“‘Tanrım’ dedi Mary gülümseyerek, ‘dün gece biri beni yatağa attı, kimdi acaba?’”

Batı’da popüler öykü-roman yazmanın ana kuralı olarak bu cümle gösterilir. Çekici bir eserin olmazsa olmaz tema örgüsü buydu:

“Tanrı”, din-inanç...

“Mary”, soyluluk-zenginlik...

“Gülümseme”, mizah...

“Gece”, gizemlilik...

“Yatağa atmak”, cinsellik...

“Kim acaba”, merak...

Şuraya getireceğim konuyu:

-Amerikan teknoloji tekeli, ne derece özgürlükçü?

-Amerikan teknoloji tekeli, insanlara ne düşüneceğini, ne yazacağını mı dayatıyor?

-Amerikan teknoloji tekeli, kendi safında olmayanı yok mu sayıyor?

Pek konuşmadığımız-tartışmadığımız gerçekle yüzleşme zamanı gelmedi mi?

-İnsanlar mecbur mu; Facebook gibi düşünmeye?

-İnsanlar mecbur mu; Youtube gibi düşünmeye?

-İnsanlar mecbur mu; Instagram gibi düşünmeye?

-İnsanlar mecbur mu; Twitter gibi düşünmeye?

Sert bir dayatma ile karşı karşıyayız: “Benim belirlediğim sınırlar içinde düşünmek-yazmak zorundasın” diyor bu küresel şirketler; başka türlü bir “roman” kabul etmiyorlar!

-Benim dediğime sen de “diktatör” diyeceksin.

-Benim dediğime sen de “bilim” diyeceksin.

-Benim dediğime sen de “soykırım” diyeceksin.

“Salt benim doğrumu” savunacaksın...”

“Benim yanlış dediğime sen de yanlış diyeceksin...”

“Ancak çizdiğim düşünce çemberinin içinde tartışabilirsin, yoksa seni çemberden atarım!”

Emperyalizmin dijital diktatörlüğü, “özgürlükçülük”- “devrim” adıyla yutturuluyor!

BAŞKASININ KAFASIYLA DÜŞÜNMEK


Dünyaya hâkim gücüyle Amerikan teknolojisi her veriyi tekeli altına alıp, kontrol etmek istiyor.

Bin yıl önce toprağı/ araziyi...

Beşyüz yıl önce makineyi/ fabrikayı...

Yüzyıl önce finansı/ parayı ele geçiren bir avuç kişi/grup...

Bugünün en büyük ekonomik varlığı veri mülkiyetinibilişim gücünü hakimiyeti altına alıyor.

Ve:

Günümüzde büyük güce dönüşen verinin, sadece istediği gerçeklikte kullanılmasına izin veriyor. İnsanı, yüklediği “kodlar” ile yapay zekaya dönüştürüyor.

Peki, ortaya çıkan bu sisteme/düzene “demokrasi” diyebilir misiniz?

Demokrasi, bilgiyi dağıtma-her türlü bilgiye sahip olma özgürlüğüdür.

Diktatörlük ise, tüm bilgiyi tek elde tutma otoritesidir.

“Zihin mühendisliği” merkezi Amerikan teknolojisi, size demokrasi mi getiriyor, yoksa diktatörlük mü dayatıyor?

Bilgi tek yönlü olursa/ karar alma mekanizmasında sorun ortaya çıkacağı belli değil mi?

Tek boyutlu kökten bir değişimle karşı karşıyayız.

Gerçek şu:

Bilgiyi/veriyi istedikleri gibi işleyerek-tasarlayarak sizi, kendi kafalarıyla düşündürmek istiyorlar.

Onlar, her dediklerini hakikat sanıp tekrarlayan “papağan” yaratmak istiyorlar.

Sadece bilgiyi değil analitik düşünceyi de katlediyorlar.

Evet, karşınızda yeni bir “doğal ayıklama” var; ve bunu Amerikan küresel teknolojisi yapıyor.

Dünya hızla baskıcı-otoriter bir rejim altına sokuluyor!

TEHLİKELİ GELİŞME


Sesinizi duyuyor gibiyim; “biz ne yapabiliriz ki?”

Tek cümlelik yanıt vereyim:

-Çok kutuplu-rekabetçi dünyaya mecburuz; hemen her konuda...

Tek kutuplu dünyada Amerikan hegemonyası insanı-doğayı “cehenneme” sürüklemeye devam ediyor. Son yıllarda bu kaçıncı savaş? Çünkü:

ABD küresel şirketleri eliyle farklı görüşün ifade edilmesine izin vermiyor. “Sen bizim babamızsın sen ne dersen o olur” buyurganlığını dayatıyor!

Baksanıza: ABD’ye göre, Venezuela liderleri Chavez diktatördü, Maduro diktatördü. Yıllardır bu ülkeye sert ambargo uyguluyorlar.

Ukrayna Savaşı sebebiyle ABD önceki gün, Rusya’ya petrol ambargosu kararı alınca Venezuela ile görüşmelere başladı! Eee ne değişti? Amerikan yönetimi benzerini İran yönetimiyle de yapıyor! Eee ne değişti?

Her olayın gerçekliğini ABD, çıkarına göre dizayn ediyor; ve sizlerden her konuda Amerikan kafasına göre tavır almanızı istiyor.

Korkutucu bir gelecek ile karşı karşıyayız.

Diyalektik düşünce/ tez-antitez karşıtlığı ortadan kaldırılıyor. Tez, direk sentez olarak sunuluyor. Hiçbir çelişki kabul edilmiyor. Diyalog yerini monologa bırakıyor...

İtibariyle her karşı görüş/ antitez cezalandırılıyor. Örnek vermeliyim:

Bu köşede, “soykırım dil düşmanıdır” deyip, Osmanlı’nın Ermeniceyi nasıl koruduğunu yazdım.

Bunu video haline getiren Odatv’ye Youtube yayın yasağı getirdi! Neymiş, bu “nefret söylemi” imiş!

Amerika küresel teknoloji şirketleri eliyle, siyasi ideolojisini “özgürlük- insan hakları” maskesiyle dünyaya dayatıyor. “Benim kurguladığım temayla yazacaksın” diyor:

-“Mary’e zorla tecavüz eden diktatör Putin’dir!”

Aksi tek kanıt duymak istemiyorlar.