AK Parti, 600 milletvekili adayından ve 1397 belediye başkan adayından biri olmasına layık görmediği Prof. Dr. Melih Bulu’yu dünyanın ilk 200 üniversitesinden biri sayılan Boğaziçi Üniversitesi’nin rektörlüğüne atadı.

Bir güreşçinin banka yönetim kurulu üyesi olabildiği, rüşvet soruşturmasına karışmış eski milletvekilinin büyükelçilikle ödüllendirildiği fırsatlar ülkesinde, Bulu’nun diğerlerinden neyi eksikti ki?

Hatta fazlası var.

Hiç değilse birkaç diploması var.

Her ne kadar rektörlüğe atandıktan saatler sonra erişilmez hale gelse de yüksek lisans ve doçentlik tezleri var.

Tezlerinde intihal, yani akademik hırsızlık yaptığı iddia ediliyor.

Bulu’ya göre altı üstü tırnak işaretlerini yanlış yere koymuş.

Dev havalimanını yanlış mevkiye koyup memleketi milyarlarca dolar zarara sokanlar varken, Bulu’nunki kabahatten bile sayılmaz.

YAĞMUR NEREYE YAĞARSA

Kaldı ki Bulu’nun cüzdanında diplomadan ve bilimsel tezlerden daha değerli, her kapalı kapıyı açacak bir evrak bulunuyor: AK Parti üyelik kartı.

Bulu, 1990’larda CHP Ankara Milletvekili Ali Dinçer’in danışmanlığını üstlendikten ve iş adamı Besim Tibuk’un Liberal Demokrat Partisi’nde oyalandıktan sonra yağmur nereye yağsa tarlasını o mıntıkaya taşımakta mahir olduğundan 2003 yılında AK Parti’ye girdi.

Sarıyer’de kurucu üyeydi.

İstanbul İl Başkan Yardımcılığı’nı üstlendi.

2009’da Ataşehir’den belediye başkan aday adayı oldu.

2015’te İstanbul 1. Bölge’den milletvekili aday adaylığı için başvurdu.

Heavy Metal dinlediği için yeterince yerli ve milli görülmediğinden midir nedir, AK Parti tarafından aday gösterilmedi.

Sadece aday adayı olabildi.

Hoş, bu da yeterdi.

ŞAHSIMIN REKTÖRLERİ

Çünkü AK Parti üyelik kartını elinde bulunduran, aralarında eski milletvekillerinin de olduğu onlarca kişiye, bakan yardımcılığı bulunmazsa rektörlük kadrosu açılıyor.

Misal, eski İzmir Milletvekili Prof. Dr. Nükhet Hotar...

Dokuz Eylül Üniversitesi’ne atanır atanmaz Tıp Fakültesi kantininde tanzim satış açtı ve ucuza domates-hıyar sattı. “Örnek bir projeyi hayata geçirdik” dedi.

Gerçekten, örnek oluşturdu.

Sağlık Bakanlığı’nda müsteşarken kadroları Menzilcilerle doldurduğu iddia edilen ve kendisi bu tarikattan olan Necdet Ünüvar, Ankara Üniversitesi’nin başına geçti.

AK Parti Siyaset Akademisi’nde dersler veren Ahmet Kızılay, İnönü Üniversitesi’nin rektörlüğüne getirildi. Böyle bir bilim insanına rektörlük az geleceği için üç fakültenin dekan vekilliğini üstlendi.

Biri hukuk, diğeri iletişim, sonuncusu su ürünleri.

Hem hukukçu, hem gazeteci, hem balıkadam yetiştirecek.

Asıl mesleği, kulak burun boğaz uzmanlığı.

E-5 REKTÖRÜ

Bulu, biliyordu ki AK Parti üyelik kartı olan hiç kimse yüz geri edilmezdi. Nihayet o da E-5 üniversitelerinden birine atandı. E-5 derken...

Türkiye’yi, Edirne’den Ağrı’ya, yani batı sınırını doğuya D-100 otoyolu bağlıyor. Otoyolun İstanbul’dan geçen bölümü E-5 diye anılıyor.

E-5’ten yalnızca araçlar değil...

Üstünden vızır vızır metrobüsler, altından metro hattı, kenarından minibüsler geçiyor.

Güzergahta sağlı sollu vakıf üniversiteleri var. Gücü yeten bir rezidansta, yetmeyenlerse apartmanda faaliyet gösteriyor. E-5 üniversitesi tanımı, aynı vasıftaki tüm vakıf kuruluşları için kullanılıyor.

Bulu’ya dönersek...

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Şehir Üniversitesi’nde İşletme Bölüm Başkanı oldu. Davutoğlu’nu deviren Pelikan Bildirisi’nden sonra tarlasının yağmursuz kalacağını fark ederek, istifa etti.

İstinye Üniversitesi’nin kurucu rektörlüğüne getirildi.

Geçen yıl Haliç Üniversitesi’ne atandı.

Şimdi de Boğaziçi’nde...

GELENEKLER YERLE BİR

AK Parti iktidarında, tüm kurumsal gelenekler gibi üniversite özerkliği de ayaklar altına alındı. 15 Temmuz’dan sonra rektörlerin seçimle belirlenmesine son verildi. O günden bu yana rektörler YÖK’e başvuranlar arasından atanıyor. Bu yolla, o üniversitede öğrenci bile olmamış isimler rektör diye görevlendiriliyor.

Bulu, Boğaziçi’nde yüksek lisans ve doktora öğrencisi olduğunu ve dersler verdiğini söylüyor.

Oysa Boğaziçi geleneklerinde, bu okuldan sayılmak için fakülte bitirmiş olmak gerekiyor.

Mezunu olmak Boğaziçi’nde öğretim üyeliği yapmaya yetmiyor. Mutlaka ABD veya İngiltere’deki sayılı üniversitelerde yüksek lisans bitirmek gerekiyor. En azından Bulu’ya kadar bu böyleydi.

Bulu, geçmişte İTÜ’lü bir akademisyenin de Boğaziçi’nde rektörlük yaptığını savunuyor.

Kastettiği kişi, Prof. Dr. Ergün Toğrol.

Toğrol, 1982’de atandı.

Yani, 12 Eylül’den hemen sonra ve YÖK’ün kurulduğu yıl.

BOĞAZİÇİ’NE KELEPÇE

Benzerliğe bakın ki...

Liyakatsizliğin Boğaziçi’nde ikinci kez iktidara gelişini protesto edenler birkaç marjinalin attığı, kabul edilemez bulduğum sloganlardan ötürü terörist diye suçlanıyor. Üniversiteli gençlerin kuşluk vaktinde evleri basılıyor.

Beşiktaş ve Sarıyer’de eylemler yasaklandı.

Boğaziçi’nin kapısında bir polis kelepçesi asılı...

Böylesi 12 Eylül’de bile olmamıştı.