Ekonomi ile alakalı, alakasız her bakanın hatta Cumhurbaşkanı’nın ağzından düşürmediği bir replik var; “Aslında ekonomimiz sağlam, sorunlar geçici...” Gayet normal, ne demelerini bekliyorsunuz ki?

Zira önemli olan yurtdışından bakılınca Türkiye ekonomisin nasıl bir çizgi çizdiği... Yoksa biz sabaha kadar ekonomimiz süper diyelim, sadece kendimiz çalıp kendimiz oynarız. Ülkeye para çekemezsek, kibarcası dış borçları öderken zorlanırız.

★★★

Görüşlerine en çok itibar edilen kuruluşların, ekonomisi kırılgan denilince örnek gösterdiği ilk ülke Türkiye olmaya devam ediyor.

Şimdi, bırakın kuruluşları kendi ülke yönetimlerinde söz sahibi olanlar dahi Türkiye’nin enflasyonundan, faiz politikasının tersliğinden dem vuruyor.

★★★

“Hızlı bir biçimde faiz artırmazsak Türkiye gibi oluruz!” Bu iddiaların temeli enflasyonun yüksekliğine dayanıyor.

Haliyle Türkiye’nin kamu finansmanındaki açıkları da eklenince ülke ekonomisinin giderek daha kırılgan hale geldiğinin üstü çizilerek anlatılıyor.

★★★

Ekonomide ikili delilik vardır. Hem yüksek cari açığı hem de bütçe açığını birlikte yürütmeye kalkışmak... Devasa karadeliği oluştururlar. Ülkeleri küçük sarsıntılar fazla etkilemez ama bunlar bir araya gelince önce ekonomiyi yutar sonra da tükürür...

Diğer yandan dünya piyasaların korkulu rüyası, Amerikan Merkez Bankası’nın arka arkaya yapacağı faiz artırımları... En fazla hasarı Türk ekonomisinin alacağı halde bu konuda hiçbir şey yapılmaması...

★★★

Önce ideolojik sebeplerle faizi düşür. Ardından kaçınılmaz olarak döviz kurları zıplasın... İş dayanılmaz hale gelince Kur Korumalı Mevduat diye bir garabet icat et. Bu kur korumalının yük oluşturmaması için doları baskılamak adına rezervleri satmaya başla... Rezerv ihtiyacı için abuk sabuk kuralları devreye sok...

E biz bunları önceden de yaşadık. Geçmişten hiç ders almıyoruz. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç bekliyoruz. Çapımızı belli ediyoruz.

★★★

Bundan tam 27 yıl önceye, 1994 yılına dönelim. Başbakan Tansu Çiller... O yıl, ekonomiyi toparlamak adına, tıpkı bugünkü gibi, “Enflasyonu düşürmeden faiz indirme” gafletine düşüldü.

Faiz ile enflasyon arasındaki makas açıldı. Sonuçta ne oldu? O da ilk başta kontrollü gitti ama 5 Nisan 1994 tarihinde yüzde 51 ile Cumhuriyet tarihinin en büyük 3’üncü devalüasyonu gerçekleşti.

Denklemi kurarken sadece faiz ve doları alırsan oynanan kumar illa bir yerde patlar.