Mavi Vatan’ı dilimizden düşürmediğimiz şu günlerde hükümet devasa bir manevraya hazırlanıyor.

Geçenlerde İhlas Medya’nın Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi’ndeki köşesinde yazdı.

Kendisiyle uzun zaman birlikte diplomasi muhabirliği yaptık. Aynı zamanda savunma muhabirliği de vardır. O nedenle kaynaklarının sağlam olduğunu biliyorum. Şöyle diyor Sevgili Batuhan:

“Gelişmeler bize Mısır’la yeni bir sayfanın açılacağı izlenimi veriyor.

Kahire-Ankara bu yapıcı havayı Doğu Akdeniz’de anlaşma zeminine taşıyabilir. Türkiye’nin önerisi uluslararası hukuka uygun olduğu gibi, Mısır’ın çıkarlarını da koruyor. Türkiye ‘kazan kazan’ formülüyle hareket ediyor. Kimseye düşmanlık etmeden. Mısır da Türkiye’nin kıta sahanlığını tanıyarak açık kapı bıraktı. Yunanistan’ı üzecek yeni sıcak gelişmeler çok yakında.”

Sordum soruşturdum.

Gerçekten de Dışişleri Bakanlığı Mısır’la bir diyalog kanalı açmış ve kartların yeniden karıldığı Doğu Akdeniz’de Mısır’la iki tarafın da kârlı çıkacağı bir anlaşma arayışına girmiş.

Hemen “bir değişiklik mi olmuş” diye Mısır’ın yönetimine baktım.

Hayır, hiçbir şey olmamış.

“Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı Mursi’nin katili darbeci lider Sisi” hâlâ iktidarda.

Hem de astığı astık kestiği kestik vaziyette.

Aklıma “Rabia Meydanı” geldi.

Aklıma Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir Suudi Arabistan ziyareti öncesinde “Sisi ile görüşecek misiniz” sorusuna verdiği “Şaka yapıyorsun herhalde...” yanıtı geldi.

Mısır’da hiçbir şey değişmediği halde Türkiye’nin Mısır’la ilişki kuruyor olması değişenin Türkiye olduğunu gösterir.

★★★

Batuhan Yaşar’ın yazısında “Sadece Mısır değil” diye başlayan bir bölüm daha var. O bölümde de Türkiye’nin bir süredir İsrail’le de arka kapı diplomasisi sürdürdüğünü belirtiyor ve şöyle diyor:

“Türkiye ve İsrail her an normalleşme adımları atabilir. Doğu Akdeniz’de ortak projelerin de peşi sıra geleceğine emin olun...”

“Van minut” krizini anımsadınız mı?

Sonrasında Mavi Marmara meselesini.

Ya ABD’nin İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdığında söylenenleri?

Peki ya Filistin’in yetim çocuklarını?

Gazze’deki İsrail bombardımanlarını?

Hükümet, Mısır ve İsrail’le diyalog kapısı aralayarak Türkiye’nin çıkarları açısından doğru olanı yapıyor olabilir. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki diplomasi istikrar ister. Çok fazla köşeli sözü kaldırmaz.

Koşullar sizi bazı konularda geri adım atmak zorunda bırakabilir. O durumlarda doğru olanı yapıyor olsanız dahi, geçmişte yaptıklarınız ve söylediklerinizin tutarsızlığı yüzünden eleştiri oklarından kurtulamazsınız.

Bakın göreceksiniz, yakında ABD’yle ilişkiler konusunda da benzer adımlar atılacak.

Dış politikada büyük manevralara hazır olmak lazım!

Gazetecinin parmakları yiğitlik, adalet!


Bu ülkede 8 Mart 2021 Pazartesi günü bir gazeteciye saldırdılar.

Bakırköy’de meydan denilebilecek kalabalık bir alanda, program yaptığı Halk TV’nin önünde hücum ettiler. 20 – 25 kişiydiler.

Yere yığılır yığılmaz kollarının ve ellerinin arasına aldığı kafasını korumaya çalıştı gazeteci.

Tekmeler indi kalktı, yumruklar indi kalktı ama o ısrarla kafasını kollarının ve ellerinin arasında tuttu.

İyi ki de tuttu ve çıkarmadı. Zira bir fikir adamının en kıymetli ve bu tür durumlarda ilk koruması gereken yeridir kafası.

Evet, tahmin ettiğiniz gibi Levent Gültekin’den, vicdanlı, inançlı bir gazeteciden söz ediyorum.

O saldırıda kafasını korudu Levent ama bunu başarabilmek için parmaklarını feda etti.

Yaşamını konuşarak, yazarak kazanan bir fikir insanının aklını, beynini, kafasını korumak için parmaklarını feda etmek zorunda kalması ne acıdır değil mi?

40 kollu 40 bacaklı bir saldırgana karşı kimse tek başına yiğitlik edemez.

Zaten, atalarımızın dediği gibi adalet olunca yiğitliğe gerek kalmaz.

O kırık kemikler kaynayacak ve Levent yeniden on parmak yazmaya başlayacak.

Ancak, (eğer gereğini yapmazlarsa) kendi dönemlerinde gazetecilerin parmaklarının, kollarının, kafalarının tekmelerle yumruklarla, sopalarla kırıldığı ve bu konuda adaletin zerre kadar yerini bulmadığı gerçeği, ömürleri boyunca Adalet ve İçişleri bakanlarının peşini bırakmayacak.

Benden söylemesi!