Erdoğan’ın 5 Nisan’da yeni kabineyi açıklaması bekleniyordu. Bu sebeple hafta sonunu Marmaris’te geçirdiği söylendi.

Fakat 4 Nisan’da Türkiye gündemi, emekli amirallerin açıklamasıyla değişti. Bazı bakanların ve MHP genel başkanı Bahçeli’nin oldukça sert açıklamaları neden yaptıkları üzerine kimi meslektaşlarım, kabine değişikliğinin önüne geçmek olarak yorumladı.

Bu analiz ne kadar doğrudur, bilemiyorum.

Bildiğim, ülkemde hukuk daima siyasetin aracıdır. Bunca yıl yargı, siyasetin gölgesinden çıkarılamadı bir türlü.

Tarihimizde emekli amirallerin başına gelenler ilk kez yaşanmıyor. Bugün denizcilerin “kamuoyuna açıklaması” darbe girişimi sayıldı; dün de denizcilerin “kitap okuması” darbe yapmak olarak görüldü! Ama perde arkasında hep politik manevralar vardı.

Yıl, 1938.

Atatürk hastaydı, vasiyetini yazıyordu.

Siyaset kazanı kaynamaya başlamıştı; “kim cumhurbaşkanı olacak?”

Sovyetler Birliği ile yakın politika yürütmekten yana İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras gibi kadroları tavsiye etmek isteyenler, “komünist darbeciler” kumpası düzenledi!

Cezaevinden çıkan ve doktorluk yapmasına izin verilmeyen Hikmet Kıvılcımlı ile eşi Fatma Nudiye Yalçı, “Kıvılcım Kütüphanesi” yayınevi kurdu. Bu kişilerle yakın ilişki içindeki -ileride yazar olacak-  Kerim Korcan adında okuma meraklısı genç ise, “Kitap Sevenler Derneği” diye bir topluluk oluşturdu.

Askerliğini Yavuz gemisinde yapan Kerim Korcan ağabeyi Haydar Korcan, dernekten kitap alıp okuyordu. Giderek gemideki okumaya meraklı astsubaylara, erlere kitap götürüp getirmeye başladı.

Kitapseverler arasında Astsubay Nuri Tahir de vardı. Soruşturma başlayınca Yazar Kemal Tahir de “ağabey” diye gözaltına alındı... Nasıl bugüne benziyor mu; emekli amirallerin “CHP üyesi akrabaları” filan...

Devam edeyim:

TERFİ ETTİRECEGİZ


Tarih: 10 Ağustos 1938.

Böyle yargılama yeri pek yok; duruşmalar gemide yapıldı! Erkin, sonradan denizaltı filosunun ana gemisine dönüştürülmüş olan eski yolcu gemisiydi.

Duruşmalar boyunca geminin seyri hep yer değiştirdi! Öyle ya, “darbeciler” gemiye müdahale edip sanıkları kurtarabilirdi! Kamuoyu algısı böyle yaratıldı...

Sanıklara Nazım Hikmet de dâhil değildi. Yine bir kumpasla birkaç ay önce 29 Mart’ta, (ileride şair-yazar olacak A. Kadir, Şadi Alkılıç, Orhan Alkaya gibi), Kara Harp Okulu öğrencilerini darbeye kışkırtmaktan 15 yıla mahkûm edilmişti. Dava iktidar mücadelesinin aracı olarak kullanıldığından tanınmış “darbeci” Nazım Hikmet’in davaya eklenmesinde asıl amacının ne olduğunu kamuoyu nereden bilecekti?

Erkin gemisi duruşmalarına dönersek...

Yavuz zırhlısı başgedikli çavuş Adil Kut, askerler arasına muhbir olarak sokulduğunu açıkladı. “Seni hücrelerde yatanların yanına koyacağız. Tutuklanmış gibi yaparak onlardan bilgi sızdıracaksın. Mahkeme başlayınca hem ödüllendirilecek, hem de terfi ettirileceksin” denmişti.

Adil Kut, mahkemede durumu açıklayarak, “tahliyemi ve terfiimi istiyorum” dediyse de dört yıl ceza aldı!

Sonuçta:

SAF DEGİLİZ


Kemal Tahir’in avukatı Ethem Nuri Balkan savunmasında dedi ki:

-“Görülüyor ki Donanmada görevli bir kısım gedikli başçavuşlar, üstçavuşlar, Nâzım Hikmet’in, Sabahattin Ali’nin, Sabiha Zekeriya’nın, Hikmet Kıvılcımlı’nın eserlerini okumuşlar. Bunlar kitapçılarda satılan ve satılmakta bulunan eserlerdir. Yaşadığımız yıl komünistlik ve faşistlik sözlerinin en çok konuşulmakta olduğu bir dünya savaşı öncesinin konuları arasındadır. Bu insanlar da gazete okumakta, Radyo Gazetesi’ni dinlemektedirler. Bu mevzuları kendi aralarında, boş vakitlerinde konuşmaları, onların Donanma’ya herhangi bir zarar verme maksat ve gayesini taşımaz, taşımamıştır da. Bunları salıvermek en kestirme yoldur...”

Bu arada...

Okunan kitapların zararlı yayın olup olmadığı Adalet Bakanlığı’na soruldu. Yanıt geldi:

-”Listede yazılı olanlar her Türk vatandaşının okuması için neşredilmiş kitaplardır.”

Sanıklar avukatlar bu tezkerenin ortada suç öğesi bulunmadığının kesin kanıtı olduğunu düşündü.

Savcı Şerif Budak’ın yanıtı şu oldu:

-”Biz bu davada delil arayacak kadar saf değiliz.”

Tarih: 29 Ağustos 1938.

Sanıklar; 18’er yıl ile 3’er yıl arasında ceza aldı.

Atatürk’ün Sovyetlere yakın solcu bakanları Şükrü Kaya ile Tevfik Rüştü Aras tasfiye edildi.

Hukuk mu dediniz?

Siyasete bakın derim...

Emekli amirallerin açıklamalarına kimlerin neden fırtına kopardığını bilmem anlatabildim mi?