"Derenin taşıyla derenin kuşunu vurmak” sözünü, mecazdan çıkarıp gerçeğe bu kadar yaklaştıran durum azdır.

Günlerdir gövdelerin siper edildiği bir direnişe sahne olan İkizdere Vadisi’nden söz ediyorum. Daha doğrusu İyidere Lojistik Liman Merkezi projesinden.

Derenin taşıyla derenin kuşunu vurma işi de şöyle: İkizdere’den taş çıkarıp İyidere’ye liman terminali yapacaklar.

Taşocağından çıkarılacak milyonlarca ton taşla, deniz doldurulacak yani.

Peki İyidere Lojistik Liman projesini üstlenen Cengiz İnşaat bu işi tek başına mı yapıyor? Tek başına derken, bir de yanında ortak olduğunu (Yapı ve Yapı İnşaat) kastetmedim ama yeri gelmişken altını çizip hatırlatalım.

21/b İHALE

Ulaştırma Bakanlığı’nın İyidere Lojistik Liman projesi için 21/b usulüyle yaptığı ihaleyi Cengiz İnşaat, Yapı  ve Yapı şirketi ile birlikte girerek almıştı. (1 milyar 370 milyon TL)

Ta o zaman, yani Temmuz 2020’de sorup cevabını alamadığımız o soru halen geçerli:

Bakanlık, 21/b usulüyle bu ihaleyi yaparken, Cengiz İnşaat ile Yapı ve Yapı’nın bir ortaklık kuracağını önceden biliyor muydu? İki firmanın bu ihaleye ilişkin ortaklığı, teklif aşamasında nasıl oluştu?

Tabii içinden böyle bir sorunun anlamsız olduğunu geçirecek okur da çoktur ama kayıt düşmekte yarar var.

ASIL MUHATAP KİM?

İkizdere Vadisi’ne taşocağı için giren iş makinalarına orada yaşayan halk direnç gösteriyor. Nöbet tutarak, ağaçlara çıkarak, isyanla bağırarak, gözleri dolarak, ölü kuşları elinde tutup kuruyan dereyi göstererek. Devletin jandarması ise yaşadığı yeri, kendi toprağını savunan vatandaşlara karşı güç kullanıyor. “Jandarma neden bizi değil de şirketi koruyor?” sorusu bir süredir anlam yitimine uğradı. Çünkü tersini görmek imkansız hale geldi. Devletin bir parti devletine dönüşmesi sürecinde bir grup şirket de, neredeyse fiili dokunulmazlık kazandı.

★★★

Cengiz İnşaat’ın, İkizdere’deki taşocağını devletin verdiği onaylara, izinlere dayanarak açma girişiminde bulunduğunu öğreniyoruz. Yetkisine göre Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı.

İyidere Lojistik Liman projesi için bu bakanlıkların her biri ayrı ayrı izinler verdi, kararlar aldı. Peki devlet kurumlarının bu kararları alması, partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen mümkün olabilir miydi?

İm-kan-sız.

Dolayısıyla, vatandaşın (ki ağırlıkla AKP seçmeni) İkizdere Vadisi’nde sergilediği direncin gerçek muhatabı, AKP iktidarı. Daha net söylemek gerekirse Partili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.

O, “dur” demeden İkizdere’de taşocağı açma girişiminin durma ihtimali de görünmüyor. Birkaç gün önce İkizdere’de AKP’li vekiller ile nöbet tutan vatandaşlar arasındaki diyalog fikir veriyor. İkizdereliler, yaşam alanlarının nasıl bozulduğundan bahsederken, aldıkları cevap ya “Parasını verelim” ya da “Siz buraya lojistik liman istemiyor musunuz?” oluyor.

OY ORANI

Son genel seçimde (2018) İkizdere’de Cumhur İttifakı yüzde 88.30 oy almış. Yüzde 77.80’i AKP’nin. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı oy oranı da yüzde 88.

Haliyle, vatandaşların hak ihlallerine ilişkin hemen her itirazını “terörist” yaftasıyla susturmaya alışmış iktidar, bu defa aynı konfora sahip değil.

İkizdere direnişi bu nedenle de önemli.

Not: Değerli okurlar, yazımı gönderdikten sonra Cengiz Holding’ten açıklama yapıldı. Sonraki yazımda değerlendireceğim.