Ülkenin hak savunucularını hücrelere kapatan Gezi Davası kararları; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “devrimsel çıkışlarına” yol açtı.

Her iki liderin konuşmalarının ortak paydasını oluşturan “yoksullukla mücadele” kararlılığı; siyasi analizlerin gerisinde kaldı.

Liderlerin konuşmalarını hatırlayalım...

Kılıçdaroğlu: Ülkeyi kaçak sığınmacılarla dolduranlarla kavga edeceğiz, beş paraya vatandaşlığı satanlarla kavga edeceğiz, yabancılara daire satılsın diye emlak desteği çıkanlarla kavga edeceğiz, ülkede milyonların elektriğini kesen çetelerle kavga edeceğiz.

Akşener: “Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret!”

CHP’nin sosyal demokrat bir parti olarak savunduğu ekonomi politikalarının yabancısı değiliz.

Sağ gelenekten gelen ve yeni kurulan İYİ Parti’nin altını çizdiği sosyal devlet anlayışını anlamak ve anlandırmak için ise gayret gerekiyor.

Bunun için akademik kariyerlerini İYİ Parti çatısı altında siyasete katan Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz, Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale’nin sesine kulak vermek kolaylaştırıcı olacaktır.

Prof. Dr. Ümit Özlale


Akşener’in 1908 Tanzimat Hareketi’ni referans alan “özgürlük, adalet, eşitlik, demokrasi” vurgusu, AKP’nin sırtını iktidara yaslayan zengin zümreyi kollayan siyasal ve ekonomi modeline itirazdı. Anadolu’ya yaptığı esnaf ziyaretlerinin birinde karşılaştığı gençle yaptığı sohbette, sol bir söylem olan “sınıfsal temele” yaptığı gönderme de dikkatimi çekmişti.

Akşener’in sosyal medyasında paylaştığı, “Altyapı üstyapıya göre değil, üstyapı altyapıya göre şekillenecek. Yatırımları; sarayın amatör oligarklarını zengin etmek için değil, milletimizin ihtiyaçlarını gidermek için yapacağız” sözlerini aynı felsefi yaklaşımın yansıması olarak okumak yanlış olmaz.

Fırsat eşitliğinin ekonomik sınıflar arası geçirgenliği sağladığını belirten Özlale, “Gelir eşitsizliğinin temelinde fırsat eşitsizliği var. Bu açıdan özellikle çocuklar ve gençlerin yaşamlarının her aşamasında sosyal devleti yanında hissedecekleri bir kalkınma anlayışını benimsiyoruz” diyor.

Fakirden aldığı parayı zengine veren kur korumalı mevduatın tabuta çakılan son çivi olduğunun altını çiziyor.

Özlale, 1 Mayıs İşçi ve  Emekçi Bayramı’mızı kutluyor. Umarım, dilerim; bugün tüm yurtta aynı farkındalık olur.

“Hak temelli davaların alın terinin yanındayız”


İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale ile sohbetimiz soru-cevap olarak ilerliyor...

■ Ekonominin sorunlarına sınıf temelli yaklaşım, sağ partilerin tezi değildir. Siyaset yelpazesinin neresindesiniz?

Benim Almanya’da doğan işçi çocuğu olarak, Bilge Yılmaz’ın
bir öğretmen annenin çocuğu olarak sahip olduğu şansı çocuklarımız yakalayamayacaklar; temel mesele bu.

■ Patronlardan nasıl tepki alıyorsunuz?

Toplumun hızla yoksullaşması, gelir eşitsizliğinin artması, toplumsal barışı tehdit ediyor. Bu durumdan kuşkusuz iş dünyası da tedirgin oluyor. İş dünyasının bir kısmı sığınmacılarla ilgili çıkışlarımızda bizimle aynı düşünmüyor. Düşük ücretlere güvencesiz koşullarda çalışmaya razı olan Suriyelilerin,  Afganlıların bizim çalışanlarımızın elinden işleri almasına karşı çıkıyoruz. Bu insanların insani olmayan koşullarda çalıştırılmasına da karşı çıkmamız gerek. Her açıdan toplumsal huzuru tehdit eden ve ne iktisadi, ne de sosyal açıdan sürdürülmesi mümkün olan bir durum söz konusu.

■ Sermayeyi kayıt dışılıkla mücadele etmeye nasıl razı edeceksiniz?

Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde kayıt dışı faaliyetlerin ülkemizdeki kadar fazla olduğunu göremezsiniz. Asgari ücrette eşitlenen, düşük ve güvencesiz işgücü üzerinden rekabeti kurgulamaya çalışan bu sistem ülkemize yoksulluk ve gelir eşitsizliğinden başka hiç bir şey getirmez.

■ Ekonomik yük ağır. 6 muhalefet partisini biraraya getiren masanın en azından 2 büyük ortağı İYİ Parti ve CHP yoksullaşma ile mücadele konusunda ortaklaşan görüşlere de sahip. Üçüncü buluşmasını geride bırakan 6’lı masa neden henüz ekonomi programını ilan etmedi?

6’lı masa çok önemli konularda mesafe kaydetti. Devamı da gelecek. Enflasyonla ve yoksullukla mücadele, fırsat eşitsizliği gibi önemli konular da bu masa etrafında detaylarıyla konuşulacaktır elbette.

■ Tek tek partilerin programını açıklamasını mı bekliyorsunuz?

6’lı masayı her partinin aynılaşacağı bir süreç olarak görmek bence yanıltıcı olur. Ülkenin temel sorunları tespit edildikten sonra bir öncelik listesi oluşturulur ve bir ilkeler bütünü üzerinde uzlaşılır. Daha sonra da her parti ekonomi ve kalkınmanın da dahil olduğu alanlarda bu ilkeler bütünü ile uyumlu olacak şekilde kendi programlarını kamuoyuyla paylaşır.

■ 6’lı masadan ortak bir ekonomi programı çıkmama riski var mı?

Bugün en kötü ekonomi kadrosu kimde diye soracak olursanız hiç düşünmeden AK Parti’de derim. Ülkenin hazinesini Nebati’ye, Merkez Bankası’nı da Kavcıoğlu’na emanet eden bir parti mevcut alternatifler arasında en kötü seçim olacaktır diye düşünüyorum.

■ Fransa’da aşırı sağcı parti ülkede yoksulluğun artmasıyla, ülkede alternatif haline geldi. Türkiye’de de siyaset zemini uçlara kayar mı?

Çok sevdiğim bir söz var: Tarihi unutanlar kaybetmeye mahkumdur. Nasıl Büyük Buhran beraberinde aşırı sağın yükselişini getirdi, dizginlenmeyen azgın bir kapitalizm ve yarattığı tahribat da bir süredir dünyada görmek istemediğimiz türden siyasetçilerin hortlamasına yol açıyor. Merkezdeki partiler artan yoksulluğa eşitsizliğe makul çözümler getirmedikçe, hem toplumsal huzursuzluk artıyor, hem de insanlar çözümü uçlarda arıyorlar.  O yüzden bizden sonraki nesile daha kötü bir miras bırakmamak için bizlere büyük sorumluluklar düşüyor. Vatandaşlarına insana yakışan bir hayat sunacak sosyal devleti inşa etmeliyiz.

■ İYİ Parti’yi “aşırı sağın” panzehiri olarak mı görüyorsunuz?

İYİ Parti olarak yoksullukla mücadele ederek, fırsat eşitliğini savunarak, kapsayıcı bir büyümeyi öncüleyerek, dar gelirlinin yanında olarak; aşırı sağın, ötekileştirici şeytanlaştırıcı tutumuna karşı makulü temsil ediyoruz. Kalkınma olmadan sağlanacak bir ekonomik büyüme kısa ömürlü olacaktır.

Özlale, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bir makarna fabrikasında işten atılan işçilerle.


■ Geçtiğimiz yıl yüzlerce iş yerinde grev vardı. İşçilerin yanında yer aldığınızı düşünüyor musunuz?

Halkla buluşuyoruz asıl olarak; ziyaretlerimizin adı “esnaf ziyareti”... Örneğin İstanbul İl Başkanımız Buğra Kavuncu motor kuryelerin eylemleri başta olmak üzere birçok haklı protestoya destek verdi. Tekirdağ’da Kod 29 gerekçe gösterilerek yerlerine Suriyeli işçiler alınmak suretiyle işten çıkarılan fabrika işçilerine destek verdim. Kendilerine Meclis kürsüsünü açtık. Sokakta yalnızca esnafın değil, öğrencinin, emeklinin, çiftçinin, asgari ücretlinin, EYT mağdurunun yanındayız. Hak temelli davaların, alın terinin yanındayız.