ARENA’nın ilk yılları...

Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı...

Bir kış günü telefonla arayıp, “Atatürk Havalimanı’nda olduğunu, Basın Ekspres Yolu’ndan geçerken bize uğramak istediğini” söylüyor, hemen buyur ediyorum.

Geldiğinde çok oturmayacağını belirtip paltosunu çıkarmıyor.

“Bize mali desteğimizi nereden bulduğumuzu soruyorlar” diye başladığı konuşmasını, palto cebinden çıkardığı avuç dolusu altın takıyı göstererek sürdürüyor. Sonra elini diğer cebine sokup, oradan da çeşit çeşit ziynet eşyaları çıkarıyor.

“İşte” diyor. “Gelir kaynağımız bunlar, yani halkımız. İnsanlarımız bize öylesine güveniyor ki; hiç düşünmeden alyansını, düğünde takılan bileziklerini veriyor. Arkamızda başka bir güç yok!..”

ARENA ekibinden o sırada ofiste bulunan arkadaşlarımız, şaşkınlık içinde, masada yükselen altın tepeciğini izliyor.

★★★

Yıl 2004...

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile canlı televizyon röportajındayız.

Reklam arasında kendisiyle şu tespitimi paylaşıyorum:

“Toplum, 2001 krizine neden olan ve gençlerin omuzlarına hayatları boyunca ödemek zorunda kalacakları ağır bir borç yükleyen iktidarı, seçimlerde sandığa gömüp, sizi işbaşına getirdi. Ancak partiniz de yolsuzluklarla anılmaya başlar ve bunun sonucunda halk büyük ekonomik sıkıntılar yaşarsa, o iktidara yaptığı gibi sizi de sandığa gömer!..”

Kendisinden emin bir ses tonuyla, “Merak etmeyin, bizim zamanımızda böyle şeyler olmayacak” diyor.

★★★

Ama maalesef oluyor!..

Hem de Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmedik boyutlarda yolsuzluk iddiaları ortaya atılıyor.

Ayrıca Türkiye çok derin bir ekonomik krize savruluyor.

Bu satırları yazdığım sırada, sosyal medya için Anadolu’yu bir boydan diğerine dolaşarak  “Sokak Kedisi” programına röportajlar yapan Ebru Oruç, Halk TV’de değerli meslektaşım Ayşenur Arslan’a; “Siz anketlere bakmayın. AK Parti eğer seçimi 2023 Haziranına bırakırsa, yüzde 20’ nin üzerinde oy alamaz, insanlar çok zor durumdalar” diyor.

Toplumun son seçime kadar destek verdiği iktidarı sandığa gömmeye hazırlandığını, AKP’nin özellikle gençlerden oy beklememesi gerektiğini söylüyor.

★★★

Hele bir anısını paylaşıyor ki yürek dayanmaz.

Yolculukları sırasında, bir gece önce bileklerini kesmiş ve ölümden son anda kurtarılmış bir yurttaşa, “Neden canınıza kıymak istediniz?” diye soruyor.

65 yaşındaki adamın cevabı karşısında donup kalıyor:

“Hayattan hiçbir umudum kalmadı ki!..”

★★★

Muhalefetin Büyük Atatürk’ün dün bu köşede yayımladığım İsmet İnönü’ye mektubunu tekrar tekrar okuması gerekiyor.