Türk ulusunun kurtuluş günü olan 30 Ağustos’u dün (tüm unutturma çalışmalarına rağmen) Atatürk ilkelerine ve Cumhuriyet devrimlerine bağlı yurttaşlar olarak coşku ile kutladık.

Varsın bir takım meczuplar, yarım akıllılar “Kurtuluş Savaşı’nın keşke Yunan kazansaydı...” diye dövünedursun...

Varsın bir takım gerici çevreler milli bayramlarımızı önemsizleştirmeye çalışsın...

Varsın Atatürk ve Laik Cumhuriyet’e düşmanlık tuzakları kurulsun, kin ve nefret kusulsun...

Yel kayadan ne alır ki?

Gerçek şudur: Bugün ülkemizin büyük çoğunluğu Cumhuriyet’ten ve çağdaşlıktan yanadır.  Uygarlık mücadelemiz devam ediyor!

★★★

99 yıl önce Anadolu, haklıyla haksızın savaşına sahne oldu.

Yoksul, yorgun ulusumuz, kadınıyla, erkeğiyle düşman işgaline karşı çıkmış, coşup şahlanmıştı...

Mustafa Kemal Atatürk’ün dehası ve askerimizin kahramanlığı ile zafer çok şükür ki,  ulusumuzun oldu.

622 yıllık uzun bir ömürden sonra batarak tarihe gömülen Osmanlı İmparatorluğu, arkasında yüzde 95’i okuma-yazma bilmeyen, yoksul, yorgun, cahil ve bitik bir toplum bırakmıştı...

Yaklaşık ilk 300 yılı parlak zaferlerle geçen Osmanlı Devleti, son 300 yılda (bilim ve teknolojide çok geri kaldığı için) devamlı yenilgilerle yavaş yavaş gerileyerek batmış, 1900’lü yıllara gelince, Avrupa’nın “Hasta adam” dediği Osmanlı’nın işi tamamen bitmişti.

★★★

Mustafa Kemal, destansı mücadelelerle, yıkık, ezik, perişan toplumdan, yepyeni, dinamik, genç ve güçlü bir ulus yarattı. Fakat biz bunun kıymetini bilemedik!

Bugün geldiğimiz nokta, ne yazık ki, eski günler kadar karanlıktır ve yaşanan acı olaylar, tüm yurtseverlerin yüreklerini parçalamaktadır.

Atatürk’ün “Kazanmak mecburiyetindeyiz” dediği “Eğitim ve aydınlanma” savaşını, başka bir ifadeyle “Uygarlık mücadelesini” kazanmamız şarttır!

23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim gibi ulusa moral veren, güven aşılayan kutlamaları savsaklanarak unutturulmak isteniyor. Ancak...

Milletimizin büyük bölümü, gurur duyduğu ulusal bayramları asla unutmayacak, unutturmayacaktır!

“Ey yükselen yeni kuşak”


Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Zafer’in ikinci yıldönümünde (30 Ağustos 1924’te) Dumlupınar’da Meçhul Asker Anıtı’nın temel atma töreninde önemli bir konuşma yapmıştı. O ünlü konuşmanın bir bölümünü hatırlatmak istiyorum. Ders niteliğindeki sözleri şöyleydi:

“Uygarlığın yeni buluşları, olağanüstü teknik başarıları, dünyayı değişimden değişime sürükleyip durduğu bir evrede, yüzyılların eskittiği davranış ve düşüncelerle, geçmişe saplanıp kalmakla varlığımızı korumamız imkânsızdır.

Gençler!

Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgiyle, insanlıktaki üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce hürriyetinin en değerli örneği olacaksınız.

Ey yükselen yeni kuşak! Gelecek sizindir! Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek, yüceltecek ve yaşatacak olan sizsiniz.”

TEBESSÜM

Camiye yardım nasıl istenir?


Camide namaz kılınır, dua edilir... Namaz bitiminde imam efendi cemaatten “Allah rızası” için “Camiye yardım” ister.

Camiden çıkarken bir genç, imama yaklaşır:

“Hocam, namaz kıldırdın, sureleri okudun Arapça... Kur’an okudun, dua ettin, Arapça... Ama para isterken Türkçe söyledin. Onu neden Arapça söylemedin?”

Hoca cevap verir:

“O zaman kimse anlamaz ki!”

GÜNÜN SÖZÜ


En doğru, en gerçek yol, uygarlık yoludur (M. Kemal Atatürk)