Dürüstlüğüne, bilgi birikimine saygı duyduğum Ateist bir arkadaşım var. Ara sıra inanç konularında konuşuruz. En son geçen gün, tatlı sert bir tartışma yaşandı aramızda! Kül yutmaz biri olduğunu unutup sinirlendim bilgiçliğine, “İnanmıyorsan bir yaratıcı olduğuna, doğa belgeseli izle bari anlarsın” demeye kalktım. Pişman etti beni!


Arkadaşım, bu topraklarda yaşayan ben dahil çoğunluk gibi balık hafızalı değildi. Unutmamış, tek tek saydı...


* AKP Kırklareli il başkanı Hüsmen Ağa Terkin vardı, AKP amblemli nüfus cüzdanı yaptı Hz. Muhammed’e! Çocuklarının isimleri arasına da Tayyip adını yazdı, AKP’ye oy versinler diye millete dağıttı!


* Of Belediye Başkanı AKP’li Oktay Saral, ‘Allah, başbakanımızı bizim başımıza nasip ettiği için her gün iki rekat şükür namazı kılmamız gerekir’ dedi.


* AKP Bursa vekili Hüseyin Şahin, ‘Arkadaşlar sayın başbakanımızın elini sıktılar. Sayın başbakanımıza dokunmak bile inanın ibadettir’ dedi.


* AKP Aydın kongresinde il başkanı İ. Hakkı Eser, ‘Biz başbakanımızın aşığıyız, başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamber gibidir’ dedi!


* AKP Düzce vekili imam hatipli Fevai Arslan şunu bile dedi: Türkiye koşuyor. Çünkü başında Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var!


* AKP Çorum vekili Agah Kafkas, ‘Başbakan sözü peygamber sünneti’, AKP Bursa vekili Efkan Ala, ‘Peygamber hata yaptı, biz yapmadık’, AKP Siirt vekili Yasin Aktay, ‘Erdoğan’ı görünce salavat getiririz’, Egemen Bağış, ‘Ülkemizde eğer Urfa şanlıysa, Antep gaziyse, Maraş kahramansa, Rize, İstanbul ve Siirt de mübarektir! Çünkü bu üç şehir, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük liderinin doğmasına vesile olmuştur’, Harran Üniversitesi’nin rektörü Ramazan Taşaltın, ‘İslami olarak cumhurbaşkanına itaat etmek farzı ayn’dır. Karşı gelmek de haramdır’ demedi mi?


* Erdoğan da elinde Kürtçe Kur’anla kürsüye çıkıp, miting yapmadı mı?


* Bunu unutmamışsındır her halde! Çok yeni... Hani AKP’nin ‘hiç bir şey olmadıysa bile birşeyler oldu’cusu Ali İhsan Yavuz, şu cümleyi kurdu: Oylarımızla Tayyip Bey’e destek verdiğimiz için hanelerimize sevap yazılmaya devam ediyor!


Ben tek kelime edemeden dinlerken o, “Senin inandığın dinin kitabı bu tür istismarları günah saymıyor mu? Ne oldu peki bu günahları işleyenlere? Ne oldu, onca yıldır yenen haklara? Belgeseli asıl kimlerin izlemesi gerekir, söyle hadi” dedi. Başımı öne eğdim!


Kimsenin inancına burnumu sokmayacağıma söz verdim, bir de kahve ısmarladım, hoş sohbet ayrıldık...


Fakat aklımdan çıkmıyor dedikleri. Eve geldim açtım bilgisayarı, burada yaşamasak gayet matrak ülkemizin haberlerine göz atayım, rahatlarım dedim... Haberlere bakarken, ışık yandı sanki ekranda!


Bu yıl 7 bakanlığın bütçesinden daha çok, 13 milyar liralık bütçesi yetmediği için ‘ödenek artışı’ isteyen Diyanet İşleri başkanının açıklamaları karşımda. Duacı başkan şunu diyor: Din istismarı ile mücadele seferberliği başlattık!


Pes... Sen git, Ateist arkadaşınla din ve din istismarı tartışması yap, eve gel Diyanet başkanı ‘din istismarcılarına seferberlik’ desin... Var bir hikmet bu işte deyip, haberin gerisini okudum.


Başkan, bu yıl yetmeyen bütçenin artışa rağmen 2022 yılında da yetmeyeceğini, yüzde 96’sının personel masraflarına gittiğinden yakınıp gelecek yıl için her yıl olduğu gibi şimdiden artış istiyor! İsterken de izah ediyor: “Evet personel sayımız fazla. Buna rağmen bizim şu an 15 bin imam ve müezzine ihtiyacımız var! Bütçeden geri kalan yüzde 4’le planladığımız hizmetlerin yarısını bile yapamıyoruz!”


Beni az önce madara eden arkadaşıma bu güzel haberi vermeliydim. Telefon açtım. ‘Hayırdır’ der demez, “Memleket senin dediğin kadar boş değil! Bak, din istismarcılarına karşı seferberlik başlatmış Diyanet” dedim.


“Vah vah” deyip üzüldü önce Diyanet’in başının çaresizliğine, sonra şunu dedi: Haklı! Bütçesi çok az! 100 katı artsa yeridir! Ama, isterse 128 milyar doları bulup onu da versinler zor! Çevrene bak... Günah çok fazla! Verdiğim üç beş örnek karşısında bile hep sessiz kalan diyanet, alacağı 15 bin yeni imamla bu saatten sonra kime yetişecek? Dünyada olmaz yani... Fakat, öbür tarafta olacakları Allah bilir artık!


Ateist arkadaşım bile işi öbür tarafa bırakınca, kapadım telefonu! Ölene kadar sol yanımızda durup ‘yaptığımız fenalıkları deftere yazan’ Kiramen Katibin meleğine özenip not almış ve sanırım haklı! Hazine’yi bağlasak bu Diyanet’e, işlenmiş onca günaha bakınca ‘din istismarı seferberliği’ Viyana önlerinde değil, daha Belgrad Ormanına varmadan hüsranla biter...