Güvenilir kaynaklardan öğrendiğim bir haberi sizinle paylaşmak istiyorum. Çinliler, insanlığın binlerce yıldır süregelen beslenme sorununu kökünden çözecek bir bitkinin tohumunu geliştirerek yepyeni bir dünyanın kapısını açmışlar. Tohumu bulunan bitki, kurak, sulak ayırt etmeden her yerde ve soğuk, sıcak demeden her iklimde yetişebiliyor. Bitkinin serpilip büyümesi için toprağın çapalanması, gübrelenmesi veya nadasa bırakılması gerekmiyor. Tohum, bitkiye dönüşmek için hemen hemen hiç su istemiyor. Suyunu havadaki oksijen ve hidrojeni sentezleyerek kendisi üretiyor. Güçlü gen yapısı sayesinde, herhangi bir zararlı, bitkinin gelişmesine ve meyvesının bozulmasına sebep olamıyor. Tohum toprağa atıldıktan iki hafta sonra, iki buçuk metre boyunda bodur bir ağaç haline geliyor. Elma benzeri bir meyve veriyor. Meyvelerin ekşisi, tatlısı, yağlısı, yağsızı oluyor. Ağaç, kış, yaz, bahar demiyor, on iki ay boyunca ürün veriyor. Olgun meyveler toplanmazsa, ağacın üstünde hiç bozulmadan yıllarca kalabiliyor. Toplanırsa, aynı yerde bir hafta içinde aynı büyüklük ve lezzette yeni bir meyve oluşuyor. Ağaç yaşlanmıyor. Sürekli kendini yeniliyor. Bu ağacın meyvesini, küçük ve büyükbaş hayvanlar çok seviyor. Yedikçe semiriyorlar. Bu meyveler, tavuk ve balık yemi olarak da kullanılabilyor. Bilhassa kalkan, barbun ve lüfer gibi balıklar bununla beslenip büyüyor.

AY VALLAHİ İNANASIM GELİYOR

İtiraf edin, yukarıda yazılanları okumaya başlayınca mutlu oldunuz. İçiniz açıldı ve üstünüzden bir yük kalkmış gibi hissettiniz. Artık fakir fukara, garip guraba kalmayacaktı. Çinli bilim insanlarının bu keşfi sayesinde belki de insanlık, sonsuz bir “devr-i saadet”e adım atmış olacaktı. Ancak  paragrafın sonuna doğru içinizden çıkmış olan sıkıntı, yavaş yavaş geri geldi. Kendi kendinize “olmaz, ne böyle bir tohum, ne böyle bir ağaç, ne de böyle bir meyve olamaz” dediniz. Yaşayarak öğrendiklerinizle, anlatılan bu mucize çelişiyordu. Haklısınız. Reel ekonomide böyle bir keşif yok. Ama reel olmayan (finansal) ekonomide “kripto para” denen ve her yatırımcısını zengin edecek mucizevi bir “meyve”nin keşfedildiğine inanıyorsunuz. Finansal ekonomi, reel ekonominin ayna görüntüsüdür. Adı üstünde “reel/gerçek” değildir. Reel ekonomide mucize tohum yoksa, reel olmayan ekonomide de mucize yatırım ürünü/meyvesi olamaz. Belki de “kripto para”nın herkesi değil ama sizin gibi uyanıkları zengin edeceğine inanıyorsunuz. Gerçek uyanıksanız, haklısınız.

KRİPTO PARA, PARA OLAMAZ

Benim en sevdiğim tanımla devlet, “halka hizmet gerekçesiyle, halk adına, halkın yarattığı katma değerden zorla pay alan silahlı bir örgüttür.” Bu pay almanın iki meşru yolu vardır. Biri vergi salmak, ikincisi para basmaktır. Herhangi bir “senyör”ün (beyin, sultanın, kralın, devletin) belli bir yörenin tek hakimi olduğunu gösteren en güçlü işaret, kendi adına “sikke (para)” bastırmak ve onu zorunlu “ödeme aracı” haline getirmektir. Onun için para basarak halkın yarattığı katma değere kısmen el koymaya “senyoraj/kılıç hakkı” denmiştir. Senyörler, senyorajı kimseyle paylaşmaz. Paylaşırsa, senyör/devlet olmaz. Diğer yandan kripto paracıların nihai amacı, senyorajı bölüşmektir. Göreceğiz bakalım kriptocu mu yaman, bey mi yaman?

Son söz: Devlete şirk koşulmaz