Kanunları gerçekten yasama organı, yani millet iradesi mi yapar?

Yoksa -ekonomiyle ilgili bazı yasalardaki gibi- çıkar odakları, servetlerine dair ihtiyaçlarını, siyasetçi ahbapları yardımıyla kanun formuna sokarlar da yasama organı bir onay makamı mı olur?

TBMM’nin işleyişini bilen, yakından izleyen birçok kişi yukarıda sorduğum bu konuyu fikir olarak aklından  geçirmiştir.

Başlıktaki “Kanunları kimler yapar” ifadesi, hukukçu Özgür Erbaş’ın şehir hastaneleri gerçeğini anlattığı kitabının (Altı Kaval Üstü Şişhane) bölüm başlığının adı.

O bölümde tam da bu sorunun cevabını veren ibretlik bir tutanağı alıntılar Erbaş. Zamanın Fazilet Parti milletvekili Veysel Candan’ın, uluslararası tahkimi getiren yasal düzenleme sırasında TBMM’de ne söylediğine bakalım:

“Bakın aslında Tahkim Kanunu’nu biz çıkarmıyoruz. Bu Meclis çıkarmıyor; birileri bizim önümüze getiriyor –bakın, o enerji ihalelerinin bir maddesi ne diyor: ‘Ülkemizde lehte ve aleyhte hukuki düzenlemeler, enerji sözleşmelerine yansıtılır.’ Yani diyor ki: ‘Tahkimin geleceğini biz biliyoruz.’ Bu cümlenin altında bu yatar.” (13 Ağustos 1999)



Bu günlerde garantili KÖİ projeleri nedeniyle yeniden tartıştığımız, ileride çok daha fazla tartışacağımız uluslararası tahkim, 23 yıl önce Türk mevzuatına monte edilirken dile gelen önemli bir kayıt bu.

Tahkim Yasası, başlıktaki sorunun sadece bir örneği.

BBP Genel Başkanı Destici’nin TBMM’ye geçen yaz sunduğu, Komisyon’a gelince anlaşılan İmar Affı Kanun Teklifi de aynı konuyu yeniden akla getiriyor: Kanunları kim yapar?

Seçim yatırımının adı ‘barış’


Cumhur ittifakı üyesi BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin imzasını taşıyan teklif, iki maddelik. Ama iki madde deyip geçmeyin. Çok sayıda sorunlu yapıyı ve yapı sahibini ilgilendiriyor çünkü.

Kaçak olduğu gerekesiyle Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yıkım kararı aldığı (hatta ihalesini bile yaptığı) davaları devam eden TOGO Kuleleri bunlardan biri. CHP eski milletvekili, Ankaralı iş insanı Sinan Aygün’ün sahibi olduğu TOGO Kuleleri, Ankara Mimarlar Odası tarafından yargıya taşınmıştı. Oda Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Aygün’ün şikayetleriyle memuriyetten ihraca uzanan bir bedel ödedi.



Şimdi bahsettiğimiz kanun teklifi, TOGO Kulelerini de içine alan bir tarif ile sorunlu yapıların hepsine legallik kazandırıyor. İdari işlemler para cezaları iptal. Süreler uzatılıyor, kamu davaları açılmıyor, açılanlar da düşüyor. Niye? İmar barışı getirilecekmiş. Biz de inandık.

Öğrenci yemeğine engel


Bu da oldu. Katip Çelebi Üniversitesi yönetimi, öğrencilere parasız yemek dağıtan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne izin vermedi. Karşılıklı açıklamalar yapıldı.

Böyle bir yasak herhalde rektöre rağmen konulamazdı. Katip Çelebi Üniversitesi rektörünün açık kaynak özgeçmişine baktım. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, lisans eğitimini Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde yapmış. Lisans ve doktorası da aynı üniversiteden. Türkiye Diyanet Vakfı’na bağlı İslam Araştırmaları Vakfı’nda altı yıl görev yapmış. Akademik çalışmalarını Mısır’da, Azerbaycan’da sürdürmüş.



2013-2019 yılları arasında Katip Çelebi Üniversitesi’nde İslami İlimler Fakültesi’nde dekanlık yaptıktan sonra, 2018 yılında üniversitenin rektörlüğüne atanmış. Aynı göreve  Nisan 2022’de tekrar atanmış.

İslam dinine adanmış bir akademik hayatın hangi evresinde, yüzde 180 enflasyon ortamında öğrencilerin ücretsiz yemeğe erişimden alıkoyan bir öğreti olabilir? Yoksa kendisini o göreve iki kez atayan Cumhurbaşkanı’nı kızdırma korkusu herşeyin üzerinde mi?

Korku insani bir duygudur ama bütün türleri değil.

Sosyal yardım bütçesi


2023 yılı bütçe kanun teklifi Meclis’te. Her yönden bakışta seçim yatırımı olarak görünen kalemlerden biri sosyal yardım harcamaları. Bu yıla göre büyük artış var. Yüzde 70’in üzerinde. Sosyal yardım harcamalarına 258.4 milyar TL ayrılmış. Bu sadece sosyal yardım kısmı. Genel olarak bütçe giderlerindeki artış da yüzde 50’nin üzerinde. 2023 bütçesi, mali disiplinin darmadağın olacağının tescili.



Seçim bittiğinde nasıl düzeltileceği sorusunun cevabı ise AKP iktidarının bugünkü gündeminde hiç yok.