“... Atatürk bizim börkümüzdür, birliğimizdir, simgemizdir. Ona laf yoktur. Atatürk alerjisinin esas gerekçesini nasıl okumalıyız? Gizli FETÖ’cü olup olmadıkları mutlaka incelenmelidir. Vaazları ile milli birliğimizi yaralamaya hiç kimse cüret etmemelidir.”

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Ayasofya Camii’nde Atatürk’e “Zalim” diyen İmam Mustafa Demirkan’a yönelik kurduğu cümlelerin AKP içinde nasıl bir yansıması olacak göreceğiz. Çünkü... Bu tartışmanın ve “Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliği” içinde yaşayanların iktidar partisi içinde ne diyeceği önemli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve imam Mustafa Demirkan.


Bir yıl öncesine dönelim... Arşiv ortada!

‘İhanet’ kelimesini kim kullandı?

Ayasofya’yı, 10 Temmuz’da, Diyanet İşleri Başkanlığı’na devreden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 1934 yılına ait Mustafa Kemal Atatürk imzalı karar için “Tek parti döneminde alınan bu karar, tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırıydı” ifadelerini neden kullandı?

‘Ara dönem’ cümlesini kim kurdu?

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 11 Temmuz’da, “481 yıldır cami olarak hizmet etmiştir. Bir 86 yıllık ara dönem olmuştur” dedi...

‘Yaldız döküldü, Osmanlı çıktı’ diye kim yazdı?

İktidara yakın gazetelerde yazanlar “Biz toplumun üstüne bir yaldız sürdük, doksan yıl sonra da olsa dökülüyor. Yaldız döküldükçe altından Osmanlı çıkıyor” dedi!

Bitmedi...

‘Lanet’ okuyan kim?


Ayasofya’nın 86 yıl sonra cami olarak ibadete açıldığı Cuma namazında, 24 Temmuz’da, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, elinde kılıçla şu cümleleri kurdu: “Fatih Sultan Mehmed Han, gözbebeği olan bu muhteşem mabedi kıyamete kadar cami olmak kaydıyla vakfedip müminlere emanet bırakmıştır. Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar.”

Lozan etkinliklerini kim yasakladı?

24 Temmuz’da, aralarında Atatürkçü Düşünce Derneği, İnönü Vakfı, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Ankara Barosu, İstanbul Barosu’nun olduğu örgütler Anıtkabir’i ziyarete hazırlanırken yasak geldi. Ziyaret saatinden yarım saat önce Anıtkabir dezenfekte edildiği gerekçesiyle kapatıldı. Tek yasak Ankara ile sınırlı kalmadı. Eskişehir’de de ADD tarafından organize edilen programa polis, kanuna aykırı olduğu ve salgın sebep göstererek izin vermedi.

‘Tekbir’ sesleriyle kim yürüdü?

24Temmuz günü, Ayasofya’da ilk namazın kılınmasının ardından bir grup Sultanahmet sokaklarında tekbirler eşliğinde yürüyüş gerçekleştirdi.

Zalim ve kafir cümlesini kim kurdu?

Ayasofya’da 28 Mayıs günkü programda eski imam Mustafa Demirkan, Erdoğan’ın da dinlediği sırada “Ayasofya gibi mabetler, mabet olarak kalması için inşa edildi. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir? Yarabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” ifadelerini kullandı.

Soru şu: Siyasal İslam, liberaller, kurucu liderle hesaplaşmaktan ne zaman vazgeçecek? Ya da vazgeçer mi?

Said-i Nursi’nin yolu!


Graham Fuller... “Siyasal İslam’ın Geleceği” kitabında şu tespiti yaptı: “... Siyasal İslam önemlidir. Çünkü İslam dünyasının hakim gerçekliği budur. Dolayısıyla aslında soru, siyasal İslama nasıl yaklaşılmalı ki evrilsin, daha ılımlı hale gelsin, deneyim kazansın ve nihayet siyasal düzende yapıcı bir rol üstlensin sorusudur...” CIA’nın önemli isimlerinden Fuller’in 2004’te yanıtını aradığı soru önemli: “Siyasal İslam, siyasal düzende nasıl yapıcı rol üstlenecek?

Aslında bu sorunun yanıtını ‘Ilımlı İslam’ projesinin mimarlarından Said-i Nursi, ‘Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlatıyor, II. Cilt/2008/Nesil Yayınları’te şöyle verdi: “... Demokratları küfre karşı muhafaza edip destekliyoruz. Desteğimizi çekersek Demokratlar yıkılacak ve küfür ortaya çıkacaktır. Menderes komünizm, anarşizm tehlikesini bertaraf etmek, dinsizlik hareketini durdurmak konusunda Risale-i Nurların önemini anlamış olup, bu Nurların okullarda ders kitabı olarak okutulması için etrafındakileri iknaya çalışmaktadır. Adnan Menderes Nurların neşri için maarif vekili Tevfik Beye emir verdi. Menderes İslamiyet’in ulviyetini anlayan samimi bir Müslüman’dır. Adnan Menderes’le çok alakadarım. O’nu duama dahil ettim.”

İşte mesele tam da bu! “Demokratları küfre karşı muhafaza edip destekliyoruz...” 1950’lerde bu cümleyi kuran Said-i Nursi, 1990’larda CIA’nın, liberallerin, Siyasal İslamcı anlayışın fikirlerine tercüman olmuş!

SONUÇ: 1946’da kurulan Demokrat Parti’yle birlikte Türkiye, Atatürk’le hesaplaşmaya başladı! Devamını herkes gördü! Bugün, MHP lideri Bahçeli’nin İmam Mustafa Demirkan’ın cümlelerine itirazının AKP ya da ‘Sivil Atatürkçüler’ üzerinde bir karşılığı yok!

SORU ŞU: Kim bu ‘Sivil Atatürk’ diyenler?