Sevgili okurlarım gerçek anlamda bir bilinmeyenler ülkesinde yaşamayı sürdürüyoruz...

Medya dahil bütün kurumları ele geçiren AKP iktidarı işine gelmeyen hiçbir konuda açıklama yapmıyor, her şey gizlilik içerisinde sürüp gidiyor.

Aynen Meclis’teki olaylarda olup biten gibi...

Soru önergeleri veriliyor, yanıt yok.

Ya hiç verilmiyor, ya da eksik veriliyor.

Böylece bir sürü yolsuzluk dahil her şey arada kaynayıp gitmiş oluyor.

Siz isterseniz en büyük yolsuzluk olaylarını belgeleyip  yanıt isteyin, iktidar büyük bir pişkinlik içerisinde, yanıt verme zahmetine katlanmıyor.

★★★

Burada defalarca sordum...

Ukrayna’da Kiev havalimanında iki dev nakliye uçağımız ‘esir alınmış’ durumda. Bunlar askeri nakliye uçakları.

Sahibi Türk Hava Kuvvetleri.

Bunlar dünyanın en büyük nakliye uçaklarından ikisi.

Türkiye’de “Koca Yusuf” olarak bilinen uçaklar...

Milyonlarca dolar para bastırıp satın almışız.

-Bu uçaklar Kiev’e niçin gitmişti?

Varsayalım savaş başladığında vatandaşlarımızı tahliye için gitmişlerdi,

-Peki sonra ne oldu da uçaklarımız orada ‘esir’ kaldı?

-Havalanıp Türkiye’ye dönmeleri niçin gerçekleşmiyor?

-Buna kim izin vermiyor?

-Bu Koca Yusuf’lar hangi nedenle, hangi gerekçeyle orada tutuluyor? 

-Biz iki uçağımızı başka ülkelerde çürümeye terk edecek kadar zengin bir ülke miyiz?

★★★

Çok önemli bir konu daha var...

Savaş başladıktan sonra Rusya, Ukrayna’nın Karadeniz’e açılan limanlarını bombaladı, ele geçirdi.

Çok sayıda boş veya yük dolu ticari gemi başta Odesa olmak üzere oralarda sıkışıp kaldı.

Üstelik Rusya, o gemilerin limanlardan çıkışına izin vermedi, çıkan olursa bombalayıp batıracağını resmen ilan etti.

Bu durumda hiçbir şirket gemilerine “Siz bütün tehlikeleri göze alıp limandan uzaklaşın” diyemezdi ve nitekim diyemedi.

★★★

Şimdi burada Türk yetkililere bir kez daha soruyorum...

Bu soruları herhalde Rus ve Ukrayna makamlarına soracak değiliz yani!

-Şu anda Karadeniz limanlarında sıkışıp kalan ve Karadeniz’e açılıp Türkiye’ye ulaşması mümkün olmayan, başka bir deyişle oralarda ‘esir kalan’ kaç gemimiz var?

-Bu gemilerin yükü nedir?

-Özellikle de buğday ve bitkisel yağ mıdır?

Bu ikisine de şiddetle muhtacız.

Her ikisinin fiyatlarının da iç piyasamızda acayip yükselmiş durumda olduğunu bizi yönetenler herhalde biliyordur!

Hele buğday...

Birleşmiş Milletler bile resmen açıkladı...

Buğday fiyatları dünyada anormal yükseliyor ve buğday kıtlığı tehlikesi var.

-Çok şükürler olsun, bütün dünyada sözü geçen koskoca bir ‘dünya liderine’ sahibiz. Yandaş medya onun hapşırmasını bile haber yapıyor. Acaba büyük liderimiz bir gün Putin’e telefon edip “Yaa kardeşim bizim şu gemilerimizi bırak, onların yüküne ihtiyacımız var. Aksi takdirde tepem atar ve gereğini ben yaparım” diyemiyor mu?

 Gelelim çok önemli iki soruya:

-Şimdi oralarda bekleşen kaç gemimiz var?

-Gemilerde kaç personel var? Yaşamlarını nasıl ve hangi koşullarda sürdürmeye çalışıyorlar?

★★★

Gördüğünüz gibi bunlar çok basit sorulardır...

Gerek Koca Yusuf’larımız ve gerekse gemilerimiz için verilecek birkaç satırlık kısa yanıtlar yeterli olur.

Yani ortada Türk Milleti’nden saklanacak ve gizlenecek bir durum yoktur.

Haydi arkadaşlar bir emir verin de, ne düşündüğünüzü öğrenelim!

Ne bilelim yani, belki Koca Yusuf’ları ve gemilerimizi gizlice kurtarmış bile olabilirsiniz!..

O takdirde bize müthiş bir propaganda fırsatı çıkmış olur, bana teşekkür edersiniz!



Sevgili okurlarım, Türk sporunda özellikle kızlarımız çok büyük başarılara imza atmayı sürdürüyor.

Son örnek, Pazar günü bir kez daha Avrupa şampiyonu olmayı başaran Vakıfbank kadın voleybol takımı...

Birkaç gün öncesinde ise İstanbul’da düzenlenen Kadınlar Dünya Boks Şampiyonası vardı.

Atatürk’ün kızları beş sıklette altın madalya kazanıp dünya şampiyonu olmayı başardılar.

Bu maçları ekran başında dikkatle ve gurur duyarak izledim.

★★★

Ancak izlerken hiç bilmediğim ve anlamadığım bir gerçekle tanıştım!..

Maçlardan sonra her sıkletten dört boksör şeref kürsüsüne çıkıyor.

Bronz madalya kazanan iki, gümüş madalya kazanan bir ve birincilik kürsüsünde yer alan bir diğer boksör. Yani toplam dört kişi.

Madalyaları törenle veriliyor...

Ve her bir sporcunun elinde bir ödül levhası...Kaldırıp gösteriyorlar.

Üçüncülük kazanan iki sporcuya 25 bin dolardan toplam 50 bin dolar,

İkinci olup gümüş madalya kazanan boksöre tek başına 50 bin dolar.

Şampiyon olup altın madalya kazanan boksöre 100 bin dolar.

★★★

Demek ki her ödül töreninde, dereceye girenlere toplamda 200 bin dolar ödeniyor.

Sanırım sekiz sıklet var.

Bu durumda verilen toplam ödül 1 milyon 600 bin dolara ulaşıyor.

Büyük para.

Şimdi soru şu:

Bu değirmenin suyu nereden geliyor?

Bu kadar büyük parayı bizim Boks Federasyonu ödeyemez. Akla gelmeyen bir cingözlük yoksa devlet de ödeyemez.

★★★

Yine belirteyim, o ringe çıkıp kıran kırana dövüşen bütün kızlarımız büyük iş başardı ve hepsini kutluyorum.

Ama bildiğim kadarıyla boks, (profesyonel boks dışında) bir amatör spor dalıdır.

O halde bu yüksek paralı ödüllerin kaynağı neresidir, kim ödemiştir?

Gençlik Spor Bakanlığı ya da Boks Federasyonu bir açıklama yaparsa öğreniriz.