Sevgili okurlarım, memleketi 20 yıldan bu yana tek parti iktidarı yönetiyor...

Vazgeçilmez ortak, kraldan fazla kralcı MHP’yi de eklediğimizde Meclis çoğunluğu ellerinde.

Tek yetkili merci olan Saray da onlarda.

Bazıları eleştiriyor ama muhalefet partileri ve muhalefetten yana tavır koyan kamuoyu ne yaparsa yapsın, hiç kimsenin elinden bir şey gelmiyor.

İstediğiniz kadar eleştirin, istediğinizi yapın, belgeleyin, duvardan ses geliyor ama iktidardan gelmiyor.

Kanun teklifleri, araştırma önergeleri Meclis’te sadece âdet yerini bulsun diye görüşülüyor, sonra yine âdet yerini bulsun diye oylanıyor...

Ama değişen bir şey yok.

Sonuç her seferinde ret.

Muhalefet partileri Meclis’e çok yararlı, aklı başında öneriler getirse bile sonuç hep aynı.

Birine bile geçiş verilmiyor...

“Reddedilmiştir!”

★★★

Evet, 20 yıldan bu yana başımızdalar...

Memleket soyuluyor, yolsuzluk ve israf tavan yapmış ama iktidardan tık yok.

Her konuda olduğu gibi dış politikada da acayip olaylar yaşıyoruz.

Örneğin adına Mevlüt Çavuşoğlu denilen, diplomasiyi bile parti siyasetine alet eden  bir Dışişleri Bakanı var.

Recep Tayyip’in dış politikadaki parti komiseri.

Ancak onun pek çok görevini Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın üstleniyor!

Görevi olmadığı halde son olarak Ukrayna gezisi yaptı, Zelenski ile kendisi masaya oturdu.

★★★

Yeni atanan büyükelçilerin çoğu eski ve yeni AKP’lilerden oluşuyor.

Bildiğimiz kadarıyla, şu anda 20 büyükelçi onların eski milletvekili, kayıtlı üyesi.

Hiçbiri diplomat değil, partiden torpilli.

17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarında adı defalarca geçen Egemen Bağış onlardan biri...

O yıllardan beri Türkiye Cumhuriyetini Çekya’nın başkenti Prag’da büyükelçi olarak temsil ediyor.

Helal olsun yani!

★★★

Daha önce de yazmıştım, adına Koca Yusuf denilen iki adet dev (jumbo) askeri nakliye uçağımız Ukrayna’da Kiev havalimanında “esir’ durumda, savaşın başladığı günden bu yana bekletiliyor.

Ukrayna limanlarında Rusya’nın engellemesi nedeniyle bekleyen, Karadeniz’e açılamayan ticari gemilerimiz de aynı durumda.

Bitkisel yağ ve buğday dolu gemilerimizin sayısı bilinmiyor!

Bu sayı hem bilinmiyor, hem de iktidar tarafından özellikle açıklanmayıp gizli tutuluyor.

Ukrayna ve Rusya’ya bu uçaklarımız ve gemilerimiz konusunda niçin bastırmıyorlar, niçin ağırlık koymuyorlar?

Bu ne biçim dış politikadır!

★★★

Dış politikadaki sorumsuzluklar bu kadarla da bitmiyor.

İktidar medyası, aldığı talimat doğrultusunda, adına Birleşik Arap Emirlikleri denilen ülkeye yakın zamana kadar “Şerefsizler”  diye haykırırdı. Sonra devreye parasal çıkarları girdi, bu kez dost ilan ettiler!

Suudi Arabistan’a özellikle Cemal Kaşıkçı cinayetinden yola çıkıp vururlardı.

Ne zaman ki Suudi Arabistan Türk mallarına boykot ilan etti, iktidar paniklemeye başladı.

Katilleri cinayet için İstanbul’a özel görevle sevk eden bu heriflerin boykotu sona erdirmek için bir tek koşulu vardı:

“Cemal Kaşıkçı’nın sizin yargınızdaki dosyasını bize vereceksiniz! Bu konuda karar vermeye siz yetkili değilsiniz...”

Para uğruna aynen kabul ettik...

Cinayet dosyası Türk yargısından alınıp Suudi Arabistan’a devredildi.

Böylece egemenlik haklarımızı hırsız Suudi’lere devretmiş olduk.

Biz bu gibi baskıların geçmişte Osmanlı’da kapitülasyon döneminde olduğunu zannederdik, demek ki yanılmışız!

★★★

Tam 20 yıldan bu yana İsrail’i en büyük düşman olarak gördüler...

Ve ana avrat sövdüler.

Şimdi en üst düzeyde ilişki kurdular.

Yakında “dost ve kardeş İsrail” demeye başlarsalar sakın ola ki şaşırmayın.

Neden böyle oldu?

ABD dünya liderimize bastırmaya başlamıştı.

“Madem ilişkilerimizin düzelmesini istiyorsun, İsrail’i tanımak zorundasın!”

★★★

“Düşmanlarımız” arasında bir de Ermenistan vardı...

Şimdi Türk ekonomisi tıkanıp enflasyon zıplayınca, sıra Ermenistan’la barışmaya geldi.

Ermenistan’la gizli görüşmeler yapılıyor. Onlar her şeye razı.

Yakında karşılıklı olarak büyükelçilikler açılırsa sakın ola ki kimse şaşırmasın!

Bir de Mısır var.

Mısır Devlet Başkanı Sisi’ye ‘Laik tutumu” nedeniyle yıllardır bozuk atıyorlardı.

Şimdi pabucu pahalı görünce, ABD’nin de baskısıyla, Mısır’la da gizli görüşmeler başlatmak zorunda kaldılar.      

Bu durumda geriye sadece kaldı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi!

Bir süre sonra onlarla da barış çubuğu yakacaklar.

Sonra hep birlikte bağıracağız...

AKP iktidarı erdi muradına, biz çıkalım kerevetine!

Allah rızası için söyleyin böylesine çuvallayan bir dış politika olur mu?

Türkiye Cumhuriyeti böyle küçültülür mü?