Sevgili okurlarım, bu iktidarın geçmişteki tek parti iktidarına, hatta kendilerinden önce görev yapan bütün hükümetlere nasıl insafsızca saldırdığını hiç unutmadık.

O zaman elleri rahattı...

2000’li yılların başında yapılan seçimlerde kendilerine pırıl pırıl bir memleket teslim edilmişti.

Öyle ciddiye alınacak herhangi bir tehlike görünmüyordu.

Ekonomik durum dört dörtlük olmasa bile bugünkü gibi değildi.

Fırsatı bulunca sürekli saldırıya geçmeye başladılar...

“Tek parti döneminde Türkiye’yi iki ayyaş (Atatürk ve İnönü) yönetiyordu. Ekmek bile karneye bağlanmıştı. İnsanlar açlıktan ölüyordu!..”

Saldırıları ve yalanları yıllarca sürdü gitti.

★★★

Ne demiş atalarımız...

Büyük lokma ye, büyük konuşma!

O ‘büyük konuşmalarının’ faturasını ödeme zamanı işte şimdi geldi. Çaresiz kaldılar, ne yapacaklarını şaşırdılar...

Ve Türkiye’yi kuyruklar ülkesi yapmayı başardılar!

Karşımızda duran ve her gün tanık olduğumuz şu kuyruklara bakın.

Her yerde yoğunlaşıyor sonsuz kuyruklar.

★★★

-Pek çoğu CHP’li belediyeler tarafından kurulmuş olan halk ekmek kuyrukları.

Yüz binlerce fakir fukara insanımız sabahın erken saatlerinde birkaç kuruş tasarruf edebilmek için ucuz halk ekmek kuyruklarında saatlerce bekleyip çile dolduruyor.

-Döviz büroları önündeki kuyruklar...

Burada amaç farklı...

Bazıları elindeki dövizi satıp üç beş lira para kazanmak, bazıları ise biraz olsun kazanmak için kendi çapında döviz satın almanın peşinde.

-Akaryakıt zammı geleceği zaman araçların benzin istasyonunda oluşturduğu uzun kuyruklar!..

Sadece bir depo yakıt için!

★★★

Diyeceksiniz ki kardeşim kuyruk her zaman ve her yerde olabilir, sen niye şaşırıyorsun...

Doğrudur, örneğin dün bizim medyada fotoğraflı haberleri vardı.

Afganistan’ı ele geçiren Taliban yönetimi karar almış...

İsteyen herkese pasaport verilecek ve isteyen herkes yurt dışına çıkabilecek.

Böylece pasaport kuyrukları oluşmuş.

Kâbil gibi bazı yerlerde kuyruğun uzunluğu birkaç kilometreyi bulmuş.

Yani kuyruk konusunda tek değiliz!

Afganistan’da var ama bizde de var.

Onların amacı ülkelerini bir an önce terk edip gitmek...

Bizdekilerin nedeni ise farklı...

Üç beş kuruş tasarruf sağlayabilmek.

★★★

Sevgili okurlarım, yaklaşık 84 milyonluk koskoca bir memleketi ne gibi durumlara düşürdüklerini hep birlikte görüyoruz.

Beyefendi sürekli konuşuyor. Bir yanda konuşuyor, öbür yanda ise herkese, sağa sola posta koymayı, azarlamayı sürdürüyor!

Ekonomik kalkınmanın sözüm ona tılsımını bulmuştu.

Faizler yüksekti. Faizleri düşürecek ve böylece bütün kesimler yatırım yapma sürecine girecekti.

Ötesini o da bilmiyordu.

Faizleri düşürdü, bu kez döviz zıpladı.

Enflasyon büyük artış gösterdi.

Baktı ki olmuyor, bu kez başka hususları piyasaya sürmeye kalkıştı:

“Zaten dinimiz de faize karşıdır. Faizleri düşürmekle dinimizin emrini yerine getirmiş oluyoruz...”

★★★

Bu yolla ve bu gerekçeyle memleketin altı milyar dolarını taksit taksit buharlaştırdılar.

Ama gelin görün ki, emirlerinde olan hiçbir kamu bankası faizi düşürmedi.

İnsanın sorası geliyor, bu nasıl Müslümanlıktır!

Bir yanda ezilen, ıstırap çeken ve zamanını kuyruklarda geçiren milyonlarca insanımız, öbür yanda ise krallar gibi yaşayan, paraya para demeyen iktidar yandaşı kesimler...

★★★

Bu arada son birkaç gün içerisinde sergiledikleri Afrika şovlarını da yandaş televizyon kanallarında mutlaka izlemiş olmalısınız.

Afrika kıtasından bazı devlet ve hükümet başkanlarını İstanbul’a çağırıp ağırladılar.

O da yetmedi, Türkiye’de okumakta olan Afrikalı öğrencileri Recep Tayyip’in huzurunda konuşturdular.

Afrikalı hemşehrilerimiz Tayyipgiller iktidarına övgüler düzüyordu!

Demek ki iktidar Türkiye’yi çoktaan kurtarmış, şimdi sıra Afrika kıtasını kurtarmaya gelmişti!

Türkiye’de uzun yıllar içerisinde neler yaşamıştık ama bunların döneminde olan akıl almaz olayların benzerine hiç tanık olmamıştık.