Atatürk Havalimanı (HL), İstanbul Havalimanı’na feda edilerek kapatıldı.

Devletin işleyişi yönünden bakıldığında modern, sapasağlam, ulaşımı rahat bir altyapı tesisini kapatmak, akılsızca bir karardır. Dahası, halkın vergisiyle yaptırılıp milyonlara hizmet eden bir yatırımı işe yaramaz hale getirmek, hukuksal sorumluluk doğurur.



Covid-19 dönemi, havalimanı sahasının bir kısmına hastane yaptırıldı. Ama ülkeyi yönetenler, tarifeli seferlere Nisan 2019’da kapatılan Atatürk Havalimanı’nı ihtiyaç duydukça kullanmayı sürdürdü.

MİLLET BAHÇESİ OPERASYONU

Atatürk HL sahasına, bir de Millet Bahçesi yapılacağını en yetkili ağızlardan duymuştuk.

Cumhuriyet’in 100. yılına yetiştirileceği vurgulanan Millet Bahçesi, 2023’e adı Atatürk olan bir havaalanı yok edilerek yapılacak. Yok ederek, ekonomik kayba yol açarak, Atatürk’ün adını kaldırarak ve bunun için de seçilmiş müteahhitlere bütçeden milyarlar aktararak yapılacak bir operasyondan söz ediyoruz.

“Operasyon” çünkü yıkılanın, ortadan kaldırılanın ve bunu yapmak için seferber edilen kaynakların, ihale usulünün ve seçilenlerin tamamına baktığınızda en uygun kavram bu.

İHALE 29 NİSAN’DA

Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, Atatürk HL için “hikayesi kapandı gitti” demişti anımsarsanız. Çevre Bakanı Kurum’un kamuoyuna açıklamaya değer görmediği büyük ihale, 29 Nisan’da pazarlık usulüyle yapılmış.

TOKİ, 6 tanıdık inşaat şirketini davet etmiş. En uygun teklifi 2 milyar 127 milyon 978 bin TL ile Yapı&Yapı firması vermiş. (Şirketin, Ankara’da da Millet Bahçesi’ni aynı usule yaptığını, inşaat sırasında, Atatürk’ün 10. yıl nutkunu okuduğu hipodrom alanındaki tescilli yapıların zarar gördüğünü 18 Mart-13 Eylül 2019 tarihlerinde iki yazıyla gündeme taşıdım.)

İstanbul Havalimanı’nı yapanlar


2.5 milyar TL’lik ihalenin ayrıntıları şöyle:

İşin adı: “İstanbul Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi ve Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi Yapım İşi”

Yaklaşık değer: 2.488.810.301 TL.

Aşağıdaki tabloyu, farklı açılardan yorumlamak mümkün.  Biri şu: Çağrılan altı firmadan üçü, İstanbul Havalimanı’nı yapan beşli konsorsiyum üyesi. Her ne kadar Kolin, bu ortaklıktan sonra ayrılmış olsa da başında vardı. Kolin, Mapa ve Limak ile birlikte (diğerleri Kalyon ve Cengiz) İstanbul Havalimanı ihalesine giren, sonra da işletmek üzere kurulan özel şirket İGA’nın üyeleri.


2 milyon metrekare kırılacak


Millet Bahçesi inşaatı için, Atatürk HL sahasındaki yaklaşık 2 milyon metrekarelik beton alanın kırılacağını, hazırlıkların başlatıldığını, kırma işinin gizli tutulmaya çalışıldığını duydum.

Atatürk HL’nin kapatılmasının kamu kaynakları açısından maliyeti ağır. Havaalanı sektörünün bir profesyoneliyle konuştum. Atatürk Havalimanı ilk yatırım bedelinin 1997 fiyatlarıyla 306 milyon ABD Doları olduğunu, yapıp işleten şirket TAV’ın ek ve kapasite artırımı yatırımları yaptığını anımsattı.

Yanısıra; DHMİ’nin de Atatürk HL için pist yenileme, apron yatırımı yaptığını belirten kaynağım, toplam yatırımın en az 2 milyar dolar olduğunu söylüyor.

Ekleyelim: Millet Bahçesi ihalesinde verilen en uygun teklifin dolar karşılığı yaklaşık 142 milyon dolar. Buna bir de Yap-İşlet-Devret ile işletilen Atatürk HL sözleşmesi erken feshedildiği için devletin şirkete ödediği 389.5 milyon Euro’yu (bugünün kuruyla 409 milyon $) ekleyelim.

Velhasıl: Devlet en az 2 milyar dolarlık  bir yatırımı kapatıyor. Bu sebeple şirkete borcu doğduğu için 409 milyon $ ödüyor. Üstüne Millet Bahçesi yapılsın diye (ihaleyle) 142 milyon dolar harcamayı göze alıyor. Toplam 2.5 milyar $.

İstanbul Havalimanı’nı işleten dörtlü konsorsiyumun devlete taahhüt edip ödeyemediği kiralar ile bankalara ödeyemeyip yeniden yapılandırdığı kredileri saymıyorum bile.

Yoksul emekçi, emekli halk da iki kuruş zam beklesin dursun.