İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesinin bulunduğu bahçeye girerken, bir ara elini arkasına bağlaması, “Fatih’e saygısızlık” şikayetine yol açtı. Cumhuriyet Savcılığı, soruşturma başlatabilmek için İçişleri Bakanı’ndan izin istedi. Bakan, “izin verdim” derse yeni bir süreç başlayacak.

Şikayetçinin kim olduğu gizli tutuluyor ama onun kimliği belediye yetkililerine göre belli. İmamoğlu’nu şikayet etmeyi alışkanlık haline getiren bir gazeteciden ve belediye meclis üyesinden söz ediliyor. Ancak, belgeleri görmeden isim yazmak doğru değil.

SAVCI YAPABİLİRDİ

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’u açıp 4. maddesini okuyalım:

“Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.

İhbar ve şikayetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, ihbar veya şikayetlerde kişi ve/veya olay belirtilmesi zorunludur. Yukarıdaki fıkraya aykırı bulunan ihbar ve şikayetler, Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmaz ve durum, ihbar veya şikayette bulunana bildirilir.”

Soyut ve genel olan şikayetler, inandırıcı ciddi bilgi ve belgeye dayanmıyorsa, Cumhuriyet savcısı da soruşturma izni vermeye yetkili İçişleri Bakanı da işleme koymama yetkisine sahip.

İNCELEMEDEN GÖNDERİYOR

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, kendilerine ulaşan şikayetleri incelemeden gereği için Cumhuriyet savcılığına gönderiyor. Savcılık, bu şikayeti dikkate alıyor ve İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni istiyor. Savcının burada çok önemli bir görevi var: Suç iddiası, eğer görevden kaynaklanmıyorsa, belediye başkanlığıyla ilgili değilse, savcı soruşturma izni istemeyebilirdi. Çünkü, görevle ilgili değilse, savcının soruşturma izni isteme yetkisi yok. Savcıya göre ortada bir suç varsa, o zaman genel hükümlere göre soruşturma açılır.

BAKAN NE YAPAR?

Soruşturma izni verilmesi için İçişleri Bakanlığı’na yazı gönderildiğine göre bakanlığın ne yapacağına bakalım: Görevden kaynaklanan suç oluşturmuyorsa dosyayı iade eder, savcının genel hükümlere göre işlem yapmasını isteyebilir.

İçişleri Bakanı, elin arkaya bağlanmasını “Görevden kaynaklanan bir suç” olduğuna karar verirse, mülkiye müfettişi görevlendirir ve ön inceleme yaptırır. Hemen belirtelim, ön incelemeyi yapacak olan mülkiye müfettişi, savcının sahip olduğu bütün yetkililere sahiptir. Yapacağı da adli ağırlıklı bir soruşturmadır.

Ön inceleme sonunda eğer görevden kaynaklanan bir suç var ve soruşturmaya gerek duyuluyorsa,  savcıya soruşturma izni verir. Bu durumda Ekrem İmamoğlu, karara Danıştay nezdinde itirazda bulunacak. İtiraz reddedilirse, savcı hazırlık soruşturması başlatır. Danıştay, İmamoğlu’nun itirazını yerinde bulursa, o zaman dosya kapanır ve bir daha ön inceleme de yapılmaz.

Elini arkadan bağlama şikayetine AKP içinden de şiddetle karşı çıkanlar var. İçişleri Bakanı, hukukçuların “Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Elleri arkada saygısızlık diye bir suç yok” sözlerine kulak vermesi halinde soruşturma izni vermeyebilir. Ama İmamoğlu’nu siyaseten sıkıştırmak için “HDP’li başkanları ziyaret etti” şikayeti için aynı şeyi söyleyemeyiz.

DÜĞÜNÜ ERTELENMİŞTİ

İmamoğlu ile ilgili yürütülen soruşturma konularından birisi de seçimden sonra Güneydoğu’ya gidip bazı belediye başkanlarını ziyaret etmesi. Gittiğinde de halkı dinleyen Atatürk fotoğrafları götürdüğünü de hatırlatalım. Bu olayın aslını da anlatalım:

CHP Batman İl Başkanı Hüseyin Yaşar, seçim çalışmaları için Güneydoğulu mele (Din görevlisi) ve kanaat önderlerinden 44 kişiyi İstanbul’a götürmüştü. Yeğeni Cihan Yaşar’ın da o sırada düğünü olacaktı. Cihan da İmamoğlu’nun seçim çalışmalarına katılıyordu. Bir gün, “Başkanım seçim yenileneceği için ben de düğün tarihimi erteliyorum. Seçimi kazandıktan sonra düğünüme Batman’a gelir misin?” dedi. İmamoğlu’dan söz aldı.

Seçimi ikinci kez kazanınca, İl Başkanı Hüseyin Yaşar, “Din adamları ve kanaat önderlerinin ziyarete gelmek istediğini” söyledi. Başkan da, “Ben düğününe katılacağıma Cihan’a söz vermiştim. Batman’a geleceğim. Orada kanaat önderleriyle de görüşürüz” dedi. İmamoğlu sözünde durdu, Cihan’ın düğününe katıldı. O gelişte bazı HDP’li başkanlarla da görüştü.

Bu konuda da savcı soruşturma izni istedi. Bakalım, İçişleri Bakanı nasıl bir karar verecek, bekleyelim, görelim.


O kararda da Atatürk’ü sildiler


Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu, gerek Andımız, gerekse Devlet nişan ve madalyalarıyla ilgili önce aldığı kararları, yapılan itiraz üzerine yeniden görüşürken, bu kez tam tersi kararlar almıştı. Böylece, Andımız artık okullarımızda okutulamayacak, madalyalarda Atatürk silüeti bulunmayacak.

İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nden, 2013 yılında “Andımız” maddesi çıkarıldığında en büyük tepkiyi ortaya koyan, parti genel merkezinin önüne “Andımız”ı yazdırıp astıran siyasi parti, yıllar önce Andımız’ı kaldırdığı gibi, bu konuda hep sessiz kalmayı tercih etti.

DANIŞTAY SİTESİNDE

Devlet nişanları ve madalyalarında yer alan Atatürk silüeti, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu kararıyla çıkarılırken, kararın gerekçesinde Anayasamızın başlangıç kısmı yazılırken, “Ölümsüz önder ve eşsiz kahraman” sözcüklerinin çıkarıldığını görüyoruz.

Atatürk silüetinin devlet nişanlarından çıkartılmasının hukuka uygun olduğuna ilişkin Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu kararı, Danıştay sitesinde yayınlandı. Kararda Atatürk silüetinin idarenin takdir yetkisi dahilinde kullanılabileceği belirtildi.

Anayasanın başlangıç kısmının ilk cümlesinde; “Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ÖLÜMSÜZ ÖNDER VE EŞSİZ KAHRAMAN Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda” deniliyor.

Anayasada, herkesi bağlayan bir cümle kullanılarak takdire yer verilmiyor. Konuştuğum bir anayasa hocası, “Anayasanın başlangıç metni, anayasa metnine dahildir. Bu nedenle; devlet nişanlarında, anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, milli birlik ve beraberliğimizin simgesi olan Ulu Önder Atatürk’ün kabartmasının kaldırılması anayasaya aykırıdır” dedi.

DİKKAT ÇEKEN İBARE

Anayasanın başlangıcında şu cümleler yer alıyor: “Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ÖLÜMSÜZ ÖNDER VE EŞSİZ KAHRAMAN Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda” diye devam ediyor.

Bu ibare, Danıştay Dava Daireler Kurulu kararında ise şöyle yer aldı:

“Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu anayasanın, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılapları doğrultusunda.”

Anayasada yer alan, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ÖLÜMSÜZ ÖNDER VE EŞSİZ KAHRAMAN Atatürk’ün” ibaresi karara alınmadı.

Görüldüğü üzere, Atatürk’ün kabartmasının kaldırılması yönünde yapılan yönetmelik değişikliği haklı, makul, somut ve hukuken kabul edilebilir bir nedene dayandırılamamış..

KARARIN ÖZETİ

Danıytaş İdari Dava Daireler Kurulu’nun, Devlet madalyalarından Atatürk’ün silüetinin kaldırılmasına ilişkin kararın özeti şöyle:

-Devlet nişanlarının biçiminin belirlenmesi konusunda milli, tarihi ve kültürel değerleri temsil eden farklı sembollerden hangisi ya da hangilerinin tercih edileceği konusu idarenin takdir yetkisi kapsamındadır. Diğer bir ifadeyle, nişanların biçimini belirleme konusunda idareye geniş takdir yetkisi tanındı. İdare bu geniş takdir yetkisine dayanarak devletimizin ve milletimizin milli, tarihi ve kültürel sembollerinden biri veya birkaçını, birlikte tercih edilerek kullanabilir.

-Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılapları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dayanak ve niteliklerindendir. Bu haliyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk, devlet ve milletimizin kültürel ve milli değerleri arasında yer almaktadır. Dolayısıyla  Atatürk silüeti, Türk Bayrağı veya on altı büyük Türk devletini temsil eden motifler, nişanlarda kullanılan milli, tarihi ve kültürel sembollerdendir.

-Bu sembollerin birlikte veya tek başına kullanılmasının tercih edilmesi, dava konusu yönetmelik hükümlerini hukuken sakatlayacak nitelikte bulunmamaktadır.