Eski Maliye Bakanı, CHP Milletvekili Abdüllatif Şener, memleketin halini SÖZCÜ’ye değerlendirdi...


Şener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Aynı gemideyiz yükü beraber taşıyacağız” sözlerine yanıt verdi: Sen vatandaşı ezen politikaları uygulayansın. Vatandaşın kenara koyduğu kefen parası bile eriyor...

Türkiye zaten önemli sorunlarla boğuşurken bir de “Rusya-ABD ve NATO savaşı çıkarsa sorunlarımız nasıl katmerlenir” diye düşünmeye başlayacağız. Rusya, Pazartesi akşamı Ukrayna’nın doğusunda Rus ayrılıkçıların kontrolündeki Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıdığını açıkladı ve arkasından da bu iki “halk cumhuriyetinde” operasyon başlattı. BM, NATO-ABD, AB şiddetle karşı çıktılar. Bu gerilim sürer ve savaşa dönüşürse -geçen hafta yaptığım röportajda Siyaset Bilimci Prof. Dr. Hasan Köni’nin açıkladığı gibi- 3’üncü Dünya Savaşı çıkar mı, Türkiye NATO ile Rusya arasında çok zor bir durumda kalır mı, Suriye’de-Ege’de-Doğu’da aleyhimize gelişmeler olur mu, bunlar önümüzdeki günlerin önemli tartışma konuları olacak. Bu arada biz kendi içimizdeki siyasi ve ekonomik ciddi sorunların da çözülmesini beklemekteyiz, halkın yüzde 80’i hayat pahalılığından bezmiş durumda, acaba bu bunalımdan çıkmanın yolları var mı bunu arıyor ve talep ediyoruz. Hepimizin cevabını beklediği gündemin önemli konularını eski Başbakan Yardımcısı, CHP Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener’le konuştum.

■ Fahiş zamlarla gelen elektrik faturaları hâlâ halkın gündeminin bir numaralı konusu, protesto gösterileri sürüyor ve bu arada Enerji Bakanı Fatih Dönmez “indirimli tarifeden” söz etse de elektrik dağıtım şirketleriyle yaptığı görüşmeden bir sonuç çıkmadığı haberini duyduk. Hükümet “Bu zamları devlet yapmadı” diyor, dağıtım şirketleri “Zamlar bizim sorumluluğumuzda değil” diyor, onlar da indirim yapmazsa halk ne yapacak?

Elektrik zamları devletin zamlarıdır. Nitekim EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) bir devlet kurumudur, yapmış olduğu açıklamada “Hiçbir görevli dağıtım şirketi fiyat belirleyemez, fiyatları biz belirliyoruz” dedi. Dolayısıyla, iktidar bu zamları belirleyendir. Diğer taraftan zamların ekonomik sebeplerinden de iktidarın kendisi sorumludur. Dolayısıyla elektrik faturalarındaki fahiş artışın bir numaralı mutlak sorumlusu iktidarın kendisidir. Bunun çözümünü bulmak da iktidarın görevidir. Aklına geldiği zaman, kendi işine gelen alanlara Hazine’yi bol keseden dağıtan iktidarın, elektrik faturalarından mağdur olan vatandaşlarımızın sorununu çözmeme gibi bir durumu olabilir mi?

■ Devlet Bahçeli de söylemiş. İktidar ortağı ama “elektrik, doğalgaz zamları geri alınmalı” demiş. Kim ve nasıl geri alacak peki?

Bunu hükümetin kendisinin finanse etmesi lazım. Burada fiyatlar niye artıyor, önemli hadise o zaten. Elektrik Üretim A.Ş.’de, elektriğin üretildiği yerden çıkış fiyatı 32 kuruş, elektriği bu fiyattan veriyor ama ortaya özelleştirmeyle çıkan şirketler spot piyasadan daha pahalı fiyata; 150 kuruştan alıyor. Şimdi, 32 kuruştan elektriği üretip verirken, diğer üreticiler neden 150 kuruştan veriyorlar, burada bir numaralı sorumluluk hükümettedir. Bu elektrik üretimini ve piyasayı nasıl düzenlemiştir?

■ Bu durumda, Enerji Bakanı özel dağıtım şirketleriyle görüşünce neden sonuç çıkmıyor?

Bunlar daha çok hükümetle irtibatlı firmalar olduğu için hükümetin buradaki fiyatları indirme niyetinde olmadığını gösteriyor. Şimdi ekonomik kriz var diye yollar, köprüler üzerindeki geçiş garantilerini düşürdü mü? 4 senedir bu ülkede kriz var, vatandaş perişan, hiç “Bu ödeme garantilerini azaltalım, milyar dolar karlar elde ediyorlar, bunları düşürelim” diye bir çabaya girdiklerini gördünüz mü? Acaba bu 5 müteahhidin cebine mi giriyor, yoksa bilmediğimiz gizli ortakların cebine mi giriyor o da belli değil. Soruyorsunuz, ya “ticari sır” ya “devlet sırrı” veya “banka sırrı” diyorlar, her şey gizli. Hepsinin altında gizli ortaklar var, bu gizli ortaklar “karar vericilere kadar” uzanan kişilerden oluşuyor.

Doç. Abdüllatif Şener, Refahyol Hükümeti’nde Maliye Bakanı, 2002-2007 yılları arasında Erdoğan liderliğindeki AKP hükümetinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmış, 2018’de CHP’den Konya Milletvekili seçilmiştir. Siyasete girmeden önce Hacettepe Üniversitesi Maliye Bölümü’nde öğretim üyeliği yapan Şener, Maliye Bakanlığı’nda “Gelirler Kontrolörü” olarak çalışmıştır.

Erdoğan, HDP oylarını almak için can atıyor


■ HDP “Ben ayrı ittifakla seçime gireceğim” demesine rağmen iktidar tarafından devamlı olarak muhalefet partileriyle beraber gösteriliyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Erdoğan, MHP oylarının seçilmesine yetmeyeceğini gördüğü için arayışlar içerisinde. Boş durduğunu zannetmeyin, şu anda HDP oylarını almak için en fazla can atan isim, çünkü başka çıkış yolu da yok. 7-8 ay önce Karayılan, Erdoğan’ın Kandil’e  heyet gönderdiğini söylemişti ve aynı gün yayın yasağı getirilmişti. Kendisinin bir takım temaslar içinde olmadığını kimse söyleyemez.

Hiç bu kadar derin herkesi mahveden bir kriz yaşanmadı


■ Siz “hükümet sorumlu” diyorsunuz ama Cumhurbaşkanı Erdoğan “Aynı gemideyiz, yükü de beraber taşıyacağız” diyor. Bu yük çok ağır, nasıl taşınacak?

Bu cümle vatandaşın acısıyla dalga geçmek demektir, böyle bir şey yok. Bir kere nerede aynı gemidesiniz? Sen sarayda yaşıyorsun, 1100 tane odan var, 13 tane özel VIP uçan sarayın var, yazlık sarayın var, kışlık sarayın var, evinin sarayının masrafları için 1 lira ödemiyorsun, böyle birinin “hepimiz aynı gemideyiz, sizin durumunuz neyse benim durumum aynı” anlamına gelecek bir şey söylemesi mümkün değil. Sen vatandaşı ezen politikaları uygulayansın, bu politikalarından ezilen de vatandaşın kendisidir, ezenle ezilen aynı gemide olur mu? Siz aynı sınıftan bile değilsiniz, sınıflarınız bile ayrı.

■ Uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Fitch Türkiye’nin kredi notunu ‘BB-‘den ‘B+’ya düşürdü. Aynı şekilde Türk Telekom, Şişecam gibi şirketlerin de notunu düşürdü. Ama Cumhurbaşkanı “Türkiye ekonomide tarihinin en güçlü dönemine girmektedir” diyor. İkisi bir arada nasıl olabilir?

Sayın Erdoğan vatandaşın acısıyla alay etmeye devam ediyor.  1929 dünya krizini bir tarafa çekin, cumhuriyet tarihi boyunca bu ülke böylesine derin ve kapsamlı, bu kadar uzun süreli bir krizi hiç yaşamamıştır, hiç. 2018’in Ağustos’undan beri memleket krizde, vatandaş cayır cayır yanıyor. Hiç bu kadar derin, yaygın, herkesi mahveden bir ekonomik kriz hiç yaşanmadı.

Kurtuluş isteyen vatandaşın aynı zamanda seçim istemesi gerekir: “Bu iktidardan rahatlama bekleyenler hayal kırıklığına uğrar” diyen Şener’e göre ülkenin rahatlaması için seçime ihtiyaç var. Şener, “Kurtuluş isteyen vatandaşın aynı zamanda seçim istemesi gerekiyor” dedi.

Halk, ‘kur korumalı mevduat’ dahil tüm yatırım araçlarında zarar ediyor


■ Erdoğan “zor bir dönem geçiriyoruz, yükü birlikte taşıyacağız” dediği sırada “Türkiye, tarihinin en güçlü dönemine girmiştir” diyor. Acaba uygulanan politikalarla, örneğin kur garantili TL hesapları ekonomiyi mi düzeltiyor, yoksa gerçekten aynı gemideyiz ve batıyor muyuz?

Söyledikleri hiçbir söz doğru çıkmıyor, düşünün Cumhurbaşkanlığı’ndaki Finans Ofisi Başkanı’nın “Ocak ayında enflasyon negatif çıkacak” dediği enflasyon, 15 gün sonra yüzde 49 çıktı. Piyasayı kestiremeyecek olan biri Cumhurbaşkanlığı sarayında ekonomi politikalarının başında oturuyorsa bu hükümetin ekonomiyi çözme konusunda hiçbir şey yapamayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

■ Uluslararası prestijli ekonomi gazetesi Financial Times, Erdoğan’ın alışılmadık ekonomi politikaları konusunda “Erdoğan’ın lirayı sabit tutma kumarı” diye yazmış. “Eğer enflasyon yüzde 50’nin üzerine çıkarsa kur korumalı mevduat devam edebilir mi? Rusya’dan güçlü turizm Ukrayna gerilimiyle gerçekleşmezse Türkiye ne duruma gelir” diye soruyor. Siz ne diyorsunuz?

Bütün tasarruf araçları enflasyonun altında kaldı ve önümüzdeki aylardaki enflasyonların da yüksek seyredeceği bilinen bir gerçek. Toptan ürünlerdeki TÜFE enflasyonu şu anda yüzde 94, çok yüksek bir enflasyon var, onun için “kur korumalı mevduat” dahil her türlü yatırım aracında parasını tutan zarar ediyor, köşeye koyduğu 3 kuruş kefen parası eriyor gidiyor. Harcasa piyasa pahalı, yatırım aracında tutsa eriyor, yani vatandaşı çaresiz bırakan bir hükümet!

■ Kur korumalı mevduat hesabında eriyor mu?

Orada da eriyor, kurun artmadığını düşünün, yüzde 17 faiz veriyor, enflasyon yüzde 49, önümüzdeki ay yüzde 50’nin üzerinde olacak, bir sonraki ay da yüzde 60 olacağını farz edin -yıllık olarak tabii- böyle bir durumda parasını kur korumalı mevduatta tutanların parası da eriyor, Türk Lirası’nda tutanların parası da eriyor, dövizde tutanların gelirleri de enflasyonun altında kalıyor. Köşeye üç kuruş koymak isteyen vatandaşların yapabilecekleri hiçbir şey yok. Bence önümüzdeki aylar boyunca enflasyon artışı kurun üzerinde seyredecek, dolayısıyla dövizdekilerin varlıkları da reel olarak azalacak.

Rusya ile ilişkiler bozulursa, bize faturası ağır olur


■ İsrail gazetesi Haaretz “Türkiye’nin Ukrayna’ya SİHA desteği vermesine misilleme olarak Rusya Suriye’de PPK-YPG’ye destek vererek Türkiye’yi can evinden vurabilir, Türkiye bunun bedelini Suriye’de ödeyebilir” diyor. Bu savaş gerçekleşir ve Türkiye birkaç cepheden zor durumda kalırsa işin içinden nasıl çıkacağız?

Türkiye’nin izlediği politika, geleneksel politikanın dışında gelişiyor. Dünyanın değişik yerlerinde bir taraftan Ruslarla sıcak alanlarda iç içe girmiş, bir taraftan ABD ile sıcak alanlarda iç içe girmiş bir Türkiye var, o bakımdan Türkiye için riskli bir süreç söz konusu. Bir denge politikası uygulanması ve kontrollü davranılması gerekir ama umarım ki Ukrayna’da iş bir sıcak çatışmaya varmasın. Bu hem Türkiye’nin turizmini etkiler, turistin yüzde 25’i oradan geliyor, hem gıda ithalatının ağırlıklı olarak yapıldığı bölge orasıdır, hem akaryakıt doğalgaz ve petrol ithalatının önemli bir kısmının yapıldığı bölgedir, Türkiye enerji ve turizm açısından Rusya’ya bağımlıdır, tedarik zincirlerinde bozulmalar olabilir, fiyatlarda artış olabilir, bunların hepsi Türk ekonomisine zarar verir. Ama buna rağmen tarafsız bir politikayı korumaya çalışmalıyız. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre Boğazlar’dan gemilerin geçmesi bize bağlı. Ama NATO’nun veya Rusya’nın lehine mi işletmek zorundayız? NATO’nun içindeyiz ama biz kendi prensiplerimizi uygularız.