün baskıcı ve sansürcü bir bakış açısı var. İktidar karşıtı hiçbir sesin duyulmasını istemiyorlar. Hele iktidarın sorgulanmasına, eleştirilmesine gerçeklerin toplum tarafından bilinmesine asla tahammül edemiyorlar. İktidar, partisinin iletişim merkezinde hazırlanan bültenlerin ekranlarda okunmasını bekliyorlar. Bunu yapmayanları da yasayı eğip bükerek susturmaya, sindirmeye çalışıyorlar. Kanallara orman yangınları için ‘Kabus gibi’ denildiği için ceza verilebiliyor. RTÜK ceza vermek isterse mutlaka bir şey bulunur. Basın İlan Kurumu aracılığı ile gazeteler, RTÜK eliyle de TV’lerin kontrol altına alındığı bir dönemi yaşıyoruz.

CEZALAR ÇOK ARTTI

Cezalar oransal olarak da sayısal olarak da arttı. Geçen yıla kadar belli başlı kanalların haftada bir, iki cezası olurdu. Ama benim de ihsası reyde bulunduğum iddiasıyla salondan çıkarılmama karar verildiği oturumda tek bir toplantıda 17 ayrı ceza kesildi. Bir kanala aynı anda 4 farklı yayından ceza kesildiği bile oldu. RTÜK’ün hedefindeki yayıncılar bir iki istisna dışında zaten kendi yağı ile kavrulan, ciddi reklam geliri de olmayanlar. Bu cezalar nedeniyle ya personel politikasında değişikliğe giderek çalışan sayısını azaltacak ya da muhabirin yemeğini, teknik ekibin donanımını kesecekler. Bazen yüzde 1’lik bir ceza bile 1 milyon lirayı aşıyor. Reklam geliri olan yayıncı, tek bir cümleden aldığı yüzde 3 ceza için 2-3 milyon liralık cezalarla karşılaşabilir.”


AİLEMİN YAŞANMIŞLIĞI


“Rahmetli babam Almanya’ya giden ilk işçilerden. Kitabımda ‘Acı Vatan’ Almanya’da yaşanmışlıkları ve geride kalanları edebiyatın gücüyle biçimlendirmeye çalıştım. Daha çok geride kalanlara ışık tutmaya çalıştım.”

Bir imza töreninde Korkusuz Yazarı Ümit Zileli ile.

Babama da vefa borcumu ödedim


“Babam Almanya’dan kesin dönüş yaparken ‘Benim soyumdan olana buraya işçi olarak gelmeyi nasip etme’ diye dua edecek kadar çileli bir hayat sürmüştü. Kitabımla, okumaya çok düşkün olan babama da vefa borcumu ödemiş oldum. Bugünkü koşullarda edebiyat ile soluklanıyorum ve ona sığınıyorum.”

Taşcı, geçen yıl aramızdan ayrılan yazarımız Bekir Coşkun ile.