Ülkede gülen insanlarımızın sayısı azaldı. Bayram günlerinde bile kahkahalardan pek eser yok!

Ne oldu bize böyle? Neden karamsarız?

Durmak bilmeden, akın akın üzerimize gelen insafsız zamlar mı, yoksa işlenen hukuk cinayetleri mi neşemizi kaçırdı?

Yoksa, ahlâkın çöplüğe atılması mı morallerimizi bozdu?

★★★

Ülkemizin ahalisini kutuplara ayırdılar ne yazık ki...

Sevgi yerine öfke ve kin var... Dostluk yerine kavga... İnsanlarımız birbirlerine düşman gibi bakar hale geldi.

Ne yazık ki, bu durumu, ülke yönetiminin “Bizden olanlar” ve “Bizden olmayanlar” şeklindeki ayrımcı tutumu yarattı.

Kin ve öfkenin bıçaklarını bilediler!

Kardeş kardeşe bile ters bakar hale geldi!

★★★

İçeride kavga halindeyiz.

“Ortak Akıl” gitti... Ülkede artık tek kişilik yönetim şekli var.

İşler o nedenle karmakarışık...

Ekonomi darda, insanlar zorda...

Dışarıda itibarımız neredeyse kalmadı.

Öngörüsüz, hatalı davranışlar bizi dış politikada çıkılması zor bir batağa soktu.

Seçim, dertlerimizden kurtulmak için son şansımızdır. Bir yıl bir ay daha dayanacağız! Bu süreden önce umut yok!

★★★

Ulusça içinde bulunduğumuz ağır şartlar altında ümidimiz Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’dir.

İkisi de aslanlar gibi mücadele ediyor.

Kılıçdaroğlu, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için millete umut veren “6’lı masayı” toplamakla önemli bir siyaset ustalığı gösterdi.

Ayrı görüşlerdeki partileri bir araya getirmek zor ve meşakkatli bir iştir. Kılıçdaroğlu hem bunu başardı, hem de “mağdurların sesi” olmayı bildi.

★★★

Pahalılıktan, zamlardan, üst üste yığılan dertlerden nefes bile alamayacak duruma gelen millet umut ışığını Kemal Kılıçdaroğlu – Meral Akşener ikilisinde görüyor.

Kılıçdaroğlu diyor ki:

“Devlet vatandaşın hak ve hukukunu korur ama Saray bir avuç kişiye hizmet ediyor. Herkes mutsuz, herkes endişeli...

Eğer siz emekli olduğunuzda rahat yaşamak istiyorsanız, o zaman sandığa gidip, sizin vergilerinizi bir avuç kişiye tahsis eden bu düzene son vereceksiniz.”

Kılıçdaroğlu haklıdır. Ulusça yoksulluktan kurtulmanın başka çaresi yok!

Toplum vicdanında yara!


Osman Kavala’nın, siyasi bir kararla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmesinin yankıları sürüyor.

Yalnız Türkiye’de değil, Amerika’dan, Avrupa’dan bile protesto sesleri yükseldi. Kararın, Türkiye’nin başını çok ağrıtacağı anlaşılıyor.

Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, gönderdiği mesajla tepkisini şöyle dile getirdi:

“Karar, toplum vicdanında derin yara açmış, adalete olan güvenini sarsmıştır. Mahkeme salonlarında ‘Adalet Mülkün Temelidir’ yazar. ‘Adalet devletin temelidir’ anlamındaki bu özdeyiş, yargı önünde hiç kimsenin haksızlığa uğramadan adaletin gerçekleşeceği güvencesini ifade eder. Bu güvence devletin temelidir. Hiçbir kimsenin, hiçbir merciin bu temeli sarsmaya hakkı yoktur!”

TEBESSÜM

Demirel, Özal ve İnönü...


Eski liderler mizahı seven espri dolu insanlardı...

Mizah nedir? Hoşgörüdür, insanların kendileriyle barışık olmasıdır.

Turgut Özal hayli kilolu, Erdal İnönü ise ince yapılıydı.

Bir bayram günü Turgut Özal, Erdal İnönü’ye:

“Seni gören ülkede kıtlık var sanır, biraz yemek ye Erdal Bey” diye takılınca Erdal İnönü cevabı yapıştırdı:

“Sayın Özal, seni gören de, bu kıtlığın sebebini hemen anlar!”

Yine bir bayram günü Demirel’e sorarlar:

“Ülkenin durumunu bir kelimeyle izah eder misiniz?”

Demirel “Bir kelimeyle söyleyeceksem ‘Eyi” der ve ekler:

“Ama iki kelimeyle söyleyeceksem ‘Eyi değil”

GÜNÜN SÖZÜ


Büyük görünmek değil gerçekten “BÜYÜK OLMAK” önemlidir!