İlahiyatçı Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı çocuk istismarlarını ve gündemdeki olayları SÖZCÜ’ye değerlendirdi


Prof. Bayraklı, Türkiye’de infial yaratan cemaat liderinin kızını 6 yaşındayken evlendirmesine sert çıktı. Buna izin veren ve kabul edenin de münafık olduğunu söyledi. Prof. Bayraktar Bayraklı, “Dinimizde eğer bir insan veya cemaat, tarikat topluma kötülüğü boca ediyorsa münafıktır, nokta” dedi.


Çok benzersiz bir ülkede yaşamaktayız, bir yandan “Uzaya bir Türk’ün gönderileceği, Milli Uzay Programı Strateji Belgesi” hazırlandığı, uzay istasyonuna Türk Bayrağı dikeceğimiz, uzay eko sistemi filan anlatılıyor, acaba uzay aracı yaptık da ondan mı söz ediyorlar, yoksa uzaydan da arsa satışları mı başlatacaklar diye öylece masal dinler gibi dinliyoruz, diğer tarafta dünyanın en ilkel köşelerinde rastlansa dehşete düşürecek olayların arkası kesilmiyor. Türkiye bir cemaat liderinin kızının 6 yaşındayken evlendirilmesi ve yıllarca tecavüze uğraması olayıyla çalkalanırken Diyarbakır’da 13 yaşındaki kızın evlendirildiği ve hamile olduğu ortaya çıkıyor, Gaziantep’te bıçaklı bir sapık lise öğrencisi kıza asansörde saldırıyor, Konya’da okul müdürü lise öğrencisi bir genç kızı yalanla kandırıp 35 yaşında bir elektrikçinin cinsel istismarına yardımcı oluyor, Esenyurt’ta 15 yaşında kız çocuğa düğün yapılırken polis basıyor. Bunlar olurken birileri de medyada, sosyal medyada “küçük çocuklarla evliliğin doğal olduğu” gibi ifadeleri ceza almadan söylemeye devam ediyor. Bazı tarikat ve cemaatlerle, dini olduğu söylenen bazı vakıflarla, bunların yurtlarıyla ilişkili çocuk istismarlarını ve diğer olayları Türkiye’nin en deneyimli ilahiyatçılarından Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı ile konuştum.




Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı, 1968 yılında İstanbul İmam Hatip Okulu’nu, 1972’de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nü, 1975’te İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi, her biri 2’şer yıl olmak üzere psikoloji, felsefe, pedagoji eğitimi aldı. 1982’de aynı üniversitenin sosyoloji bölümünde doktorasını bitirdi.1993’te profesör oldu. İslam’da Eğitim adlı eseri Türkiye Milli Kültür Vakfı ödülüne layık görüldü. 21 ciltlik 12.500 sayfa Kur’an Tefsiri, Ayetlerin Işığında İman, Kur’an’da Hz. Peygamber, İbadet ve Ahlak Üzerine Sohbetler çok sayıdaki kitabından sadece birkaçıdır. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanlığı da yapan emekli öğretim üyesi Prof. Bayraklı’nın İngilizce makaleleri ve İngilizceye çevrilmiş bir kitabı vardır.)

■ Sayın Bayraklı, son kitabınız “Münafık” yeni satışa çıktı, arka kapağında İmam Gazali’nin “Mümin dini uğruna malını, münafık ise malı uğruna dinini feda eder” sözü var, Kur’an’a, ayetlere sık sık atıf yapılan bu kitapta özetle neyi anlattınız?


Bu kitabı Müslümanların içindeki münafıklar için yazdım. Geçmişten gelen her çağda her dinin mensupları içerisinde münafıklar olmuştur, halen de var ama ben Müslümanların içindeki münafıkları gördüğüm için böyle bir kitabı yazmak mecburiyetinde kaldım. Aslında Müslümanlara bir eğitim vermeye çalışıyorum; “Bak, sen kendini Müslüman görüyorsun ama münafıksın, farkında değilsin, ikiyüzlülük yapıyorsun, çifte standart oynuyorsun”, hatta bizim bazı Müslümanlar çifte standart değil 10 standart oynuyor.


ADAM “ALLAH BENİ GÖRÜYOR” DESE 6 YAŞINDAKİ ÇOCUĞU İĞFAL EDEBİLİR Mİ, BU MÜNAFIKLIKTIR!


■ Bu soruları sık sık soruyoruz, hem çok iyi Müslüman’ım deyip, her yere cami yaptırıp hem de yolsuzluklara, yasa dışı olaylara, çocuk ve kadınlara hatta tüm canlılara karşı şiddete göz yummak, ya da kendisi bu olayların içinde olmak. Dinle, inançla nasıl bağdaşabilir?


Allah Kur'an’la bizi eğitirken Müslüman’ın kaymaması gereken bir alan belirlemiş, o alan “münafıklık” alanı. Bizi eğitiyor ve münafığı tanıtıyor, tanıtırken mesela Tövbe Suresi 67’nci ayette münafığın özelliğini sıralarken Müslümana diyor ki “sen böyle olma”, münafık kötülüğü topluma boca eder, iyilikten alıkoyar. Eğer bir insan veya bir grup, bir cemaat, bir tarikat topluma kötülüğü boca ediyorsa o münafıktır, nokta. Münafık, Allah’ı unutur, yani bir iş yaparken “Rab’bim beni görüyor” demez, unutur onu. Aynen bugün yapılanlar, adam “Allah beni görüyor” dese 6 yaşındaki çocuğu iğfal edebilir mi, bunun Müslümanlıkla alakası yok, bu münafıklıktır. Bir insan “Allah beni görüyor” dese, 6 yaşındaki kızını müridine verir mi? Eliyle gönderiyor yahu, olacak şey mi bu? Çok kötü şeyler, Allah diyor ki “Münafık Allah’ı unutur, ben de onu unuturum” diyor. Allah’ın unuttuğu adamdır münafık aynı zamanda, dehşet bir şey! Şimdi şu hale bakın yahu, o insanlar Allah’ı unuttu, yaptıkları şeyler akıl almaz işler. Müslümanların münafık olmaması lazım, çifte standart olmaması lazım “münafığın en büyük alametlerinden biri yalandır” diyor. Allah, Kalem Suresi’nde Peygamber’imize der ki; “Yalancılarla beraber olma, çünkü onlar isterler ki sana yalakalık yapsınlar, sen de onlara yalakalık yapasın”. Bakın, aynen bugün gibi, siyasilere yalakalık yapanlar, etrafındaki yalakalar, ayette söylüyor. Dolayısıyla, ben eğitim için o kitabı yazdım, münafıklık aldı yürüdü, bunu yazıp anlatayım dedim.



BU SUÇLARI İŞLEYENLERDE ALLAH KORKUSU YOKTUR!


■ Üzerlerine dini kıyafetler giyerek “6 yaşında, 8-9 yaşında kızlarla evlilik olabilir” diyenler, büyük günahları suçları umursamazca işleyenler,  suç işleyenleri savunanlar sonra da gidip ibadet ediyorlar, bunlarda hiç Allah korkusu yok mudur?


Yoktur, çünkü onlar münafık. İnsan olan empati yapar, benim 6 yaşında bir kızım olsa onu birine verir miyim vermez miyim diye düşünür, bunların empati yapacak kültürü, bilgisi, Kur’an-din bilgisi yok, bunlar cahil adamlar. Bunların dinle alakaları yok.


■ Bir de üstelik Hz. Peygamber’in Hz. Aişe ile 9 yaşındayken evlendiği yalanını söyleyerek kendilerine dayanak yapmak isteyenler var aralarında. Oysa bunun doğru olmadığını birçok gerçek din bilimci açıklamıştı...


Bunu ben de televizyonda anlatmıştım. Hz. Aişe ile Hz Peygamber’in 9 yaşında evlendiğini söylerler, bu edepsizler Arap kültürünü bilmedikleri için böyle konuşuyorlar, Arap’lar İslam’dan evvel müşrik toplumda doğan ilk çocuk kız ise onu öldürürlerdi. Diğer kız çocukları ise öldürmezlerdi ama yaş büluğ çağından başlardı. Yani kız 9 yaşında deniyorsa onun üstüne bir 9 daha eklemeniz gerekiyor, Hz. Aişe evlendiği zaman 18 yaşındaydı, bu kültürü, bu bilgiyi bilmiyorlar. Dokuz yaşında demek, 18 yaşında demektir. Yani, modern hukukun İslam’la ilgili boyutu doğrudur, bir çocuk olgunlaşmadan hayatı karartılamaz, bu bir nevi hayatı karartmaktır çünkü o çocuk bir evliliği yaşayacak, yürütecek çağda değildir. Dolayısıyla, bu bir cinayettir, böyle bir fetva verilemez; 6 yaşındaymış yok 13 yaşındaymış, şöyleymiş böyleymiş, bu söylenemez. Böyle bir şeye dinden fetva bulamazlar, bu-la-mazlar. Nereden buluyorlar; tarikattan buluyorlar, mezheplerinden buluyorlar, cemaatlerinden buluyorlar, bunun dinle bir alakası yok ki? Nereden çıkarıyorlar bunu, bir de üstelik Peygamberimize iftira atarak yapıyorlar.


■ Sayın Bayraklı, lisans eğitiminizi sosyoloji üzerine yapmışsınız ve siz de “çocukla evlenmek cinayettir” dediniz, çocuk istismarı son 10 yılda yüzde 70 artmış, bu iyice vahşet boyutuna geldi, cezasızlık mı arttırıyor, yoksa başka nedenler mi var?


Hem erkeklere, hem kız çocuklara tecavüz var, bunun sebeplerinden biri cehalettir, yani o suçu işleyenlere çocuğa zarar vermenin vehameti anlatılmamış, hocalar abdest suyunu konuşmaktan bunları anlatamadılar. Ben binlerce sayfalık kitaplar yazdım, bakıyorum bize din anlatılmadı, biri bu. Diğeri, tarikat adı altında tecavüz suçu işlendiği zaman korunuyorlar, bunların üzerine gidilmiyor, tarikatlardan çekiniyorlar. Çeşitli açılardan çekiniyorlar.



BU SUÇUN CEZASI ÇOK AĞIR OLMALIDIR!


■ Oy açısından mı acaba?


Olabilir. Bu tip bir suç, çocuk istismarı affedilemez, korunamaz. O olayı koruyan adam aynen odur, bu konuda harekete geçmeyen, bunu cezalandırmayanların kendileri de aynı kafada demektir. Bu suçun cezası çok ağır olmalıdır. Bu tip davranışlar hem suçtur, hem de büyük günahtır. Suçtur; dünyevi ceza alması lazım, günahtır; uhrevi ceza alacak, ahirette cezasını çekecektir. Yani bu dünyada cezasını görmüş olmak onun günahını affettirmiyor. Dolayısıyla bu tip insanların ağır bir şekilde cezalandırılması lazım ki caydırıcı olsun, hukuk caydırıcı olduğu zaman eğitimle birleşir, hukuk ve eğitimin buluştuğu yer hukukun caydırıcı olduğu andır. Bizim bu konulardaki cezalarımız çok hafif, bir de koruyucu varsa o daha kötü.



ALLAH KUR’AN’DA “BEN SİZİ MERHAMET UĞRUNA YARATTIM” DİYOR


■ Aile Bakanı “Biz 6 yaşındaki kızın evliliği olayını 2 yıldır biliyorduk” demiş, suçlu cezalandırılmamış, hala tutuklanmadı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Adalet Bakanlığı'na yürüdü; “Devlet ayağa kalksın, bu organize kötülüktür” diyor. Tarikat ve cemaatlerin Adalet Bakanlığı dahil bakanlıkları paylaştıkları söyleniyor. Uzaya gitmekten söz edilen Türkiye’de hayvanlara yapılan vahşet de dahil olmak üzere bu olayların artmasının siyasetle ilişkisini nasıl görüyorsunuz?


İnsan yapısında 3 temel merkez var; zihin, gönül, nefis. Allah Kur’an’da bu 3 merkezi terbiye etmek istiyor, Kur’an’ı Kerim’in bütün ayetleri ferdi anlamda bu merkezleri eğitmek ister. Türkiye’de zihin eğitimi yapılıyor ama nefis eğitimi yapılmıyor. Bakıyorsunuz adam tahsil yapmış, yükselmiş ama bakıyorsunuz hala ham, çünkü gönül boyutu yok; sevgi, merhamet, sadakat, iman, saygı yok, başkasının hanımına, çocuğuna, aileye saygı yok. Empati de yapmıyor, “kendi kızına, karısına yapılsa ne olur” demiyor. Bir insana didaktik bilgiler vermek ama merhamet ve sevgi vermemek yanlıştır, Allah Kur’an’da “Ben sizi merhamet uğruna yarattım” diyor, Hud Suresi 119’uncu ayet, bakın merhamet uğruna yaratmış bizi. Uğruna yaratıldığımız değerlerden biri merhamettir ama bunların çoğunda merhamet yok, çünkü o eğitimi almadılar, sevgi eğitimi almadılar. İslam’ın önerdiği medeniyet sevgi medeniyetidir, sevgi çok büyük bir değerdir. Cinsel içgüdüyü de Allah vermiş ama sevgi eğitimi verirken cinsel içgüdünün disipline edilmesi de öğretilecek.



BUNLAR CÜPPE GİYİP SARIK TAKINCA KENDİLERİNİ HOCA ZANNEDİYORLAR, MÜNAFIKLIK BU İŞTE!


■ Peki, tarikat üyesi olan bu kişiler nasıl oluyor da “6 yaşında kızla evlenilebilir” diyor, çocuğa tecavüz ediyor? Kur’an’ı da okumuyorlar mı?


Bunlar cüppe giyip başına da sarık takınca kendilerini hoca zannediyorlar, sahte, münafıklık bu işte. Münafıklık cüppesi giyiyor, münafıklık sarığı takıyor. Bu adamlar kendilerini din adamı kabul edince fetva veriyor, veririm fetva diyor; “6 yaşında kız çocuğu evlenebilir”. Şimdi, bunların zihniyeti çok, çok bozuk, bunlar derler ki; “Cennete gittikleri zaman da hurilerle bir araya gelecekler”, adam cennette hurilerle buluşmak için namaz kılıyor, oruç tutuyor huriler için, yahu böyle bir kafa. Huri dediğin varlık melektir, onların cinsiyeti olmaz, bu kadar basit. Cenneti ne hale getiriyorlar...


■ Bir de cennette ırmaklardan şarap akması meselesi var, onu da söylüyorlar, cennette akacaksa Allah içkiyi dünyada neden günah saysın?


Öyle bir mana veriyorlar ki cahiller, oysa o kelimenin manası orada şerbet demektir, alkol ırmağı değildir, şarap ırmağı değildir. Bunların beyni yok, bunlara nasıl din adamlığı yaptırılır, nasıl fetva verdirilir hayret ediyorum. İşte bu yüzden bizi Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirmediler.



DİNİN KAYNAĞI KUR’AN’DIR, ALLAH’TIR, PEYGAMBER’İN SÖZLERİ BU DİNİN RAKİBİ DEĞİLDİR


■ Kur’an için “Müslümanlık sadece Kur’an değildir, Kur’an ve sünnettir” diyerek hadislerden bahsediyorlar. Oysa hadis uzmanı eski Diyanet Başkanı Mehmet Görmez “Hadislerin yüz binlercesi sahtedir” demişti. O hadislerin çocuklara, kadınlara, hayvanlara şiddette rolü nedir?


Hz. Peygamber Allah’ın rakibi değildir, dini koyan Allah’tır, Allah tektir, din tekdir, Peygamber’in sözleri bu dinin rakibi değildir. Bunlar, Hz. Peygamber’in hangi ayeti nasıl tatbik ettiğini bize söylemiyorlar, Peygamber’in nasıl tatbik ettiği ayetin içinde var zaten, onun için sünnet dinin kaynağı değildir, kaynağı Kur’an’dır, Allah’tır başka bir şey olamaz. Ama maalesef imam hatiplerde ve ilahiyatlarda bile yanlış öğretiliyor. Mesela İslam Ansiklopedisi Kitap maddesini açın bakın; ne yazmış biliyor musunuz; “İcma, Kur’an’dan önde gelir”. Düzelmesi gereken daha çok şey var, siz bir kısmını görüyor ve şaşırıyorsunuz.



KADININ SAÇI GÖRÜNDÜ DİYE ONU CEZALANDIRMAYA KALKMAK ALLAH’TAN ÇOK ALLAH KESİLMEKTİR!


■ İran’da haftalardır devam eden bir halk ayaklanması var. Siz “Sarık takınca, cüppe giyince kendilerini hoca zannediyorlar” dediniz. İran’da da halk kampanya gibi sokakta yürüyen mollaların sarıklarını eliyle yere atıyor, İran’da size göre neler oldu?


Bir ülkede sorgulayıcı akıl, özgür düşünce yoksa o toplum geleceğe değil, geçmişe sığınır. Geçmişin hurafelerine, yanlışlarına küfür gözüyle bakar, onlara sığınır. Oysa Allah akılı geleceğe yönelik yaratmış, böyle çalışır. Arkaya sadece bakarız, onun için Allah gözlerimizi kafamızın önüne koydu, arkasına koymadı. Arka demek “mazi” demek, bizim hedefimiz daima ileri olacak. Onun için Kur’an’da ahiret inancı vardır, yani geleceğe göre hayatı planlamak gerekiyor, geçmişe göre değil. İran’da ve bizim ülkemizde de veya başka İslam ülkelerinde sorun bu. Ülkenin insanları hayatı geleceğe doğru planlayamıyorlar, bu sefer geçmişe doğru 5 asır, 10 asır evvelki şartlarla bugünü planlayamazsınız, mümkün değil. Olay şu; bugünün toplumunu Hz. Peygamber dönemine götüremezsiniz, ne yapacaksınız, Kur’an’ı Kerim’i bugüne göre yorumlayacaksınız, bugüne göre anlayacaksınız. Böylece geleceğe kapalı olan, özgürce düşünemeyen toplumlar “Bir kadının saçı göründü diye” onu cezalandırmaya kalkıyor, bu ne demektir; Allah’ın cezalandırmadığını ben cezalandırıyorum”, Allah’tan daha fazla Allah kesiliyorlar. Esas konu, ülkenin akademisyenleri, üniversitelerinin geleceğe doğru çalışması lazım, geçmişin sarıklarını, şalvarlarını takva zannediyorlar.



İRAN’DA DA TÜRKİYE’DE DE CEHALETLE AYDINLIĞIN KAVGASI VAR!


Oysa Allah A’raf Suresi 26’ıncı ayetinde der ki “Giydiğiniz elbiseler sadece sizin avret yerlerinizi örter ama benim için önemli olan takva elbisesidir. İç elbisesidir, akıl, takva elbisesidir. Bunu bilmeyen adamlar dönüyorlar sarıkla, şalvarla takva arıyorlar, böyle bir şey yok, oysa bunun önemi sadece avret yerlerini örtmesidir. İran’da ve İslam aleminde bu sorun var, yani gelecekle geçmişin çatışması var. İleriye doğru gitmek isteyenlerle geçmişe doğru gitmek isteyenlerin mücadelesi var, bu Türkiye’de de var, işte tarikatların mücadelesi budur; cehaletle aydınlığın kavgası var. 22 yaşında bir kız çocuğunu “saçları göründü diye” ölümüne kadar götüren korkunç bir yobazlık, korkunç bir karanlıktır bu, İran karanlıktadır. Cehaletle aydınlığın mücadelesi Kur’an’da var,  Allahü Teala bunları söylüyor, aynısını  Hz. Musa’ya da söylüyor. Olay budur.