Cumhurbaşkanı Erdoğan çok sayıda TV ekranına canlı bağlandı. Yoksulluk ve ekonomik kriz derinleşirken yurttaşlardan “dayanmalarını, sabırlı olmalarını” istedi;

Sabrın ölçüsü nedir?

Nereye kadar sabır?

Türkçede “çok sabırlı insanlar için” söylenen iki deyimi kullanarak; “Adam sabır taşı çıktı... Sabır taşı olsa bile çatlardı...” deriz. Demek ki, sabrın ölçüsü taş... Bu açıdan yorumlayınca sabır kiloyla ölçülüyor. Acaba kaç milyon ton sabır, “MAN Adası rezaletini” unutturabilir?

Rezaletle başladı.

Cumhurbaşkanı:

“Belgeler sahte”

Kılıçdaroğlu:

“Belgeler gerçek”

Cumhurbaşkanı:

“Gerçekse istifa ederim”

Kılıçdaroğlu:

“Etmezsen namertsin”

Dava açıldı.

Dolar mı gelmiş, dolar mı gitmiş? Dolarlar gerçek mi, dekontlar hakiki mi? Siwift göndermeli para hareketleri var mı? 15 milyon doların eşit şekilde paylaşılarak gönderildiği kişiler; Cumhurbaşkanı’nın eniştesi, dünürü, kardeşi, oğlu yaşıyorlar mı? Bu parayı hesaplarına alıp kabul ettiler mi?

Hepsi araştırıldı.

★★★

Araştırıldıkça...

Rezalet büyüdü.

“Kara para yıkama” merkezlerinden MAN Adası’nda “3 kilo patates fiyatı” sermaye ile kurulan Bellway Limited Şirketi’nden adları geçen ve sağ oldukları tespit edilen Cumhurbaşkanı yakınları; enişte, dünür, kardeş ve oğula toplam 15 milyon dolar geldiğini ilk önce Ankara Cumhuriyet Başsavcısı bulmuştu. MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) da yazdığı bir raporla “Gelen dolarların Halk Bank Galata Ticari Şubesi’ndeki hesap hareketleri ile bire bir aynı olduğunu” tespit etmişti.

Gelen dolar var.

Dolarlar gerçek.

Dekontlar hakiki.

Swift orjinal.

Alıcılar hayattalar.

Dünür.

Enişte.

Kardeş.

Oğul.

★★★

Rezalet bulaşıcıdır.

Bulaşır.

Rezalet hızla bulaşıyordu. Dolarlar gerçek, dekontlar hakiki olmasına ve 15 milyon doları dünür, enişte, kardeş, oğul eşit payla alıp hesaplarına geçirdikleri gerçek olmasına rağmen Kılıçdaroğlu’na büyük tazminat davaları açıldı.  4 mahkemenin hakimi değiştirildi. Alt mahkeme hakimlerinin “belgeler sahte” diye karar alıp Kılıçdaroğlu’nu tazminat ödemeye mahkum eden hükmünü üst mahkemeler “dekontlar gerçek” diyerek bozdu.

Dolarlar hakiki.

Gönderen belli.

Alan malum kişiler.

Vicdanlar kanadı.

En son Yargıtay üst mahkemesinin 4. Hukuk Dairesi de, Kılıçdaroğlu’nu halkı aydınlattığı için haklı buldu. Cumhurbaşkanı tarafı; “dolarlar uydurma, dekontlar sahte” diye tutturdukları için rezaletin içine gömüldüler.

★★★

Oysa Cumhurbaşkanı tarafı şu soruların cevabını halka verebilselerdi:

Soru 1:

Bu aile boyu 15 milyon dolar yurt dışında nasıl kazanıldı?

Soru 2:

Bu kazancın vergisi ödendi mi? Vergisi ödendiyse MAN Adası’nda şirket ilişkisi kurmaya neden ihtiyaç duyuldu?

Soru 3:

15 milyon dolar kazancın vergisi ödendiyse nerede ödendi?

Soru 4:

Enişte, dünür, kardeş ve oğul MAN Adası’nda tabela şirket ile para alış verişini hangi ticari amaç gözeterek kurdular? 15 milyon dolar yurt dışında kazanıldıysa ne alındı, ne satıldı, kaça alındı, kaça satıldı, ticari başarı nedir?

Soru 5:

15 milyon doların kazanılması sırasında bir “kara para aklama girişimi” oldu mu? Türkiye’de sık sık ilan edilen “Varlık Barışı” adlı yurt dışında tutulan dolarların Türkiye’ye getirilerek hiçbir vergi incelemesine konu yapılmadan temizlenip aklanmasında bu MAN adası dolarları da faydalandı mı?

★★★

Özetle:

Cumhurbaşkanlığı tarafı bu sorulara cevaplar verebilir, halkı gerçek bilgiyle aydınlatır, vicdanları ikna edebilirdi.

Yapmadı.

Cumhurbaşkanı şimdi bu büyük rezaletin hesabını nasıl verecek? Halktan sabır istiyor. Kaç milyon ton sabır MAN Adası rezaletini unutturur?