Almanya’nın Mainz şehrindeki bir otelin lobisi. Tarih, 30 Kasım 2021 Salı gününü, saat 17:00’yi gösteriyordu.

Birazdan koronavirüse karşı en etkili aşı olan Biontech’in mucitleri Özlem Türeci ile Uğur Şahin gelecekti. Ben basın toplantısının yapılacağı salonun karşısındaki koltuklarda oturuyordum.

Merdivenlerdeki hareketliliği görünce geldiklerini anladım. Dikkatli bakınca Şahin ve Türeci’yi Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı ile Begümhan Doğan Faralyalı’nın arasında yürürken gördüm.

Alman hükümeti, tarihi buluşa imza atan iki bilim insanının ülke için ne derece değerli olduğunun farkında olsa gerek. Onları (koronavirüs de dahil) her türlü tehlikeden uzak tutabilmek için bütün önlemleri almıştı. Etraftaki korumalar gözden kaçmıyordu.

İnanın, o anda Alman Şansölyesi Angela Merkel’le söyleşi yapsam bu kadar heyecanlanmazdım. Bir daha fırsat olmaz diye kendileriyle fotoğraf çektirmek istediğimi söyledim. Memnuniyetle kabul ettiler. Bütün heyet üyeleri gibi ben de 10-15 dakika önce antijen testi yaptırmış ve koronavirüs taşımadığımdan emin olmuştum. Haliyle fotoğraf için maskeleri çıkarmayı önerince tereddüt etmeden çıkardılar.

★★★

Basın toplantısı da çok samimi bir ortamda geçti. Şirketin halkla ilişkiler görevlisi sorulacak soruların sayısına müdahale etmek isteyince, Uğur Şahin’in kibarca müdahale edip istediğimiz kadar soru sorabileceğimizi söylemesi çok içten bir hareketti.

Biz sorularımızı Türkçe sorduk. Onlar ise İngilizce cevap verdi. Türkçe sorulan sorularımızı anlama konusunda herhangi bir zorluk yaşamadılar. O kadar soru soruldu Özlem Hanım sadece “ilham” sözcüğünü anlamadığı için dönüp Şahin’e sordu.

Ağızlarından çıkacak her söz dünya basını ve bilim camiası tarafından yakından takip edildiğinden Türkçe ya da Almanca yerine İngilizce konuşmayı özellikle tercih etmişlerdi.

Bütün sorularımızı bıkmadan dinleyip hepsine detaylıca yanıt verdiler.

★★★

Türeci-Şahin çiftinin insanlığa katkısını, ödül töreninde Aydın Doğan Vakfı adına konuşan Vuslat Doğan Sabancı çarpıcı rakamlarla çok güzel ifade etti:

“100 yıl kadar önce İspanyol gribi 50 milyon can aldı. Üstelik İspanyol gribi zamanında dünya nüfusu şimdikinin dörtte biri kadardı ve insanların dolaşım imkanları şu günün şartlarının çok daha altındaydı. Bugün, 2021 yılında, pandemi nedeniyle İspanyol gribiyle kıyaslanabilir ve çok daha korkunç bir rakam olan 200 milyon yerine 5 milyon can kaybı yaşandıysa, Türeci ve Şahin gibi bilim insanları sayesindedir. İnsanlığın ortak esenliği için yapılacak bir çalışma varsa, o işte tam da bunun gibi, bir bilgi tabanı oluşturmak için çalışmaktır. Onlara çok büyük bir minnet borcumuz var.”

Milyonlarca insanın hayatını kurtaran iki bilim insanı, dünyanın en zengin insanları arasına da girmişti. Karşımızda ödedikleri gelir vergisiyle yaşadıkları Mainz kentini dahi zenginleştirecek kadar zengin iki insan vardı.

Bütün bunlara karşın, ikisi de son derece mütevazıydı. Alçak gönüllü, içten davranışları hepimizin dikkatini çekmişti. Korumalarının, şirket çalışanlarının görevlerini hep uzakta kalarak yapması da bunun bir göstergesiydi.

Uğur Şahin, ödül takdimi ve konuşmaların tamamlanmasının ardından yemek salonundaki bütün masaları tek tek dolaştı ve katılımcılarla sohbet etti.

Bir ara bizim masaya da geldi. Hadi selfi yapalım deyince şöyle bir fotoğraf çektim:



Masada, benim hemen solumda şirketin halkla ilişkiler görevlisi oturuyordu. Şahin’e gösterip, kendisine “çok müdahaleciydi” diye takıldım ve gülerek “bir kadeh rakı içmeli” dedim. Kadın dönüp “rakı nedir” diye sorunca cevabı Şahin verdi: “Türkiye’nin geleneksel içkisi, Yunanistan’ın uzosu gibi.”

★★★

Birlikte geçirdiğimiz beş saat boyunca Şahin ve Türeci konusunda şu izlenime kapıldım: Yıllardır Türkiye’den uzak yaşasalar da laboratuvarda saatlerce çalışıp güncel konularla nadir ilgilenseler de Türkiye’yi çok seviyorlardı. Ayrıca, dünya çapındaki şöhretleri, servetleri mütevazılıklarını zerre kadar etkilememişti.

O yüzden ikisi de o gece, Türkiye’den Mainz’e giden insanların arasında çok çok mutlu olmuş ve bunu da içtenlikleriyle hepimize yansıtmıştı.

Bizler ise dünya çapındaki başarılarından dolayı onlarla gurur duyduğumuz gibi, o gece sergiledikleri duruşlarıyla, mütevazılıklarıyla, duruluklarıyla onları sevmiştik.

Gönül rahatlığıyla vurgulamalıyım ki başarılarıyla ve duruşlarıyla her türlü övgüyü ve ödülü hak ediyorlar.