Sevgili okurlarım, Türkiye tarihinin hiçbir döneminde görülmedik bir biçimde soyuluyor...

Yolsuzlukların bu kadarı hiçbir zaman görülmedi.

AKP iktidar olduktan sonra öncelikli işlerinden biri devletin denetleme kurullarını iptal edip kaldırmak oldu.

-Bakanlıkların teftiş kurulları yok edildi.

-Müfettişlik olayı sona erdirildi.

-Başbakanlık Teftiş Kurulu vardı ki pek çok rezaleti ortaya çıkarırdı. Onun da kapısına kilit vuruldu.

-Anımsayacaksınız, Maliye Bakanlığına doğrudan bağlı iki çok önemli kurul vardı. Hesap Uzmanları Kurulu ve Maliye Teftiş Kurulu.

Bu iki kurula uzmanlar çok ciddi sınavlarla alınırdı. Torpil asla olmazdı.

Büyük özel sektör hesap uzmanları, devlet kurumları ise maliye müfettişleri tarafından incelenip denetlenir, varsa pislikler ve israf bu yolla ortaya çıkarılırdı.

Bunlar artık yok.

Her iki kurul da bu iktidar tarafından 2011 yılında kapatıldı.

Niçin?.. Çünkü ortaya çıkarılan rezilliklerde pek çok yandaş iş adamlarının ve besleme kurumların adı geçiyordu.

AKP duruma erken uyanmış ve önlemini kendince yıllar önce almıştı!

★★★

Peki onların yerine ne getirildi diye soracak olursanız...

Saray’a bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu getirildi.

Başkan ve üyeleri cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor.

Onların ne yaptığını bilmiyoruz...

Mutlaka çok iyi işler yapıyorlardır!

Ancak o kurulun üzerine gittiği konular, düzenlediği raporlar, elde ettiği sonuçlar nerededir, yolsuzluk ortaya çıktığında ne gibi işlemler yapılır, her şey gizli!

Hiç kimsenin ruhu bile duymaz.

Elde edilen bilgi ve bulgular sadece Saray’a verilir ve raflara kaldırılır.

Hepsi o kadardır.

★★★

Son zamanlarda dikkatinizi mutlaka çekmiştir...

Medyada Sayıştay raporları havada uçuşuyor...

Çünkü kamuda, üniversiteler dahil devlet kurumlarında ve belediyelerde yapılan haksızlık, hukuksuzluk, usulsüzlük, israf, görgüsüzlük ve vurgunlar sadece “Meclis adına denetim yapan” Sayıştay’ın raporlarında belgelenip dile getiriliyor.

Niçin sadece Sayıştay?

Türkiye’de hırsızlık, yolsuzluk, vurgun ve usulsüzlükler tavan yapmış da bunları niçin sadece, anayasal bir kuruluş olan Sayıştay rapora bağlıyor?..

Zira bunları irdeleyecek başka bir kuruluş bırakılmadı. Her biri ayrı ayrı yok edildi.

★★★

Sayıştay’ın çalışma yöntemine çok kısaca değineyim.

Sayıştay’ın uzman denetçileri var.

Bir de üyelerden oluşan kurulları var.

Denetçiler Türkiye’nin dört bir yanına yayılıp kamu kurumları ile belediyelerin “Marifetlerini (!)” irdeliyor.

Bunlar rapora bağlanıyor.

Düzenlenen raporlarda usulsüzlük, hukuksuzluk, hırsızlık ve vurgunlar tek tek belgeleniyor ve ne yapılması gerektiği anlatılıyor.

★★★

Hazırlanan bu raporlar daha sonra Sayıştay üyelerinden oluşan ilgili dairelerde görüşülüyor.

Bazıları burada bir miktar törpüleniyor.

Sonra Sayıştay Başkanının onayına sunuluyor.

Hele konu siyasi ise o aşamada da bir miktar törpüleme yapılıyor...

★★★

Peki sonrasında ne oluyor?

Onaydan geçen denetçi raporları daha sonra Sayıştay’ın resmi web sitesine yükleniyor.

Medyanın bir bölümünde yer alan yolsuzluk haberleri ve çarpıcı örnekler gazeteci arkadaşlarımız tarafından oradan alınıp topluma sunuluyor.

İrili ufaklı usulsüzlük, savurganlık, vurgun ve yolsuzluklar sizlere işte o yolla iletiliyor.

İktidar medyası ise o raporların bir tek cümlesini bile görmüyor, üzerine gidemiyor.

★★★

Bu raporlar hazırlandı, onaydan geçti ve web sitesine yüklenip topluma sunuldu.

Peki sonra ne oluyor?

Anayasa ve yasalar uyarınca bu raporlar Meclis’e gönderiliyor.

Meclis’teki muhatap Bütçe Plan Komisyonu.

Sözüm ona (!) o komisyonda görüşülüyor.

Birkaç muhalefet milletvekili söz alıp raporlara değiniyor, gereğinin yapılması isteniyor. Daha fazla bir yetkileri yok.

İktidardan doğal olarak (!) yanıt gelmiyor.

★★★

Sonra?

Sonra bütün raporlar unutuluyor ve uyumaya terk ediliyor!

O görüşmelerde bugüne kadar hükümet veya herhangi bir iktidar milletvekili çıkıp “Yok kardeşim, Sayıştay’ın bu raporları gerçek dışıdır, yalandır” diyemedi.

Hiçbir rapor tekzip edilmedi.

Ama özellikle Saray’ın da suskun kalması çok ilginç!

Bu çarpık düzen karşısında nasıl böyle tepkisiz kaldığını anlamak mümkün değil!

Usulsüzlük, yolsuzluk ve vurgun raporları işte bu aşamadan sonra tozlu raflara kaldırılıyor...

Ve bütün pislikler, yapanların yanına kâr kalıyor.

★★★

Ne ilginçtir, Türkiye’de kamu kesimini denetleyen tek kuruluş Sayıştay kaldı...

Pisliklerin tamamına yakını, belki binlercesi Sayıştay’ın web sitesinde...

Gazeteci arkadaşlarımız işte o siteye her gün girip raporları tek tek okuyor, yeni pislikler bulup sizlere iletiyor...

Ama sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır!

Biz vatandaşlar olarak bilgileniyoruz, “Vay bee, şu rezalete bak” diyoruz, hükümet ve iktidar partisi ise olanları seyretmekle yetiniyor.

Bütün amaç o raporları rafa kaldırıp uyutmak!

★★★

İktidarın kafasındaki kirli plan şöyle:

“Arkadaşlar günün birinde bu Sayıştay raporlarının üzerine gitsek, yolsuzlukları yargıya taşısak, bunları inceleyip karara bağlamak için yeniden yüzlerce savcı almamız, bir sürü yeni mahkemeler kurmamız gerekir! Yolsuzluk oluyor diye bu kadar yükün altına girmeye değer mi yani!”

Günün birinde birileri “Devlet malı deniz yemeyen domuz” anlayışından vazgeçmediği sürece Sayıştay raporlarına da yasak getirilirse sakın şaşırmayalım.

Olacağı budur.