Bugün muhalefetteki altı partinin liderinin yaptığı 5 saatlik yemekli toplantıyı yazacağım. Görüştüğüm liderler, söz konusu toplantının Türkiye siyasi tarihine geçeceğini düşünüyor. Ben de şahsen aynısını düşünüyorum.

İktidarın ve iktidar yanlılarının “beş benzemez” dediği partilerin bir araya gelip, ülkenin geleceğine dair ortak bir dil bulması, ortak ilkeler belirlemesi, iktidarın yarattığı kutuplaşma ortamında çok değerli değil mi?

Yemekte konuşulanlardan, liderlerin görüşlerinden önce biraz siyasi magazin yapalım.

★★★

Öncelikle mekandan söz etmek isterim.

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in orada yaptığı bazı toplantılara katıldığım için biliyorum.

Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda tek katlı, çok mütevazı bir ev. Sadece bir odası, bir salonu, salona bitişik bir mutfağı ve Mogan Gölü’ne bakan camla kaplı bir balkonu var. Gördüğüm kadarıyla liderler balkon kısmında yemek yemiş.

Yemek menüsüne de baktım. Başlangıçta kış aylarında Anadolu’nun bazı yörelerinde çok yapılan bir balkabağı çorbası vardı. Onu kereviz ve pazı sarması izlemiş. Ana yemekte ise sebzeli bir güveç yemişler.

İktidar oturma düzeninden bir kavga işareti çıkarmak niyetindeydi ama yemek yuvarlak bir masada olunca, bu fırsat iktidara verilmemiş oldu.

Balkon camlarının kapatılması da park çevresinden fotoğraf çekmek isteyecek paparazilere önlem olsa gerek.

Muhalefetteki 6 parti liderinin Ankara Ahlatlıbel’de önceki gece yaptığı 5 saatlik toplantı, siyasi kulislerde “Umut Zirvesi” olarak nitelendirildi. Liderler zirvede, daha önce 6 partinin hukukçu kurmayları tarafından hazırlanan ‘güçlendirilmiş parlamenter sisteme’ ilişkin yol haritası üzerinde mutabık kaldı.


★★★

Konuyla ilgili sıcağı sıcağına ilk görüştüğüm isim İYİ Parti lideri Meral Akşener oldu. “Nasıl geçti” dedim. Şu yanıtı verdi:

“Çok güzel bir toplantı oldu. Altı siyasi partinin lideri olarak bir araya geldik ve bütün konularda uzlaştık. İlk defa ülkenin geleceğine dair umutlandım. Umutlandım demek doğru değil aslında. Toplantıdan ülkenin geleceği adına çok rahatlamış bir şekilde ayrıldım.”

Akşener, toplantının dört maddelik bir gündemi olduğunu, hepsinin üzerinde tek tek durduklarını anlattı. “Önceliğiniz neydi” diye sordum.

“Önceliğimiz Türkiye’ydi” karşılığını verdi. Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O masanın etrafındaki altı kişinin hepsinin ayrı bir partisi var. CHP, DP, SP çok önceden kurulmuş, geleneği olan partiler. Biz, DEVA Partisi, Gelecek Partisi yeni kurulmuş partileriz. Hepimizin ayrı siyasi duruşları var. Partilerimizin teşkilatlarının, tabanlarının, seçmenlerimizin farklı hayalleri, memleket meselelerine farklı bakış açıları var. Ancak dünkü masanın etrafında çok güzel bir uyum içinde Türkiye’nin sorunlarını ve çözümlerini konuşabildik.”

Öğrendiğim kadarıyla toplantıda daha önce altı partinin genel başkan yardımcılarının hazırladığı 22 sayfalık ortak metnin üzerinden geçilmiş. Meral Hanım’a “Kim okudu? Yoksa yaşça en küçük olan (Demokrat Parti Genel Başkanı) Gültekin Uysal’a mı okuttunuz?” diye sordum. Esprimi gülerek karşıladı ve “Hayır, hepimiz bir bölüm okuduk” dedi.

İktidar cenahında bir süredir “Millet ittifakı arasında derin görüş ayrılıkları var” iddiası dillendiriliyor. Akşener, bu iddiaya da güldü ve “Toplantıda hiçbir uzlaşmazlık olmadı. Herkes görüşünü dile getirdi ve bütün konularda mutabık kaldık” dedi.

Akşener, iktidarın ve iktidar yanlıların “beş benzemez” dediği partilerin Türkiye için, demokrasi için bir masanın etrafında buluşması dahi başlı başına çok önemli olduğunu vurguladı.

★★★

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da dünkü görüşmemizde aynı noktaya dikkat çekti:

“Altı liderin bir araya gelip yüz yüze görüşmesi, Türkiye’nin sorunlarını masaya yatırıp çözümlerini konuşup, bu sorunların aşılabilir olduğu düşüncesini ifade etmesi dahi çok önemli. Türkiye siyaset tarihinin önemli olaylarından biri olacak. Siyasi tarihi yazanlar gelecekte bu toplantıya atıf yapacaklar. Demokrasiye, hukuk devletine, liyakate, etik değerlere dair ilkeleri benimseyen parti liderlerinin bir araya gelmesi çok önemli.”

Yol haritasını belirlediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Gördük ki ülkenin geleceğine dair kaygılarımız aynı. Çözüm yöntemi konusundaki görüşlerimiz büyük ölçüde aynı. Kolektif akıl bir araya geldi diyebilirim. Benim de umudum arttı.”

★★★

Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun ardından Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’yla görüştüm. O da çok memnun kalmıştı. “Çok olumlu bir görüşmeydi. Türk siyaseti açısından olumlu bir adımdı. Uzun yıllardan beri liderler bir araya gelip detaylı bir sistem önerisinde buluştular. Bu tarihi bir olay, tarihi bir resim” dedi.

Davutoğlu’nu Dışişleri Bakanı ve Başbakan olarak takip etmiştim. Akademisyenliğinden olsa gerek, gelişmeleri kategorik bir şekilde madde madde anlatmayı seviyor. Altılı yemek için de bunu yaptı ve üç başlık çıkardı:

“- Farklı damarları temsil eden altı lider detaylı bir sistem önerisinde bulundu. Bunu geliştirmek bizim görevimiz.

- Liderler arası insani ve siyasi ilişkinin gelişmesine büyük katkı sağlayacak bir toplantıydı. Bu Türkiye için çok önemli.  Daha sık görüşme kararı aldık.

- Üçüncüsü de iyi bir başlangıç oldu ve artık istişareye dayalı bir süreç İşliyor. İktidarın iddiasının aksine muhalefette bir dağınıklık yok artık.  Önümüzdeki günlerde sonuçları görülür.”

★★★

Davutoğlu’nun ardından Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’na görüşlerini sordum. “Benden önce konuştuğunuz liderler bana söz bırakmamış” diyerek güldü ve yemekle ilgili görüşlerini şöyle özetledi:

“Biraraya gelmiş olduk. Yaklaşık beş saati geçti. Her şeye rağmen bir araya gelmiş olmak meseleleri enine boyuna tartışabilmiş olmak çok önemli bir özellik. Böyle bir şeyi ilk defa yapıyoruz. Türkiye’de de uzun zamandan sonra ilk defa yapılıyor. Güzel bir fotoğraf ortaya çıktı. Yemekte güncel politika konularına girilmedi ama gidişatın iyi olmadığını, birlikteliğe ihtiyaç duyulduğunu vurguladık. Artık daha sık
görüşeceğiz.”


★★★

DEVA Partisi lideri Ali Babacan da toplantıdan memnun ayrılmış. Kemal Kılıçdaroğlu’nun davetinin çerçevesinin belli olduğuna dikkat çeken Babacan, şöyle konuştu:

“Komisyonun hazırladığı metinle ilgili en ufak bir kaygı dile getirilmedi. Hepimiz mutabık kaldık. Somut sonuçları olan, olumlu verimli bir toplantı oldu. Türkiye’nin sorunları çok büyük ve büyüyor. Ortak bir irade ortaya koymak çok kıymetli.”

★★★

Masanın en genç üyesi DP lideri Gültekin Uysal’dı. O da diğer liderlerle hemfikirdi. Şu yorumu yaptı: “Herkes kendi gündeminin ötesinde davrandı. Kılavuzumuz toplumun beklentileriydi. İlk defa bir araya gelmek önemliydi. Herkesin törpülemesi gereken yanlarını törpüleyeceği bir süreçten geçiyoruz. İttifak içi ve dışı bir rekabet, her liderin, her partinin ayrı bir özelliği var ama hedefimiz ortak.”

Gültekin Bey’e masaya dair izlenimlerini de sordum. Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun başından beri olumlu bir tavır ortaya koyduklarını, berraklaştırıcı bir üslup kullandıklarını söyledi. Temel Karamollaoğlu için “vakur, sözünün ağırlığı var” diyen Uysal, Ali Babacan’ın da çok yapıcı ve mantıklı bir tutum sergilediğini ifade etti. Uysal, Ahmet Davutoğlu için ise “Hocayı size anlatmama gerek var mı? Neticede hepimiz, farklılıklarımıza rağmen ortak bir kimya oluşturmayı çalışıyoruz.” dedi.

★★★

Toplantının 28 Şubat’ta olmasına çok anlam yüklendi. Tarihin nasıl belirlendiğini öğrendim. Yemekte altı lider, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin ilkelerini ve takvimini en kısa zamanda açıklamayı kararlaştırmış. İlk karar, açıklamanın bir “pazartesi” günü yapılmasına dair olmuş. Böyle olunca da iki alternatif ortaya çıkmış: 28 Şubat ve 7 Mart.

Açıklamanın bir an önce olması istendiğinden “7 Mart çok geç” denilmiş ve 28 Şubat seçilmiş. Masada “28 Şubat olması tartışılır mı” sorusu da gündeme gelmiş ama tartışma uzamamış, 30-40 saniye içinde karar verilmiş.

Toplantının yerini CHP belirleyecek. Ayrıca 28 Şubat öncesinde profesyonel bir çalışma yapılıp sloganlar, afişler belirlenecek.

★★★

Yaptığım görüşmelerden sonra, Millet İttifakı’nın artık altı partili bir ittifak olduğunu söylemeye cesaret edebilirim. İttifakın adı değişir mi?

Bu konuda biliyorsunuz “Ahmet Davutoğlu ittifakın adı değişsin istiyor” iddiası ortaya atılmıştı. İttifakın ismi yemekte de konuşulmuş. İşin aslı şu: İsim değişikliği önerisi Davutoğlu’na ait değil. Kemal Kılıçdaroğlu daha önce liderlere gönderdiği bir mektupta ittifak genişleyince adının değişebileceğini belirtmişti. Yemekte karar verilmedi ama gelecekte altı partinin katıldığı ittifaka çok farklı eğilimleri temsil ediyor diye “Türkiye İttifakı” ismi de verilebilir.

Kim bilir belki de bu yolla Cumhur İttifakı liderlerinin kafiyeli diye sıkça kullandığı “zillet ittifakı” ifadesi de boşa düşürülür.